FURKAN SÛRESİ

Furkan Sûresi, yetmiş yedi âyettir. 68. 69. ve 70. âyetleri Medine'de diğerleri Mekke'de nazil olmuştur.

Bu sûre-i celile, Cenab-ı Hakkın yüceliğini, herşeyin mülkünün ona ait olduğunu, onun hiçbir zaman çocuk edinmediğini ve herşeyi onun takdir ettiğini beyan ederek başlıyor.' Devamla, kâfirlerin, Allah'ı bırakıp, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri ilâh edindikleri Kur'an'ı Hazret-i Muammed (sallallahü aleyhi ve sellem)in uydurduğunu iddia ettikleri, Kur'an'a "Efsane" dedikleri beyan edilmekte ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)e Kur'an'ın, kendisine Allah tarafından indirildiğini söylemesi emredilmektedir.

Sûre-i celilede bundan sonra, kâfirlerin, insanlardan birinin Peygamber olarak gönderilmesine şaştıkları ve ona bir hazine indirilmesi gerektiğini söyledikleri açıklanıyor.

Kâfirlerin kıyamet gününü yalanlamaları ve isyanları sebebiyle âhirette acıklı bir azaba uğratılacakları, muttakilere ise cennetin verileceği ve orada ebedi olarak kalacakları haber veriliyor.

Âhirette Allah'ın huzuruna çıkmayı ummayanların, Melekleri gördükleri gün, Meleklerin onları müjdelemeyecekleri, onların amellerinin toz zerreleri haline geleceği, cennetliklerin ise güzel makamlara edirilecekleri beyan ediliyor.

Bundan sonra kıyamet ahvaline işaret olunarak o günde semanın, bulutlarla yanlarak Meleklerin bölük bölük inecekleri, o gün hakimiyetin yalnız Allah'a ait olacağı ve zalimlerin, pişmanlıktan ellerini ısırarak: "Keşke Peygamberle beraber hak yolu tutsaydım." diyecekleri ve pişmanlıklarını beyan edecekleri bildiriliyor.

Kâfirlerin, lüzumsuz ve mânâsız bahanelerine işaretle, Kur'an'ın, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)e toptan indirilmesi gerektiğini söyledikleri haber veriliyor.

Hazret-i Mûsa'ya Tevrat'ın verildiği ve Hazret-i Harun'un da Hazret-i Mûsa'ya yardımcı yapıldığı, onların, Firavun'a gidip dini tebliğ ettikleri açıklanıyor.

Hazret-i Nuh'un, Âd ve Semud kavimlerinin ve Lût kavminin durumlarına kısa kısa temas ediliyor ve onların başlarına gelen felaketlere dikkat çekiliyor.

Allah'ın varîîk ve kudretine delalet eden alametlerden bahisle, gölgenin nasıl yayıldığı, gecenin dinlenme, gündüzün ise çalışma zamanı yapıldığı, rahmetin önünde rüzgârların müjdeci olarak gönderildiği ve bulutlardan, hayat veren suyun indirildiği ve bütün bunlardan ibret alınması gerektiği açıklanıyor.

Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)in bir uyarıcı olarak gönderildiği, Peygamberlik vazifesini yaparken kimseden bir ücret istemediği ifade ediliyor.

Allahü teâlâ'nın yüce kudretini gösteren birçok delillere işaret ediliyor. Kâfirlerin, hak ettikleri cezaya çarptırılacakları, mü’minlerin ise mükâfaatlandıralacaklarını, mü’minlerin, boş ve çirkin bir sözle karşılaştıklarında vakarla geçip gittikleri ve rablerine dua ederek ondan, nimetler ve hayırlar talep ettikleri, ona tazarru ve niyazda bulundukları açıklanıyor ve sûre-i celile bu âyetlerle son buluyor.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle

1

Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ı indiren Allah, yüceler yücesidir.

1 ﴿