104

O kâfir kavmi takib etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız onlar da sizin kadar acı duyuyorlar. Üstelik siz, Allah'tan, onların ummadığı şeyleri umuyorsunuz. Allah, herşeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ey mü’minler, düşmanlarınızı takib etmekte gevşek davranmayın. Şâyet sizler, aldığınız yaralardan acı duyuyorsanız, onlar da sizin acı duyduğunuz gibi , aldıkları yaralardan acı duymaktadırlar. Üstelik sizler, Allah'tan sevap umu yorsunuz. Onlar ise bunu da ummuyorlar. Çünkü sizler, Allah'ın sevabının kesin olduğuna iman ediyorsunuz. Onlar ise bunu yalanlıyorlar. Allah, yarattıklarının menfaatini çok iyi bilendir, yaptıklarında hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu âyet-i kerime, Uhud savaşında zayiat veren müslümanları teselli et mektedir. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: "Uhut savaşında müslümanlar zayiat verince Resûlüllah Uhut dağına çıktı. Ebû Süfyan da oraya geldi ve şöyle dedi: "Ey Muhammed, yara ancak yaraya karşılıktır. Savaş nöbetleşedir. Bir gün bize, bir gün de sizedir." Bunun üzerine Resûlüllah, sahabilerine buyurdu ki: "Şuna cevap verin." Onlar da dediler ki: "Aramızda eşitlik yok. Çünkü biz den öldürülenler cennette sizden öldürülenler ise cehennemdedir." Bunun üzeri ne Ebû Süfyan dedi ki: "Bizim Uzza putumuz var sizin ise Uzza putunuz yok." Resûlüllah da buyurdu ki: "Ona deyin ki: "Allah bizim dostumuzdur. Sizin ise dostunuz yoktur." Ebû Süfyan dedi ki: "Ey Hübel putu yücel, ey Hübel putu yü cel." Resûlüllah da buyurdu ki: "Deyin ki: Allah daha yüce ve daha büyüktür." Ebû Süfyan dedi ki: "Buluşacağımız yer, küçük Bedir mevkiidir." İşte müslü manlar orada yaralı halleriyle uyudular. Bu âyet-i kerime ve şu âyetler bunlar hakkında nazil oldu. "Eğer siz bir yara almişsanız aynı yarayı, düşmanlarınız olan o topluluk da almıştır. Biz bu günleri insanlar arasında evirip çeviririz ki Allah, iman edenleri belirtsin. İçinizden şahitler meydana çıkarsın. Allah, zalimleri sevmez. Al-iîmran sûresi, 3/140

104 ﴿