HICR SÛRESİHicr Sûresi Doksandokuz âyettir. 87.Âyeti Medinede diğerleri Mekkede nazil olmuştur. Hicr, Medine ile Şam arasında bulunan kayalık bir arazinin adıdır. Salih Aleyhisselam, burada yaşayan bir kavme Peygamber olarak gönderilmiştir. Bu kavim, kayaları oymak suretiyle sağlm evler yapıyor ve kendilerini bu evlerde daha emniyette hissediyorlardı. Fakat Salih aleyhisselamın getirdiği, Kayadan çıkan "Deve" mucizesine inanmadılar, Ona dokunmaları ve rahatsız etmeleri bile yasaklandığı halde Deveyi kestiler ve sonunda Allahü teâlânın gönderdiği korkunç bir çığlıkla yok olup gittiler. İşte bu Surede bu kavim ve onların başına gelen bu korkunç olay da kısaca anlatılmakta ve Sûre adını buradan almaktadır. Sûre-i Celile, kâfirlere ihtar ile başlıyor. "Kâfirler kıyamet günü "Keşke Müslüman olsaydık" temennisinde bulunurlar Hicr: 2 "Ey Peygamber, onları kendi hallerine bırak. Yesinler, eğlensinler, boş umutlan onları oyalayıp dursun. Onlar yakında bileceklerdir. Hicr: 3 buyuruluyor. Surede, kâfirlerin, bu dünyada yeyip içip eğlenmelerinin, sonunda kendilerine pişmanlıktan başka birşey getirmeyeceği beyan edildikten sonra, her ümmetin bir ecelinin bulunduğu ve bu ecel sonunda yok olup gidecekleri şöyle anlatılıyor: "Biz, hiçbir ülkeyi helak etmedik ki, onun, takdir edilen belirli bir zamanı olmasın. Hicr: 4 Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir ne de erteleyebilir. Hicr: 5 Sûre-i celilede daha sonra, müşriklerin, Peygamber efendimize inanmayıp ona sataşmaları, onunla alay ederek ona: "Ey kendisine öğüt verici bir kitap indirilen, şüphesiz ki sen delisin. Hicr: 6 demeleri üzerine Allahü teâlâ o öğüdü yani Kur'ara, kendisinin indirdiğini açıklayarak "Kur’an’ı biz indirdik biz. Onun koruyucusu da şüphesiz ki biziz. Hicr: 9 buyuruyor. Ve daha önce gelmiş olan Peygamberlerin de ümmetleri tarafından yalanlandıklarını beyan ile Peygamber efendimizi teselli ediyor. Sûre-i celilede, yeryüzünün, Allahü teâlâ tarafından bir nimet olmak üzere, insanların yaşamasına elverişli bir biçimde yaratıldığı, rüzgâr, yağmur, bulutlar ve benzeri tabiat olaylarının, insanların menfaatleri için takdir ve tayin edildiği açıklanıyor. Hazret-i Âdemin topraktan, Cinlerin ise ateşten yaratıldıkları açıklanıyor. Allahü teâlânın emri üzerine Meleklerin Âdeme secde ettikleri, İblisin ise, kendisini Âdemden üstün görüp secde emrine uymayarak. Allah’a âsi olduğu beyan ediliyor. Sûre-i Celile, daha sonra, Lût kavmini helak etmeye gelen Meleklerin, Hazret-i İbrahime misafir oluşlarını ve bu arada, karısının ve kendisinin yaşlılığına rağmen, onlara, Allahü teâlânın, Salih bir evlat vereceğini müjdelediklerini beyan ediyor. Bundan sonra Lût aleyhisselama gelen Meleklerin, ona, kavmini helak etmeye geldiklerini söyledikleri, kendisini ve ailesini alarak arkasına bakmadan ,orayı terketmesini istedikleri açıklanıyor. Daha sonra, Lût kavminin bir şafak vakti, korkunç bir çığlık ile yok , edilişi, memleketlerinin üstünün altına gelişi beyan ediliyor ve bütün bu olaylardan ibret alınması gerektiğine dikkat çekiliyor. Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Elif, Lâm, Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık Kur’an’ın âyetleridir. Taberiye göre bu âyetin izahı şöyledir: "Bu âyetler, Kur'andan önceki Tevrat ve İncil gibi kitapların ve apaçık Kur'an'ın âyetleridir." Katade ve Mücahid de bu izah şeklini benimsemektedirler. Diğer bir kısım Müfessirler ise bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: "Ey Rasûlüm, bu âyetler, sana indirmeyi vaadettiğimiz kitabın, yani Kur’an’ın apaçık âyetleridir." |
﴾ 1 ﴿