69

Sizi uyarması için içinizden bir erkeğe, rabbiniz tarafından vahiy gelmesine mi sayıyorsunuz? Hatırlayın, bir zaman Allah sizi, Nuh kavminden sonra Halifeler kıldı. Ve yaratılış bakımından da size güç ve kuvvet verdi. O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa ercesiniz."

Allah tarafından bir öğüdün ve bir hatırlatmanın, sizinle beraber bulunan bir adama, sizi, Allah'ın cezelandınnasmdan sakındırması için gelmesine mi şayiyorsunuz? Hatırlayın, Peygamberlerine karşı gelen Nuh kavmine nasıl azap gelip onları yok edildikten sonra Allah sizleri onların yerine getirip onların Haileleri kıldı. Onların başına gelenlerin, sizin de başınıza geleceğinden kaçının. Allah sizi de helak edip yerinize başka bir topluluk getirebilir. Allah sizleri, yaratılış bakımından da Nuh kavminden daha güçlü ve kuvvetli kıldı. O halde Allah'ın size olan nimetlerini ve lütfunu iyi düşünün. Yalnız ona ibadet ederek ona şükredin ki kurtuluşa erip hahirette de nimetlere ulaşasmiz.

Taberi diyor ki: "Allahü teâlâ, bu âyette sıfatlarını belirttiği ve Allah'ı birleyip gönderdiklerine uymaları için kendilerine Hazret-i Hud'u Peygamber olarak gönderdiği Âd kavmi, İbn-i İshak'tan rivâyet edildiğine göre, İrem'in oğlu Ad'ın soyundan gelen bir kavimdir. İrem ise Us'un oğludur. Us'da Hazret-i Nuh'un oğlu Şam'ın oğludur. Bunlar, Yemendeki Şuhr bölgesinde yaşıyorlardı. Âmir b. Vasile de, Hazret-i Ali'nin bunlar hakkında şunları söylediğini rivâyet etmiştir. Hazret-i Ali Hadromutlu bir adama "Sen, içine kırmızı toprak karışan kırmızı kum yığınını gördün mü? Onun çevresinde çokça misvak ağacı ve sedir ağaçları bulunmaktadır. Hadrammutun toprakları da şöyle şöyledir," Adam dedi ki: "Evet ey mü’minlerin emin, Allah'a yemin olsun ki sen onu gören bir adam gibi anlatıyorsun." Hazret-i Ali dedi ki: "Ben onu görmedim ancak o bana anlatıldı." Hadramutlu adam dedi ki: "Oranın neyi var ki sana anlatıldı ey mûmininlerin emiri?" Hazret-i Ali dedi ki: "Orada Hud (aleyhisselam)'ın Kabri bulunmaktadır.

