88Ne oluyor size de münafıklar hakkında iki zümreye ayrılıyorsunuz? Halbuki Allah, yaptıklarından dolayı onları baş aşağı çevirmiştir. Allah'ın saptırdığı kimseyi hidâyete mi erdirmek istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa onun için bir çıkış yolu bulamazsın. Ey mü’minler, size ne oluyor da, münafıklar hakkında ikiye ayrılıyorsunuz? Bazınız onların öldürülmelerini, bazınız da serbest bırakılmalarını istiyor sunuz? Halbuki Allah, onları, işledikleri kötülükler sebebiyle müşriklerin hük müne tabi tutarak baş aşağı çevimıiştir. Ey mü’minler, Allah'ın terk ettiği ve sap tırdığı bir insanı İslam hidâyetine kavuşturmayı mı istiyorsunuz? Allah, kimi saptırırsa onun için bir çıkış yolu bulamazsınız. Müfessirler, bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebi hakkında çeşitli görüşler zikretmişlerdir. a- Zeyd b. Sabit'e göre bu âyet-i kerime, sahabilerin Uhut savaşında Resûlüllah'tan ve müslumanlardan ayrılıp Medine'ye gelen ve müslümanlara "Şâyet biz savaşmayı bilseydik size tabi olurduk." diyen münafıkların düştükleri ihtilaf hakkında nazil olmuştur. Abdullah b. Yezid el-Ensari bu hususta Zeyd b. Sabit'in şunları söylediği ni rivâyet etmiştir. "Sahabilerden bazıları Resûlüllah ile birlikte Uhut savaşma gittikten sonra oradan savaşa katılmadan geri döndüler. İşte bu kimseler hakkında müslümanlar iki gruba ayrıldılar. Bir kısmı bunların öldürülmesini istiyordu. Diğer bir kısmı ise bunaln mü’min kabul ederek "Hayır öldürülmesinler." diyorlardı. İşte bunun üzerine bu âyet nazil oldu ve "Ne oluyor size de münafıklar hakında iki zümre ye ayrılıyorsunuz?" buyuruldu. Resûlüllah da şöyle buyurdu: "Medine pak ve temiz bir yerdir. O, ateşin, gümüşün posasını attığı gibi murdar olanı dışarıatar. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an Sûre 4, bab: K. Tefsir el-Kur'an Sûre: 4, bab: 14, Hadis no: 3028 b- Mücahid'e göre ise bu âyet-i kerime, sahabilerin, Mekke'den Medi ne'ye gelen, müslüman olduklarını açıklayan, daha sonra da Mekke'ye dönerek müşrik olduklarını ilan eden münafıklar hakkında ihtilafa düşmeleri üzerine nazil olmuştur. Bu hususta Mücahid diyor ki: "Bir kısım insanlar, Mekke'den çıkıp Medine'ye geldiler ve muhacir olduklarını iddia ettiler. Daha sonra da dinden çıktılar. Resûlüllah'tan, Mekke'ye gidip eşyalarını getirmelerine ve onlarla tica ret yapacaklarına dair izin istediler, Ve gittiler. İşte mü’minler, bu kimseler hak kında ihtilafa düştüler. Bazıları, onların münafık olduklarını bazıları da mü’min olduklarını söylediler. Allahü teâlâ, bu âyeti indirerek, onların münafık oldukları nı açıkladı ve onlarla savaşmayı emretti. c- Abdullah b. Abbas, Ma'mer b. Raşid, Katade ve Dehhak'a göre ise bu âyet-i kerime, sahabilerin, Mekke'de müslüman olduklarını açığa vuran bununla birlikte, müslümanlara karşı müşriklere yardım eden bir kısım münafıklar hak kında ihtilafa düşmeleri üzerine nazil olmuştur. Bu hususta Abdullah b. Abbas'ın şunları söylediği rivâyet edilmiştir: "Mekke'de yaşayan bir kısım insanlar, dilleriyle müslüman olduklarını söylediler. Fakat onlar müşriklere yardım ediyorlardı. Onlar, bazı işleri için Mekke'den çıktılar ve kendi kendilerine şöyle dediler: "Eğer biz, Muhammedin sahabileriy-; le karşılaşacak olursak bize bir zararları dokunmaz." İşte mü’minler bunların, Mekke'den çıktıkları haberini ahnea kendi aralarında ihtilaf ettiler. Bir kısım mü’minler, dediler ki: "Bineklere binin ve gidin o murdarları öldürün. Çünkü