102

Ey Rasûlüm, savaşta mü’minler arasında bulunur da onlara namaz kıldırırsan, onlardan bir kısmı seninle namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ederken, namaza durmamış olan diğer kısım arkanızda bulunsun. Bunlar namazı bitirince, namazı kılmayan kıs mı gelsin seninle namaz kılsın. Onlar da namazda tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. Kâfirler isterler ki, silah ve eşyanızdan gafil olasınız da size aniden hücum etsinler. Eğer yağmur size eziyet verir veya hasta olursanız silahı nızı bırakmanızda bir günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz ki Allah, kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Âyet-i kerime’de zikredilen, "Silahlarım da yanlarına alsınlar." emrini, namaz kılan ve düşmanın önüde duracak olan gruplardan hangisine ait olduğu hususunda iki görüş zikredilmiştir.

a-

Bazılarına göre bu emir, Resûlüllah ile birlikte namaz kılmakta olan gruba aittir. Bunlara, namaz kılarken kılıçlanın kuşanmalan, bıçak ve hançer gi bi şeyleri, elbise veya zırhlarım asmalan emredilmiştir.

b- abdullah b. Abbas'a göre ise burada, silahlanın yanlarına almaları emreclilen grup, namaz kılan grup değil, düşmanın önünde nöbet bekleyen gruptur.

Âyet-i kerime’de geçen ve "Bunlar, secde ederken, namaza durmamış olan diğer kısım arkımızda bulunsun." diye tercüme edilen cümlesi, müfessirler tarafından üç şekilde izah edilmiştir:

1- Bir kısım müfessirler, âyetin bu bölümünün izahında, şunu söylemişlerdir: "Namaza başlayan grup namazını kılıp bitirdikten sonra arkanızda dur sunlar." Ancak bu şekilde izahta bulunanlar, namaz kılan bu birinci grubun, na mazlarını nasıl bitirmiş olacağı hususunda iki görüş zikretmişlerdir.

a-

Bazılarına göre bu birinci grup imamla birlikte bir rekat kıldıktan son ra selam verir, oradan ayrılıp arkadaşlarının yerine düşmanın önüne gider. Böy lece bunların bir rekat kılmakla namazları bitmiş olur. Bu görüşte olan âlimler, bundan önceki âyette zikredilen "Namazı kısaltmaktan maksadın, onu tek reka ta düşürmek olduğunu söyleyen âlimlerdir. Bunların bu görüşlerine dair olan delilleri bundan önceki âyetin izahında zikredilmiştir. Bunlara göre, düşmanın önünde bulunan ikinci grup da gelir, imamla birlikte bir rekat kılar, onların na-mazlan da bitmiş olur. Böylece imam iki rekat, cemaat da birer rekat kılmış ve namazlarını bitirmiş olurlar.

b- Diğer bir kısım müfessirler ise imamla birlikte birinci rekatı kılan ilk grubun namazlarını bitirmesi, imamla bir rekat kıldıktan sonra namaz kıldıkları yerde kendi kendilerine, geriye kalan namazlarını da tamamlamaları ve selam verip namazlarını bitirmeleriyle olur. Bu görüşte olanlara göre, imam, cemaati iki kısma ayırır. Bir kısmı imamın arkasında namaza durur, diğer kısmı ise düş manın önünde bekler, imamın arkasında olanlar, imamla birlikte bir rekat na maz kılarlar, imamla birlikte ayağa kalkarlar. İmam, ayakta bekler. Bir rekat kı lan bu grup namazın geriye kalan kısmını kendi başına tamamlar. Selam verip namazdan çıkar. Düşmanın önünde bulunan arkadaşlarının yerine giderler. Bu defa onlar gelirler, ayakta bekleyen imama uyarlar. Onunla birlikte bir rekat na maz kılarlar. Ancak ikinci rekattan sonra imamın ne yapacağı ve ikinci grubun namazını nasıl tamamlayacağı hususu, bu görüşte olan âlimlerce ihtilaflıdır.

