186Şüphe yok ki, siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan mutlaka birçok eziyet verici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah’tan korkarsanız, bilin ki bu azmi gerektiren işlerdendir. Mallarınız ve canlarınıza gelen felaketlerle mutlaka imtihan olacak, sizden önce kendilerine kitap verileri Yahudi ve llrisliyanlardan ve Allah’a ortak koşan müşriklerden bir çok eziyetler göreceksiniz. Şâyet bu eziyetlere karşı sabreder ve Allah’a itaat ederek ondan korkarsanız şüphesiz ki bu davranışınız, azmi gerektiren işlerdendir. Yahudilerin incitici laflan: "Şüphesiz ki Allah, fakirdir." Allah'ın eli bağlıdır, cimridir." gibi sözleridir. Hristiyanların sözleri ise "İsa Mesih Allah'ın oğludur." "Allah, üç ilahın üçüncüsüdür." gibi sözlerdir. Ehl-i kitap bu gibi sözleri söylüyor diğer müşrikler de Resûlüllah’a, söz ve davranışlarıyla eziyet ediyorlardı. İşte âyet-i kerime bütün bunlara işaret etmektedir. Müfessirler, bu âyet-i kerime’nin kimin hakkında nazil olduğu hususunda çeşitli görüşler zikretmişlerdir. a- İkrime diyor ki: Bu âyet, Resûlüllah, Ebubekir ve Kaynuka oğullarının lideri olan Yahudi Finhas hakkında nazil olmuştur. Şöyle ki: Resûlüllah, Ebubekir es-Sıddıki Finhasa göndermiş ve ondan maddi destek talep etmiş ve ona bir de mektup yazmıştır. Resûlüllah, Ebubekire "Benim yanıma dönünceye kadar sakın kendi görüşünle hareket etme." dedi. Ebubekir, kılıcını kuşanarak Finhasa gitti. Mektubu ona verdi. Finhas mektubu okuyunca "Rabbiniz, kendisine yardım etmenize mi muhtaç oldu?" dedi. Bunun üzerine Ebubekir, "Onun boynunu kılıçla vunnak istedi. Fakat o, Resûlüllah’ın "Dönünceye kadar sakın kendi görüşünle hareket etme." sözünü hatırladı ve vunnaktan vaz geçti. İşte bunun üzerine bu âyet ve bundan önceki âyetler nazil oldu. b- Zühriye göre ise bu âyet-i kerime, Kâ'b b. el-Eşref hakkında nazil olmuştur. Bu kişi, şiirleriyle müşrikleri, Resûlüllah’a ve sahabilerine karşı kışkırtıyor ve Resûlüllahı kotülüyordu. Bu sebeple, içlerinde Muhammed b. Mesleme ve Ebû Abs'ın da bulunduğu, Ensardan beş kişi, Kâb b. el-Eşrefe gittiler. Kâ'b, Medinenin üst tarafında, kavminin meclisinde bulunuyordu. Gelenleri görünce içine korku düştü ve hallerini beğenmedi. Onlar, "Biz sana bir ihtiyaç için geldik. " dediler. Kâ'b "Biriniz bana yaklaşsın ve ihtiyacınızı anlatsın." dedi. İçlerinden biri ona yaklaşarak "Biz sana, zırhlarımızı satarak bedellerini alıp infak edelim diye geldik." dedi. Kâ'b da dedi ki: "Vallahi eğer bunu yapacak olursanız, bu adam gelip size konakladığından beri büyük bir sıkıntıya düştüğünüz belli" dedi. Onlar, geceleyin ortalığın sakinleştiği bir vakitte Kâ'bın yanına tekrar gideceklerine dair sözleştiler. Sonra gelip Kâ'bı seslediler. Karısı ona "Bunlar bu saatte sana, hoşuna gidecek bir şey için gelmiş olamazlar" dedi. Kâ'b "Onlar bana meselelerini anlatmışlardı." dedi. ve çıkıp onlarla konuştu. Onlara "Size vereceğim hurma karşılığında rehin olarak çocuklarınızı bana verir misiniz?" dedi. Onlar, "Bizler, çocuklarımız hakkında "Bu bir vesk karşılığında rehin verilmiştir." "Şu iki vesk karşılığında rehin verilmiştir." şeklinde söylenilerek ayıplanmalarından utanırız." dediler. Kâ'b, "Kadınlarınızı bana rehin olarak verir misiniz?" dedi. Onlar, "Sen insanların en yakışıklı olanısınz. Biz sana güvenemeyiz. Bu yakışıklılığın karşısında hangi kadın sana karşı diretebilir ki? Fakat biz sana silahlarımızı rehin verebiliriz. Bizim bugün silahlara da ne kadar ihtiyacımız olduğunu biliyorsun." dediler. Kâ'b "Haydi sulhlarınızı getirin ve istediğinizi yüklenip götürün." dedi. Onlar, "Aşağı in de sen bizden teslim al biz de senden teslim alalım." dediler. Kâ'b inmek isterken karısı ona yapıştı ve ona "Kavmine bir kişi gönder de senin de bunlar gibi adamların gelip yanında bulunsunlar." dedi Kâ'b "Bunlar, benim uyuduğumu görseler beni uyandırmazlar." dedi. Karısı" "Sen onlara evin içinden konuş" dedi. Kâ'b dinlemedi, onların yanına indi. Ondan güzel kokular saçılıyordu. Müslümanlar "Nedir bu kokular?" dediler. Kâ'b "Bu, (Karısını kastederek) filanın annesine ait olan kokudur." dedi. Müslümanlardan biri onun kokusunu koklamak gerekçesiyle ona yaklaştı ve onu kucakladı. Sonra arkadaşlarına: "Öldürün bu Allah düşmanını." dedi. Bunun üzerine Ebû Abs, Kâ'bın böğrüne mızrağını sapladı. Muhammed b. Mesleme de kılıçla boynunu vurdu ve dönüp gittiler. Bunun üzerine Yahudiler korkuya kapıldılar. Resûlüllah’a varıp "Bizim efendimiz, suikastla öldürüldü." dediler. Resûlüllah da onlara, Kâ'bın yaptıklarını, müşrikleri müslümanlarin aleyhine kışkırttığını ve onlara eziyet ettiğini anlattı Rakınız. Buhari, K. el-Magazi, bab: 15 c- Üsame b. Zeyd ise, bu âyet-i kerime’nin, Abdullah b. Übey vb. müşriklerin ve ehl-i kitabın hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Abdullah b. Übey, müslüman olmadan önce, Resûlüllah kendisini İslama davet etmek üzere merkeple yanına varınca, merkebinin dışkısını kastederek "Bu bizi rahatsız etti." diyerek Resûlüllahı hoş karşılamamıştır. Bu sebeple onu üzmüştür. İşte âyet-i kerime bunun gibi meseleler hakkında nazil olmuştur Rkz. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an Sûre 3 bab: 15 |
﴾ 186 ﴿