47

Ey kendilerine kitap verilenler, bir kısım yüzleri silip belirsiz ya parak, önünü arkasına çevirmeden veya cumartesi ehline lanet ettiğimiz gi bi onlara lanet etmeden, yanınızdaki kitapları tasdik eder olduğu halde indirdiğimiz Kur'an'a iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelir.

Ey kendilerine kitap verilen Yahudi topluluğu, bir kısım yüzleri silip be lirsiz yaparak önünü arkasına çevirmeden veya soyunuzdan, cumartesi günü kendileri için kutsal olarak seçilen Yahudilere lanet edip onları rezil ve rüsvay ettiğimiz ve onları maymunlar şekline soktuğumuz gibi, sizi de aynı akıbetlere uğratmamızdan önce, elinizdeki Tevrat'ı doğrulayan ve Muhammed'e indirilen Kur'an'a iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelir. Onun dilediği her şey anında oluverir.

Burada zikredilen ve "Bir kısım yüzleri silip belirsiz yaparak önünü ar kasına çevime" ifadesinden neyin kasdedikliği hususunda çeşili görüşler ilerisürülmüştür.

a-

Bazılarına göre, yüzlerin silinmesinden maksat, onların silinip kafanın ense tarafı gibi olmalarıdır.

b- Abdullah b. Abbas, Atıyye el-Avfî ve Katade'ye göre, yüzlerin silin mesinden maksat, önde bulunan gözlerin silinip kör edilmesi ve gözlerin ense tarafına geçmesidir. Böyle olan kimseler gerisin geri yürümek zorunda kalacaklardır.

c- Mücahid, Hasan-ı Basri, Süddi ve Dehhak'a göre yüzlerin silinmesin den maksat, hakkı görmeye karşı kör olmaları, gerisin geri gitmelerinden maksat ise sapıklığa ve inkâra düşmeleridir.

d- İbn-i Zeyd'e göre yüzlerin silinmesinden maksat, yaşadıktan yerlerden izlerinin silinmesi, gerisin geri gitmelerinden maksat ise, Yahudilerin tekrar Şam'a döndürülmeleridir.

e- Diğer bir kısım müfessirlere göre ise bu ifadeden maksat, yüzlerinin şeklini kaybedip maymunların yüzü gibi olması ve âdeta kafanın ense tarafına benzemesidir.

Taberi, burada tercih edilen görüşün "Yüzleri silinip gözleri enseye çevirilecek ve böylece gerisin geri yürümek zorunda kalacaklardır." diyen görüş olduğunu söylemiştir.

Taberi bu görüşü tercih edişinin sebebi olarak özetle şunları zikretmiştir: Allahü teâlâ bu âyet-i kerime ile, ellerinde bulunan kitabı verip sapıklığı satın alan Yahudileri tehdit etmiş, onların yüzlerini silip gerisin geri yürümek zorun da bırakacağını bildirmiştir. Bu itibarla burada ifade edilen yüzleri silmekten maksadın, insanların basiretlerini kapatıp onları sapıklığa düşürmek olduğunu söylemek doğru değildir. Zira Yahudiler zaten sapıklık içindedirler. Keza yüzle rin silinmesinden maksat, "Onların yüzleri ense haline getirilecektir." diyen gö rüş de sahabi, tabiin ve onlardan sonra gelen âlimlerin görüşlerine muhalif oldu ğundan şaz bir görüştür, sahih değildir. Yine "Onların yüzlerinin silinmesi'nden maksat. Onların yaşadıkları yerlerdeki izleri silinecek ve Şam'a doğru gitmek zorunda kalacaklardır." diyen görüş de isabetli değkli. Zira "Yüzler" kelimesi Arapçada genelde, ensenin zıddı olan yüz anlamında kullanılır.

Allahü teâlânın kitabını, indiği dilin en çok kullanılan şekliyle izah etmek elbetteki daha evladır.

Taberi diyor ki: "Şâyet elenecek olursaki: Bu âyet-i kerime, senin izah et tiğin gibi Yahudiler hakkında nazil olmuşsa âyette tehdit konusu olan husus onların başına gelmiş midir?" Cevaben denilir ki: "Hayır gelmemiştir. Zira onlar dan Abdullah b. Selam, Sa'lebe Sa'ye, Esed b. Sa'ye, Esed b. Ubeyd, Muhayrık ve bunların dışında bir topluluk müslüman olmuşlardır. Onların müslüman ol maları da kendilerinden, âyette beyan edilen azabı uzaklaştırmıştır.

Bu âyetin Yahudiler hakkında nazil olduğunu ispatlayan bir husus da Ab dullah b. Abbas'tan nakledilen şu hadistir: Abdullah b. Abbas demiştir ki: "Resûlüllah, Yahudi hahamlarından Abdullah b. Suriya ve Ka'b b. Eşref gibi ileri gelenlere konuştu ve onlara dedi ki: "Ey Yahudi topluluğu, Allah'tan korkun, müslüman olun. Allah'a yemih olsun ki sizler benim size getirdiğim şeyin hak olduğunu biliyorsunuz. "Onlar da dediler ki: "Ey Muhammed biz bunu bilmiyoruz." Böylece bildikleri şeyi inkâr ettiler.. Kâfirliklerinde ısrar ettiler. Allahü teâlâ da: "Ey kendilerine kitap verilenler..." âyetini indirdi.

İbrahim en-Nehai, Ka'bul Ahbar'ın bu âyet-i kerime’yi işitmesi üzerine, âyetin beyan ettiği azaptan korkarak Yahudi iken müslüman olduğunu söylemiştir.

47 ﴿