aa-

Bazılarına göre imam kendisine göre ikinci, o gruba göre ise birinci olan rekatı bitirdikten sonra, tahiyatta bekler, ikinci grup kalkıp diğer rekatını kılar ve tahiyyatı bitirir. Böylece imam selam verir onlar da imamla birlikte selam verirler. Böylece namazı bitirirler. Böylece savaş halinde kılman namazın bu şekilde olacağı Sehl b. Ebi Hasme ve Salih b. Havvad'dan rivâyet edilmiştir. Sehl diyor ki:

"Resûlüllah, sahabilerine korku namazı kıldırdı. Onları arkasında iki saf yaptı. Tam arkasında bulunanlara bir reket kaldırdı. Sonra ayağa kalktı bekledi. Bir rekat kılan bu gaip kendi başlarına diğer rekatlarım da kılıp bitirdiler. İlerle yip düşmanın önüne gittiler. Düşmanın önünde bulunanlar geri gelip Resûlüllah'ın arkasında saf tuttular. Resûlüllah onlara da bir rekat kıldırdı. Sonra tahiyyata oturup bekledi. Onlar da kendi başlarına bir rekatlarını kılıp tamamladılar. Sonra Resûlüllah selam verdi ve namazı bitirdiler. Müslim, K. el-Mlisafirin bab: 309, Hadis no: 841

Salih b. Havvat da "Zatürrika" savaşında, Resûlüllah ile birlikte korku namazı kılan bir sahabinin şunları söylediğini rivâyet etmiştir. Müslümanlardan bir grup Resûlüllah ile birlikte saf tuttu. Diğer bir grup da düşmanın onunde durdu. Resûlüllah, kendisiyle birlikte bulunanlara bir rekat kıldırdı, ikinci rekata kalktığında ayakta bekledi. Cemaat ise kendi kendine namazını tamamladı ve namazdan ayrılıp düşmanın önüne gittiler. Orada sıraya dizildiler. Bu defa ikin ci grup geldi. Resûlüllah onlara, geriye kalan ikinci rekatı kıldırdı. Tahıyyatta bekledi. Onlar da kalkıp namazlarını tamamladılar. Sonra Resûlüllah onlaıla birlikte selam verdi. Ve namazı bitirdiler. Müslim, K. el-Müsafirin bab: 310, Hadis no: 842

bb- Diğer bir kısım âlimlere göre ise, imamla birlikte bir rekat namaz kı lan ikinci grup imamla birlikte tahiyyatı okurlar, imam selam verip namazı biti rir. Bundan sonra cemaat kalkıp diğer rekatı kılar. Bu görüş de Sehl b. Ebi Hasme, Salih b. Havvat ve Abdullah b. Abbas'dan nakledilmiştir.

2- Diğer bir kısım müfessirler ise "Bunlar secde ederken namaza durmamış olan diğer kısım ar kanızda bulunsun." cümlesini şöyle izah etmişlerdir. "Savaş halinde iki kısma ayrılan müslumanlardan birinci grup birinci rekatın iki secdesini yaptıktan sonra namazdan çıkmasınlar bu halleriyle gidip düşmanın önünde dursunlar. Düşma nın önünde bulunan grup gelsin, Peygamber onlara da bir rekat kıldırsın ve se lam verip namazdan çıksın."