İbn-i İshâk diyor ki: "Âd kavminin Hazret-i Hud'un kendilerine peygamber olarak gönderildiği zaman kaldığı yer, Ahkaf bölgesi idi. Ahkâf, Yemendeki Umman ile Hadramut arasındaki kumluk bölgedir. Âd kavminin yaşadığı yer burası olmasına rağmen Allah'ın kendilerine verdiği güç ve kuvvet sayesinde bütün yeryüzüne yayılmış ve insanları kendilerine boyun eğdinmişlerdi. Onlar, putlara tapan put perest insanlardı. Allah onlara, içlerinde soy ve mevki bakımından en üstünleri olan Hud'u Peygamber olarak gönderdi. Hud onlara, Allah'ı birlemelerini, onunla birlikte başka ilâhlar edinmemeleri ve insanlara zulmetmekten ellerini çekmelelerine emretti. Onlar da karşı geldiler. Hud'u yalanladılar. "Bizden daha kuvvetli kim vardır?" dediler. İçlerinden çok az kimseler, Hazret-i Hud'a iman ettiler. Onlar da imanlarını gizliyorlardı. Bunlardan biri de Mersed b. Sa'd b. Ufeyr idi. Hud, kavmi, Allah’a isyan etmeye, Peygamberlerini yalanlamaya, yeryüzünde çokça fesat çıkarmaya ve tağutlaşmaya, devam ettiler. Her tepenin başına bir bina kurup onunla eğlendiler. Bunun üzerine Hud onlara "Siz, her tepeye bir bina kurup onunla eğlenir misin? Dünyada ebedi kalacağınızı umarak sağlam köşkler (fabrikalar) mi edindiniz? Birini yakaladığınız zaman ona zorbaca mı davranırsınız. Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Şuanı sûresi, 26/128-131 dedi. Onlar da cevaben dediler ki: "Ey Hud, bize apaçık bir delil getinnedin. Bizler de sırf senin sözünle ilahlarımızı barakacak değiliz. Sana inanacak da değiliz. Sana ancak şunu deriz: "İlahlarımızdan bazısı seni çarpmış." Hud da dedi ki: "Allah'ı şahit tutarım. Siz de şahit olun ki ben sizin Allah'ı bırakıp ortak koştuklarınızdan beriyim. Hep birlikte yapacağınız hileyi bana yapın. Sonra elinizden gelirse bana hiç fırsat vermeyin. Ben, benim ve sizin rabbiniz olan Allah'a güvendim. Hareket eden hiçbir canlı varlık yoktur ki, onun tasarrufu Allah'ın elinde olmasın. Şüphesiz, rabbimin yolu dosdoğru yoldur. Hud sûresi, 11/53-56

Hud kavmi böyle yapınca Allah, üç yıl onlara yağmur yağdırmadı. Böylece çok sıkıntılara düştüler. O zamanlarda insanların başına bir bela veya kıtlık gelince onu kendilerinden kaldırması için Allah'a Mekke'deki Beytül Haram'da dua ederlerdi. Müşrikler de Müslümanlar da böyle yaparlardı. O zamanda Mekke'ye Âmâlika kavmi hakimdi. Bunların liderleri Muaviye b. Bekr idi. Onun annesi, Âd kavmindendi. Âd kavmi, kıtlığı kendilerinden kaldırması için Allah'a dua etmek üzere Mekke'ye bir heyet gönderdi. Muaviye b. Bekr, gelen dayısı oğullarına ikramda bulundu. Onlar oraya gelme amaçlanın unutup zevkü safaya daldılar. Nihâyet Âmâlukanın lideri Muaviye b. Bekr, bir şiir yazıp cariyelerine okutarak onları uyardı. Onlar Allah'a yalvarıp kendilerine yağmur yağdırmasını dilediler. Allah onlara, beyaz, kımıızı ve siyah olmak üzere üç bulut gönderdi. Bunlardan birini istemelerine dair bir ses işittiler. Onların liderleri de, siyah bulutun içinde daha çok yağmur bulunacağı düşüncesiyle onu istedi. Halbuki o bulut, toz duman dolu bir buluttu. Allah bu bulutu, Âd kavminin bulunduğu yere gönderdi. Bulut onlara bir vadiden görününce sevindiler. Ve "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur." dediler. Allah da onlara: "Hayır, o, hemen inmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgardır. Onun içinde, rabbinin emriyle her şeyi yerle bir edecek can yakıcı bir azap vardır." buyurdu. Ahkaf sûresi, 46/24-25

Allah bu rüzgarı onlara yedi gece ve sekiz gün musallat etti. Rüzgar devamlı esiyordu. Âd kavminin hepsini helak etti. Hiçbir kimse bırakmadı. Hud Peygamber, kendisine iman edenlerle birlikte bir bahçeye gitmişlerdi. Rüzgardan onlara, hoşlarına gidecek bir esinti ulaştırıyordu. Âd kavmini ise yerden yere vuruyor ve beyinlerini taşlarla eziyordu.

69 ﴿