onlar, size karşı, düşmanlarınıza yardım ediyorlar." Diğer bir kısım mü’minler de bunlar hakkında şöyle demişlerdir: "Sübhanallah, sizler, sizin söylediklerinizi söyleyen insanları mı öldüreceksiniz? Onla rın, sırf memleketlerini bırakıp hicret etmedikleri için mi, kanlarını ve mallarını helal görüyorsunuz?" İşte mü’minler bu insanlar hakkında iki gruba ayrılmışlardır. Resûlüllah, onların yanında bulunduğu halde o gruplardan herhangi birini görüşlerinden vazgeçimye çalışmamıştır. İşte bunun üzerine "Ne oluyor size de, münafıklar hakkında iki zümreye ayrılıyorsunuz? Halbuki Allah, yaptıklarından dolayı onları baş aşağı çevirmiştir..." âyeti nazil olmuştur. d- Süddi'ye göre ise bu âyet-i kerime, sahabilerin, Medine'de yaşayan ve münafıklarından dolayı oradan ayrılmak isteyen kişiler hakkında ihtilafa düşmeleri üzerine nazil olmuştur. Bu hususta Esbat, Suudi'nin şunları söylediğini zikretmiştir: Münafıklar dan bir kısım insanlar, Medine'den çıkmak istemişlerdi. Onlar, mü’minlere "Biz Medine'de hasta olduk. Buranın havası bize ağır geldi. Bizler dağlara çıksak ve eski halimize geldikten sonra geri dönsek daha iyi olur. Çünkü bizler köy halkı idik." dediler ve Medine'den ayrılıp gittiler. Sahabiler bunlar hakkında ihtilafa düştüler. Bazıları "Bunlar, Allah düş manı münafıklardır. İsteriz ki, Resûlüllah bize izin versin de onlarla savaşalım." dediler. Diğer bazıları ise "Bilakis bunlar, kardeşlerimizdir. Medine'nin havası bunları bunalttı ve bunlar buranın havasını ağır buldular ve dağlara çıkıp hava almak istediler. İyileşince tekrar geri döneceklerdir." dediler. Bunun üzerine Allahü teâlâ da buyurdu ki: "Ne oluyor size de münafıklar hakkında iki zümreye ayrılıyorsunuz?" e- İbn-i Zeyd'e göre ise bu âyet-i kerime, sahabilerin, Hazret-i Âişe'ye yapılan iftira hususunda ihtilafa düşmeleri hakkında nazil olmuştur. Abdullah b. Übey gibi bazı münafıklar, Hazret-i Âişe aleyhine konuştular. Sa'd b. Muaz gibi samimi mü’minler ise Abdullah'ın bu davranışlarından beri olduklarını bildirmişlerdir. Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olan görüş, bu âyet-i keri menin, Resûlüllah'ın sahübilerinin, müslüman olduktan sonra dinden çıkan Mekkeliler hakkında ihtilaf etmeleri üzerine nazil olmuştur." diyen görüştür. Zira bu âyetten sonra gelen âyette de "... Allah yolunda hicret etmedikçe onlardan dostlar edinmeyin..." buyıırulmakta ve bu insanların, Medineli olmadıkları, ora ya henüz hicret etmedikleri anlaşılmaktadır. Müfessirler de bu kişilerin ya Mekke veya Medineli oldukları huusunda ittifak etmişlerdir. Bunların Medineli olmadıkları bu âyetten anlaşıldığına göre Mekkeli oldukları kesindir. Âyet-i kerime’nin: "Halbuki Allah, yaptıklarından dolayı onları baş aşağı çevirmiştir." cümlesinde geçen ve "Baş aşağı çevirmiştir." diye tercüme edilen cümlesi Ata'nın Rivâyetine göre Abdullah b. Abbas tarafından "Allah onları, müşriklerin hükmüne düşürmüştür. Yani karılarını ve mallarını helal kılmıştır." şeklinde izah edilmiş, Ali b. Ebi Talha'nın Rivâyetine göre, yine Abdullah b. Abbas tarafından "Allah onları yere düşürmüş" şeklinde izah edilmiş, Katade ve Süddi tarafından ise "Allah onları saptırmış ve helak etmiştir." şeklinde izah edilmiştir. Âyet-i kerime’nin devamında "Allah'ın saptırdığı kimseyi hidâyete mi er dirmek istiyorsunuz?" buyurulmaktadır. Burada hitap, münafıkları savunan müslümanlaradır. Allahü teâlâ onlara, bu gibi savunmalarından vazgeçmelerini emretmiştir. |
﴾ 88 ﴿