9Öldükten sonra geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlara bir kötülük gelmesinden korkanlar (başkaları için de öylece) korksunlar. Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. İnsanlar ölüp te geriye, himayeye muhtaç çocuklar bıraktıkları taktirde o çocukların, fakirlik ve mağduriyete düşmelerinden nasıl korkuyorlarsa, himaye ye muhtaç olan yetimlerin işlerini yürütmeyi üzerlerine aldıkian zaman da onlar hakkında öylece Allah’tan korksunlar. Onlara güzel ve doğru söz söylesinler. Müfessirler bu âyet-i kerimeye çeşitli şekillerde mânâ vermişlerdir: a- Abdullah b. Abbas, Katade, Süddi, Said b. Cübeyr, Dehhak ve Mücahid bu âyeti şu şekilde izah etmişlerdir: "Ölümü anında malım vasiyet eden kişi nin yanında bulunan kimseler, vasiyet edenin malını dağıtarak geriye kalan mi rasçılarını mağdur etmesinler. Ona malından, mirasçılarım mağdur etmeyecek kadarını vasiyet etmesini söylesinler. Zira, kendileri vasiyet eden kişinin duru munda olsalardı geriye bırakacakları çocuklarının mağdur edilmemelerini arzular ve kendilerine bu gibi şeylerin söylenmesini isterlerdi. O halde başkalarının vasiyet etmesi durumunda onların çocuklarını da kendi çocukları gibi görsünler. Onlara, mallarının çoğunu veya yarısını yahut üçte birinden daha fazlasını vasi yet etmesini söylemesinler. b- Miksem ve Hadremiye göre ise bu âyetin izahı şöyledir: "Ölümü anın da malını vasiyet edenin yanında bulunan kimseler, vasiyet edenin akrabalarına, yetimlere ve yoksullara malının bir kısmını vasiyet etmesine engel olmasınlar. Halbuki onlar, Ölünün akrabası veya yetim yahut yoksul durumda olsalar da va siyetin kendi lehlerine yapılacağını bilmiş olsalar, vasiyet edenin böyle bir vasi yeti yapmasını isterler ve onu bu vasiyeti yapmaya teşvik ederler. O halde baş kalarına yapılacak olan vasiyete de engel olmasınlar. c- Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyetin izahı şöyledir: "Yetimlerin velisi olan kişiler, onlara iyi davransınlar, mallarını yemesinler, nasıl ki kendileri ölüp te geride âciz ve mağdur çocuklar bırakmaktan korkuyorlarsa ve onlara güzel davranılmasını, mallarının yenilmemesini istiyorlarsa başkalarının geride bıraktıkları yetimlere de öyle davransınlar. d- Diğer bir kısım âlimlere göre bu âyetin izahı şöyledir: "Öldükten sonra geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onlara bir kötülük gelmesinden korkanlar korksunlar, Allah’tan sakınsınlar ve doğru söylesinler. Bu taktirde ölümlerinden sonra, Allah onların çocukları için yeterlidir. Bu hususta Şeybani diyor ki: "Abdülmelikin oğlu Meslemenin zamanın da İstanbulda bulunuyorduk. İçimizde İbn-i Muhayriz, İbn-i Deylemi ve Hani b. Gülsüm de bulunuyordu. Biz, aramızda, âhir zamanda ortaya zçıkacak şeyleri konuşuyorduk. Ben, duyduklarımdan dolayı sıkıntıya düştüm ve İbn-i Deylemiye dedim ki: "Ey Eba Bişr, ben isterim ki hiç çocuğum olmasın." Bunun üzerine o eliyle omuzuma vurdu ve dedi ki: "Yeğenim sen bunu söyleme. Zira, Allah'ın bir kişinin sulbünden gelmesini takdir ettiği nesil mutlaka onun sulbünden gele cektir. İster dilesin isterse dilemesin. Şimdi ben sana, bir şeyi öğreteyim mi ki, sen onu yaparsan Allah seni fitnelerden korur. Şâyet sen ölüp te geriye çocuk bırakacak olursan, senin yerine onları Allah korur." Ben de dedim ki: "Evet öğret." İşte bunun üzerine Şeybani "Öldükten sonra geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onlara bir kötülük gelmesinden korkanlar kork şunlar. Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler." âyetini okudu. Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olan görüş, âyeti şu şekil de izah eden görüştür: "Hayatta iken mallarını harcayıp bitirmeleri halinde veya ölürken akrabalarına, yetimlere ve miskinlere vasiyet ederek mallarını dağıtmaları halinde, ölmelerinden sonra geriye bıraktıkları zayıf çocuklarının muhtaç olacaklarından korkanlar, başkalarının vasiyetinde hazır bulunduktan zaman, vasiyet edene, itidalli davranmasını ve geriye bırakacağı zayıf çocuklarını baş kalarına muhtaç etmemesini söylesinler. Allah’tan korksunlar ve vasiyet edene Allah'ın mubah kıldığı şekilde vasiyette bulunmasın tavsiye etsinler. Böylece doğru sözü söylemiş olurlar." Taberi diyor ki: "Bu görüşü tercih etmemizin sebebi, bundan önceki âyetin de vasiyet edenler hakkında olduğunu tesbit etmemizdir. Âyetleri birbiriyle irtibatlı bir şekilde izah etmek daha evladır. |
﴾ 9 ﴿