101

Yeryüzünde yolculuğa çıktığınız zaman, kâfirlerin size fenalık yapmalarından korkarsamz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz, kâfirler sizin apaçık düşmanıdır.

Ey mü’minler, sizler yeryüzünde yolculuğa çıktığınızda namaz kılarken kâfirlerin hücum edip sizi öldüreceklerinden veya esir alacaklarından yahut na mazınıza engel olarak sizi Allah'ı birlemekten alıkoyacaklarından korkacak olursanız, mukim iken tam olarak kıldığınız namazları kısaltarak yarısını kılmanızda sizin için günah yoktur. Çünkü Allah'ın birliğini inkâr eden kâfirler, sizin Allah'a ve Resulüne iman etmeniz ve putlara tapmamanız ve sapıklıkta kendile rine uymamanız yüzünden sizin apaçık düşmanlarınızdir.

Müfessirler bu âyet-i kerime’de kısaltılabileceği zikredilen namazın han gi hallerde ve ne kadar kısaltılabileceği hususunda çeşitli görüşler zikretmişlerdir.

a- Yalâ b. Ümeyye'nin, Hazret-i Ömer'den, Ebû Eyyub'un da Hazret-i Ali'den ri vÂyet ettiğine göre burada, kısaltılabileceği beyan edilen namaz, kişinin yolcu luk halindeyken kılacağı farz namazdır. Kılastılacak miktar ise, dört rekatlı farz namazların iki rekt olarak kılınmasıdır.

Âyette geçen "Kâfirlerin size fenalık yapmalarından korkarsamz" ifadesi, namazın kısaltılması için esasla ilgili bir şart olmayıp sadece o zamandaki müslümanların genel durumunu belirtmektedir. Bu hususta Ya'lâ b. Ümeyye diyor ki:

"Ömer b. el-Hattab'a "Kâfirlerin size kötülük yapmalarından korkarsamz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur." âyetini okudum ve "Bugün artık insanlar güven içindedirler. (Namazı yine kısıltacaklar mı?) dedim. Ömer b. el-Hattab şöyle dedi: "Senin hayret ettiğin bu hususa ben de hayret etmiş ve bunu Resûlüllah'a sormuştum. Resûlüllah da şöyle buyurmuştu: "Bu (namazı kısalt ma) Allah'ın size verdiği bir sadakadır. Sadakasını kabul edin." Müslim, K. el-Müs: ıfırîn, bab: 4 Hadis no: 6.S6 / Ebû Dııvutl, K. es-Sefer bab: 1 Hadis No: 1199

b- Hazret-i Âişe ve Sa'd b. Ebi Vakkas'tan nakledilen diğer bir görüşe güre ise bu âyette, kısaltılabileceği zikredilen namazdan maksat, yolculuk yaparken düş mandan korkma halindeki namazdır. Yolcu olan kimse, düşmandan korkacak olursa, dön rekatlı farz namazları iki rekat kılarak kısaltır. Şâyet düşmandan korkmayacak olursa kısaltmaz.

Bu hususta Abdullah b. Muhammed, Hazret-i Âişe'nin şöyle dediğini işittiğini söylemiştir: "Yolculukta iken namazı tam kılın." Hazret-i Âişe'nin bu sözü üzerine kendisine denildi ki: "Resûlüllah yolculuk yaparken dört rekath farzları iki rekat kılıyordu." O da "Resûlüllah savaş halindeydi o korkuyordu. Siz de korkuyor musunuz?" diye cevap verdi.

Atâ da Resûlüllah'ın sahabilerinden Hazret-i Âişe ve Sa'd b. Ebi Vakkas'in, yolculuk yaparken namazları tam kıldıklarını söylemiştir.

c- Mücahid, Ebû Ayyaş ez-Züraki ve Cabir b. Abdullah'dan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette, kısaltılacağına ruhsat verilen namazdan maksat, fiilen savaşma dışında düşmandan korkulduğu sırada kılınacak olan namazdır. Bunlara göre âyet-i kerime, müslümanların, böyle bir korku içinde bulundukla rı bir sırada nazil olmuştur. Bu hususta Ebû Ayyaş ez-Züraki diyor ki:

"Biz , Resûlüllah ile birlikte "Usfan" denen yerde bulunuyorduk. Resûlüllah bize öğle namazım kıldırdı. Müşriklerin başında komutan olarak Halid b. Velid bulunuyordu. Müşrikler birbirlerine dediler ki: "Biz onların aklanacakları ve gafil oldukları bir zamana rastlamıştık." (Yani namaz kılarken onlara hücum etmeliydik. Çünkü o anda onları gafil avlayabilirdik) İşte bunun üzerine öğle ile ikindi vakti arasında, korku namazını beyan eden hüküm indi. Resûlüllah bizle ri iki gruba ayırarak ikindi namazını kıldırdı. Bir grup, Resûlüllah ile birlikte namaz kılıyor diğeri ise onu bekliyordu. Resûlüllah, arkasında bulunan gruba da onları koruyan gruba da birlikte tekbir aldırdı. Ve hep birlikte rükuya vardılar. Sonra, Resûlüllah'ın arkasında bulunan grup secde etti. Geri çekildi. Daha sonra diğer grup ilerleyip secde etti. Sonra hep birlikte ayağa kalktılar ve hep birlikte ikinci rükuu yaptılar. Arkasında bulunanlar da onu koruyanlar da. Sonra Resûlüllah'ın arkasında bulunanlar secde ettiler ve geri çekildiler. Arkadaşlarının bu lundukları safta ayağa kalktılar. Diğer grup ileri geçti secde etti ve Resûlüllah hepsiyle birlikte selam verdi. "Böylece, herkes imamla birlikte iki rekat namaz kılmış oldu. Resûlüllah böyle bir namazı bir defasında da Süleym oğulları yur dunda kıldı." Nesâî, K. Sakıt el-Havf, bab: 22 / Ebû Davud, K. es-Sefer, bab: 12 Hadis no: 1236

d- Süddi, Abdullah b. Ömer, Said b. Cübeyr ve Kâ'b'dan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette, kısaltılacağı belirtilen namazdan maksat, fiilen savaş ma dışında, düşmandan korkma halinde kısaltılan namazdır. Ancak bu namaz, seferi halde kılınan ve iki rekat olan namazın kısaltılarak bir rekat şeklinde kı lınmasıdır.

Bu görüşte olan âlimlere göre kişi mukim iken, dört rekath farzları dört olarak kılar. Seferi iken de iki rekat olarak kılar. Seferi iken iki rekat kılması, namazları kısaltma değil namazı seferi olarak tam kılmaktır. Ancak kişi seferi olduğu halde düşmanlardan da korkuyorsa işte bu takdirde tam sayılan iki rekat seferi namazını kısaltıp tek rekat olarak kılar. İşte bu âyet-i kerime, kısaltılan bu tek rekatlı namazı kasdetmiştir.

Bunlar, görüşlerine delil olarak şu hadisleri zikretmişlerdir. Sa'lebe b. Zehdem diyor ki:

"Biz, Said b. el-Ass ile birlikte Taberistanda'ydık. O ayağa kalktı ve dedi ki: "Sizden hanginiz Resûlüllah ile birlikte korku namazı kıldı?" Huzeyfe kalktı ve dedi ki: "Ben kıldım. Resûlüllah korku anında insanları iki gruba ayırdı. Bir gurupla bir rekat, diğer bir grupla da bir rekat kıldı. Bunlardan hiçbiri bir şey kaza etmediler. Ebû Davud, K. Salat el-Havf, bab: 2S7, Hadis no: 1246

Diğer bir Rivâyette, Huzeyfe ayağa kalkmış, insanları arkasında iki sağ. yapmış bir safı arkasında bırakmış diğer safı düşmanın karşısına koymuş, arka sında bulunmalara bir rekat namaz kıldırmış onlar ayrılıp düşmanın karşısında duranların yerine gitmişler, bu defa onlar gelip Huzeyfe ile bir rekat namaz kılmışlar, hiçbiri de namazlarını tamamlamamışlardır." Nesâî, K. Salât el-Havf, bab: 2

Abdullah b. Abbas şöyle demiştir:

"Allahü teâlâ, Peygamberinin lisanıyla namazı yolcu olmama halinde dört rekat, yolcu iken iki rekat ve korku anında da bir rekat olarak farz kılmıştır." Ebû davud, K. es-Salah, bab: 287, Hadis No: 1247

Diğer bir Rivâyette, Abdullah b. Abbas şunları söylemiştir:

"Resûlüllah, "Zikared" denen yerde namaz kıldırdı. İnsanlar onun arkasında iki saf oldular. Bir saf, onun arkasında bulunuyor, diğer saf ise düşmanın karşısında duruyordu. Arkasında bulunan safa bir rekat namaz kıldırdı. Onlar ayrılıp düşmanın önünde bulunan diğer safın yerine gittiler. Bu defa onlar geldiler. Resûlüllah onlara da bir rekat kıldırdı. Bundan sonra, herhangi bir saf, na mazı bitirmedi. Nesâî, K. Salat el-Havf, bab: 5

Cabir b. Abdullah diyor ki:

"Resûlüllah onlara korku namazı kıldırdı. Bir saf. Resûlüllah'ın önünde, diğer bir saf da arkasında durdu. Arkasında bulunan safa bir rüku ve iki secdeli bir rekat kıldırdı. Onlar, öne geçip arkadaşlarının yerini aldılar. Onlar da gelip diğerlerinin yerinde Resûlüllah'ın arkasında durdular. Resûlüllah onlara da bir rüku ve iki secdeli bir rekat kıldırdı. Sonra selam verdi. Böylece Resûlüllah iki rekat kılmış oldu. Onlar da birer rekat kılmış oldular. Nesâî, K. Salat el-Havf, bab: 17

Ebû Hureyre (radıyallahü anh) diyor ki:

"Resûlüllah, müşriklerin engel oldukları zaman "Dacnan" ve "Usfan" de nen yerlerin arasında konakladı. O anda müşrikler, kendi kendilerine şöyle dediler: "Bunların öyle bir namazları var ki bu namaz onlar için, oğullarından ve kızlarından daha sevimlidir. Siz, ne yapacağınıza karar verin sonra bunlara sa dece bir hamle yapın." (Yani bir hamlede işlerini bitirin) Bu arada Cebrâil (aleyhisselam) geldi. Resûlüllah'a, sahabilerini iki kısma ayırmasını, onlardan bir gruba namaz kıldırırken diğer gruba, tedbir alarak silahlarıyla birlikte düşmanlarının önünde durmalarını, arkasında bulunanlara bir rekat kıldırdıktan sonra geri çekilmesini, düşmanın önünde bulunanların ileri gelerek onlara da bir rekat namaz kıldırma sını böylece onların her birinin Resûlüllah'la birer rekat kılmış olacaklarını Resûlüllah'ın ise iki rekat kılmış olacağını bildirdi." Nesâî, K. Salât el-Havf, bab: 16

e- Abdullah b. abbas'dan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette kısal tılması zikredilen namazdan maksat, sefer halinde ve düşmanla çarpışma anında kısaltılacak olan namazdır. Bu âyet-i kerime, çarpışan mücahidlerin, namaz kıl mak istedikleri zaman yüzleri hangi tarafa dönük olursa o tarafa doğru başlarıy la işaret ederek bir rekat namaz kılmalarına ruhsat vermiştir.

Abdullah b. Abbas'ın, bu âyetin izahında şunları söylediği rivâyet edilmiştir: "Sen düşmanla karşılaşırsan namaz vakti de gelmiş olursa, "Allahu Ek-ber" diyerek başım eğer ve işaretle namaz kılarsın. İster binekli ol, ister bineksiz. İşte namazı kısaltma budur.

Taberi diyor ki: "Âyetin izahında tercihe şayan olan görüş, şöyle diyen görüştür: "Bu âyette kısaltılması beyan edilen namazdan maksat, düşmanla ça tışma ve vuruşma anında rükunlan eksilterek kılınan namazdır. Yani, rüku ve secdeleri tamamlanmayan, istenilen her yöne dönülerek kılınabilen, bineğin üzerinde ve yerde eda edilebilen namazdır. Nitekim Allahü teâlâ farz namazları nın böyle bir şekilde kılınacağını başka bir âyet-i kerimesinde şöyle zikretmiştir: "Eğer korku içinde bulunursanız, yaya olarak yahut binekli iken namazınızı kılın. Bakura sûresi, 2/239

Taberi diyor ki: "Bu görüşü tercih etmemizin sebebi, bundan sonra gelen âyette: "Emniyete kavuştuğunuzda namazı gereği gibi kılın." buyurulmasidır.

Çünkü namazı gereği gibi kılmak onun rükuunu, secdelerini ve diğer farzlarını artırıp eksiltmeksizin yerine getirmektir. Bundan da anlaşılmaktadır ki kişi, kor ku anında kısaltılacak namazın bazı rükunlarını yerine getirmeyebilir.

101 ﴿