Ancak âyeti bu şekilde izah eden âlimler, her iki grubun da geriye kalan namazlarını nasıl tamamlayacakları hakkında çeşitli görüşler zikretmişlerdir.

a- Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen bir görüşe göre imam, iki gruba ay-nlan cemaatten birinci gruba bir rekat namaz kıldırır, onlar birinci rekatın ikinci secdesini bitirdikten sonra imamın arkasından ayrılır düşmanın önüne giderler. Bu durumda onların namazı tamamlanmamıştır. Bundan sonra düşmanın önün de bulunan diğer grup gelir. İmamla birlikte bir rekat kılar. İmam selam verdik ten sonra bu ikinci grup aynı yerde namazını tamamlayıp düşmanın önüne gi der. Bu defa birinci grup namaz kılınan yere gelir. Onlar da kendi kendilerine ikinci rekatlarını tamamlarlar.

b- Diğer bir kısım âlimlere göre ise, düşmanın önünde iki kısma ayni an cemaatten birinci kısım imamla birlikte bir rekat kılıp düşmanın önüne gittikten sonra orada bulunan ikinci grup gelir. İmamla birlikte bir rekat namaz kılar, na mazın geriye kalan kısmını bitirmeden tekrar düşmanın önüne gider. Bu defa imamla birlikte birinci rekatı kılan birinci grup gelir, birinci rekatı kıldığı yerde ikinci rekatını tamamlar. Ancak bu rekatı tamamlarken,

bazılarına göre hiçbir şey okumaz,

bazılarına göre bir şeyler okur. Sonra selam verir ve düşmanın önüne gider. Bu defa imamla birlikte ikinci rekatı kılar, ikinci grup namaz kıldı ğı yere gelir. O da ikinci rekatını kıraatini okuyarak bitirir. Böylece hep birlikte düşmanın karşısına giderler. Bu görüş, İbrahim en-Nehai ve Süfyah es-Sevri'den nakledilmiştir.

c- Ebû Mûsa el-Eş'ari, Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Abbas'tan nakle dilen diğer bir görüşe göre imamla birlikte birer rekat kılan bu gruplardan her biri ikinci rekatlarını, önce namaz kıldıkları yerde değil de imkân buldukları her yerde kılabilirler.

Abdullah b. Ömer diyor ki:

"Resûlüllah korku namazını şöyle kıldırdı. Müslümanlar iki gruba ayrıldı. Bir grup Resûlüllah ile beraber namaz kılıyor, diğer bir grup düşmanın karşısında duruyordu. Resûlüllah, birinci gruba bir rekat namaz kıldırınca onlar ayrılıp düşmanın karşısına gittiler. Düşmanın karşısında bulunan grup geldi. Re sulullah bir rekat da onlara kıldırdı. Sonra selam verdi. Bundan sonra ise her grup eksik kalan birer rekatını kendi kendilerine tamamladılar. Müslim, K. el-Müsafırin bab: 305, 306, Hadis no: 839

3- Abdullah b. Abbas, Mücahid, Cabir b. Abullah ye Ebû Ayyaş ez-Züraki tarafından âyet-i kerime’nin "Namaza durmamış olan diğer kısım arkanızda bulunsun." bölümü, şu şekilde izah edilmiştir: "İmam, önlerinde bulunan düşman karşısında cemaati iki saf yapar, hep birlikte namaza başlarlar, hep birlikte rükua vanp doğrulurlar. İmam, birinci rekatın secdesini yaparken onun arkasında bulunan birinci saf da onunla birlikte secde eder. Fakat ikinci saf ayakta durur, secdeye varmaz. Böyece secde edenleri düşmandan korumuş olur. Birinci saf secdeden kalktıktan sonra ikinci saf kendi kendine secde eder sonra ayağa kalkar. Ayağa kalktıktan sonra birinci saf ile ikinci saf yer değiştirir. Yine hep birlikte rükua varırlar. Rükudan doğrul duktan sonra bu defa imamın arkasına gelmiş olan ikinci saf imamla birlikte secde eder. Arkaya geçmiş olan birinci saf ise ayakta durur. İmamın arkasındaki saf, ayağa kalkınca bu defa, arkaya geçmiş olan birinci saf secdesini yapar hep birlikte oturup selam verirler.

