108Kâfirlerin, Allah’tan başka taptıklarına sövmeyin ki onlar da aşın giderek bilgisizce Allah’a sövmesinler. Her ümmete, yaptığı işi böylece süslü gösterdik. Sonra onların varacakları yer, rablerinin huzurudur. Rableri onlara yaptıklarını haber verecektir. Abdullah b. Abbas diyor ki: "Müşrikler "Ey Muhammed, ya bizim ilahlarımıza hakaret etmekten vazgeçersin veya biz de senin rabbini alaya alırız." dediler ve bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu." Katade diyor ki: "Bu âyet-i Celilenin asıl nüzul sebebi, Müslümanların, kâfirlerin putlarına sövmeleri, kâfirlerin de haddi aşarak cahillikle Allahü teâlâya sövmeleridir. Bu âyet-i kerime, herhangi bir menfaatin, büyük bir zarara yol açtığı takdirde terkedilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bir Hadis-i Şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Kişinin, anne ve babasına sövmesi, büyük günahlardandır." Sahabiler: "Ey Allah'ın Resulü, kişi nasıl olur da anne ve babasına söver?" diye sorunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kişi başkasının babasına söver, sövdüğü adam da onun babasına söver. Ve başkasının annesine söver o da onun annesine sö-ver. Müslim, K. el-îman, bab: 146, Hadis No: 90/Tirmizi, K. el-Birr, bab: 4, Hadis No: 1902 Ahmed b. Hanbel, Müsned c. 2, s. 164, 195, s. 214, 216. Bu âyetin izahında Süddinin şunları söylediği rivâyet edilmiştir: Ebû Talibin ölümü esnasında Kureyşliler demişlerdir ki: "Haydin bu adamın yanına gidelim. Kardeşinin oğlunun bize sataşmasını yasaklamasını isteyelim. Çünkü bizler, onun ölümünden sonra yeğenini öldürmekten utanırız. Çünkü Araplar diyeceklerdir ki: Onu öldürmelerine Ebû Talip engel oluyordu. O ölünce yeğenini öldürdüler." Ebû Süfyan Ebû Cehil, Nadr b. Haris, Ümeyye b. Halef, Übey b. Halef, Ukbe b. Ebi Muayf, Amr b. el-Ass ve Esved bir araya gelip "Muttalip" isimli birini Ebû Talibe gönderdiler. Kendisini ziyaret için ondan izin istidiler. Adam Ebû Talibin yanına vardı ve ona "Bunlar kavminin ileri gelenleridir. Senin nin yanına gelmek istiyorlar" dedi. Ebû Talib izin verdi . İçeri girdiler ve ona dediler ki: "Ey Ebû Talib, sen bizim büyüğümüz ve efendimizsin. Muhammed, bize de ilahlarımıza da eziyet etti. Onu çağırıp bizim ilahlarımıza sataşmaktan' vaz geçmesini, bizim de onu, ilâhı ile başbaşa bırakmamızı emretmeni istiyoruz." Bunun üzerine Ebû Talib Resûlüllahı çağırdı. Resûlüllah geldi. Ebû Talib ona: "Bunlar senin kavmin ve amcalarının oğullarıdır." dedi. Resûlüllah: "Ne istiyorsunuz?" dedi. Onlar da: "Senin, bizi ve ilahlarımızı bırakmanı, bizim de seni ve ilahını bırakmamızı istiyoruz" dediler. Ebû Talib, Resûlüllah’a "Kavmin sana insaflı davrandı. Onların bu tekliflerini kabul et" dedi. Resûlüllah da buyurdu ki: "Söyleyin bana, eğer ben, bu teklifinizi kabul edeceğime dair size söz verecek olsam sizler de, söylediğiniz takdirde Araplara hakim olacağınız ve Arap olmayanları da haraç alarak boyun eğdireceğiniz bir sözü söyleyeceğinize dair bana söz verir misiniz?" Ebû Cehil dedi ki: "Baban hakkı için evet söyleriz ve onun on mislini de söyleriz. O söz nedir?" Resûlüllah da dedi ki: "Lailahe illallah" deyin" müşrikler bunu kabul etmediler. Yüzlerini astılar. Ebû Talib de dedi ki: "Ey yeğenim, onun dışında başka bir söz söyle. Çünkü kavmin bu sözden tedirgin oldu" Resûlüllah da dedi ki: "Ey amca, onlar güneşi getirip sağ elime koysalar, yine de ben bunun dışında bir söz söylemem." Resûlüllah bunu söyleyerek müşriklerin beklentilerinden vazgeçip ümide kapılmamalarını istedi. Fakat onlar öfkelendiler, ve dediler ki "Ya ilahlarımıza sövmekten vaz geçersin veya biz de sana ve sana emir gönderene söveriz.." İşte bu âyet bunu izah etmektedir. |
﴾ 108 ﴿