4Kadınların mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer kendi istekle riyle mehirin bir kısmını size bağışlarlarsa onu afiyetle yeyin. Kadınların mehirlerini bir farz olarak ve dini vecibe olarak verin. Şâyet onlar, mehirin bir kısmını gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa siz onu afiyetle yeyin. Mealde "Gönül hoşluğu" olarak tercüme edilen "Nihle" keli mesinin mânâsı hakkında müfessirler farklı görüşler beyan etmişlerdir. Katade diyor ki: "Nihle kelimesi, "Farz olan şey" demektir. İbn-i Abbasa göre ise bu kelime "Mehir" demektir. İbn-i Cüreyce göre de "Takdir edilen ve verilmesi farz olan mehir." manasınadır. İbn-i Zeyde göre ise "Yapılması gere ken dini bir vecibedir." Taberiye göre ise "Nihle" kelimesinden maksat, "Verilmesi gereken bir hediye ve farz olan bir ödemedir. Âyet-i kerime’nin izahı bu görüşe göre yapılmıştır. Diğer bir kısım âlimler de "Nihle" kelimesinin "Gönül boşluğu ile verilen bir şey ve bir hediye" olduğunu söylemişlerdir. Müfessirler, âyette geçen "Kadınların mehirleririi verin" emrinin kime hi-tabettiği hususunda iki görüş zikretmişlerdir: a- Katade, Rebi' b. Enes, Abdullah b. abbas, İbn-i Ciireyc ve İbn-i Zeyde göre bu emir, kadınlarla evlenmek isteyen erkeklere hitabeden bir emirdir. Er kekler, evlendikleri kadınların mehirlerini vermekle yükümlüdürler. b- Ebû Salihe göre buradaki emir, kadınların velilerine verilen bir emirdir. Zira bir kısım veliler, evlendirdikleri kadınların mehirlerini alıp, kadınların kendilerine vermiyorlardı. Âyet-i kerime bu velilere, mehilleri sahiplerine ver melerini emretmektedir. c- Hadremiye göre ise buradaki emir, karşılıklı olarak birbirlerinin kız-kardeşleriyle evlenen kişilere hitab etmektedir. Zira bunlar, kendi kızkardelerini, karşı tarafa verdikleri için mehir almaktan, karşılıklı olarak vaz geçerlerdi. Böylece mehirin asıl sahibi olan kadınlar, mağdur edilirlerdi. Bu sebeple âyet böyle yapanların bu davranışlarını yasaklamıştır. Taberi, bundan sonraki âyetin erkeklere, kadınlarla evlenmeyi emretmeleri sebebiyle birinci görüşün tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Âyet-i kerime’de "Eğer kendi istekleriyle mehirin bir kısmını size bağışlarlarsa onu afiyetle yeyin." şeklinde zikredilen "Afiyetle yeyin." emrinin muha tabının kimler olduğu hususu da ihtilaflıdır. a- İkrime, Said b. Cübeyr, İbrahim en-Nehai, Alkame, Abdullah b. Ab bas, ibn-i Cüreyc, İbn-i Zeyd ve Hadremiye göre buradaki emir, kadınların kocalarınadır. Kadınlar, mehirlerinden veya mallarından herhangi bir şeyi kocalarına, gönül hoşluğu ile vermeleri halinde kocaların, o malları alıp yemelerinin bir mahzuru yoktur. Zira bu Âyet inmeden önce bazı kişiler, karılarına verdikleri şeyleri tekrar geri almayı günah sayıyor ve almıyorlardı. Âyet-i kerime, kadınların, gönül hoşluğu ile vermeleri halinde bunu almanın helal olduğunu be yan etti. b- Ebû Salihe göre ise buradaki "Yeyin" emrinin muhatabı kadınların ve lileridir. Şâyet kadınlar aklıkları mehirleri gönül hoşluğu ile velilerine verecek olurlarsa, velilerin onu alıp yemelerinin bir mahzuru yoktur. Taberi birinci gö rüşün tercihe şayan olduğunu, zira âyetin başındaki hitabın da kadınların kocalarına ait olduğunu, bu sebeple, sonundaki emrin de kocalara ait olduğunu ifade etmesinin daha uygun olacağını söylemiştir. |
﴾ 4 ﴿