Cabir b. Abdullah diyor ki:

"Resûlüllah ile beraber, Cüheyne kabilesinden bir topluluk ile savaştık. Onlar bizimle şiddetli bir şekilde çarpıştılar. Öğle namazını kıldığımızda o müş rikler şöyle dediler: "Onlara ani bir saklında bulunsaydık, köklerini keserdik," Cebrâil aleyhisselam onların bu niyetini Resûlüllah'a bildirdi. Resûlüllah da bi ze haber verdi. O müşrikler yine şöyle demişlerdi: "Onların şu anda öyle bir na maz vakitleri yaklaşıyor ki o namaz onlara evlatlarından daha sevgilidir." İkindi vakti girince, biz Resûlüllah'in arkasında iki saf olarak dizildik. Müşrikler ise kıble tarafımızda bulunuyorlardı. Resûlüllah tekbir aldı biz de tekbir alıp nama za başladık. O rükua eğilince hep beraber biz de rükua eğildik. Fakat Resûlüllah secdeye varınca onunla birlikte sadece birinci saftakiler secdeye vardı. (Arka ta-rafındakiler düşmanı gözetleyerek ayakta beklediler) Onlar ayağa kalkınca arka saftakiler secde ettiler. Sonra birinci saftakiler arkaya ikinci saftakiler öne geç tiler. Bu sefer Resûlüllah tekbir aldı biz de onunla beraber tekbir aldık. Rükua vardı biz de hep beraber rükua vardık. Fakat Resûlüllah secdeye varınca onunla birlikte yine sadece birinci saftakiler secdeye vardılar. (İkinci saftakiler ayakta durdu) Secdeye varanlar secdeyi bitirince, ikinci saftakiler de secde ettiler. Hep birlikte oturduk ve Resûlüllah ile birlikte selam vererek namazı bitirdik." Müslim, K. el-Müsafirin, bab: 308, Hadis no: 840

Bu hadis, Ebû Ayyaş ve Abdullah Bkz. Nesaî, K. Salat el-Havf, bab: 21 b. Abbas'dan da Rivâyet edilmiştir.

Taberi diyor ki: "Âyet-i kerime’yi bu şekilde yorumlayanlara göre onun mânâsı şöyledir: "Ey Rasûlüm, sen, korku anında sahabilerinin arasında bu lunduğun ve namazı onlara tam olarak kıldırmak istediğin zaman, seninle na maza başlayanlardan bir grup ayakta dursun. Bir grup seninle birlikte secde edip secdeden kalktıktan sonra diğer grubun yerine geçsin. Henüz seninle birlikte secde etmemiş oları o grup üne geçsin. Bu defa da onlar seninle birlikte secde etsinler. Daha önce seninle birlikte secde edenler ise seni ve onları korumuş ol sunlar. Nöbet tutanlar tedbirlerini alsın, silahlarını yanlarında bulundursunlar."

Taberi, bu görüşlerden tercihe şayan olan görüşün şöyle diyen görüş ol duğunu söylemiştir: "İmam cemaati ikiye ayırır. Bir kısmı düşmanın önünde nöbet bekler, diğer kısmı imamla birlikte bir rekat namaz kılar. Sonra kendi başına diğer rekatını kılar ve düşmanın önüne gider. Bu defa düşmanın önünde bulunan grup gelir. İmamla birlikte bir rekat da o kılar. İmam namazını bitirir. Onlar da kendi namazlarını tamamlarlar. Nitekim Sehl b. Ebi Hasme'den ve Salih b. Havvat'tan rivâyet edilen hadisler, Resûlüllah'ın bu namazı bu şekilde kıldırdı ğını beyan etmişlerdir. Bununla birlikte imamlardan herhangi biri bu namazı, Resûlüllah'tan nakledilen herhangi bir şekilde kılacak olursa namazı tamamdır. Çünkü Resûlüllah'tan bu konuyla ilgili olarak Rivâyet edilen haberler sahihtir. Bu namaz da, Resûlüllah'ın, ümmetine değişik şekillerde öğrettiği bir namazdır. Ümmetin bu namazı bu şekillerden herhangi birisiyle kılması mubah sayılmış tır.

102 ﴿