ANKEBUT SÛRESİAnkebut sûresi altmış dokuz âyettir. 1-11. âyetleri Medine'de diğerleri Mekke'de nazil olmuştur. Bu Sûre-i Celile, insanların sadece "İnandım" demekle kurtulamayacaklarını, bunun dışında yaptıklarından veya yapmadıklarından hesaba çekileceklerini beyan ederek başlıyor. Âyet-i kerimelerde, Allahü teâlânın daha önce gelip geçmiş bütün insanları imtihana tabi tuttuğu, kimin sözünde durduğunu kimin de durmadığını bildiği, sonunda hesabın görüleceği zamanın da mutlaka geleceği beyan ediliyor. Cihad eden kimsenin ancak kendisi için cihad ettiği, Allah'ın ise hiçbir kimsenin cihadına veya herhangi bir şeyine ihtiyacı olmadığı açıklanıyor. İnsanın, anne ve babasına iyi davranmasının emredildiği, ancak Allah'a isyanın bahis konusu olduğu yerde onlara itaat etmenin caiz olmadığı beyan ediliyor. Sûre-i celilede bundan sonra Nuh (aleyhisselam)ın kıssası beyan ediliyor. Nuh (aleyhisselam) kavmi arasında dokuzyüz elli sene yaşıyor, fakat sonunda kavminin kendisini dinlememesi sebebiyle Allah'ın bir cezası olarak Tufan olayı meydana geliyor, tufanda bütün kâfirler yok olup gidiyor ancak Nuh (aleyhisselam) ve ona inananlar kurtuluyor. Daha sonra İbrahim (aleyhisselam)ın kıssası anlatılıyor. İbrahim (aleyhisselam) kavmini, Allah'a ibadet etmeye davet ediyor. Putlara tapmayı bırakmalarını, kendilerini ancak Allah'ın rızıklandırdığını söyleyerek kavmine nasihat ediyor. Bundan sonra Allahü teâlâ, peygamberimize hitaben, insanlara, yeryüzünde gezip dolaşmalarını ve Allah'ın, herşeyi nasıl var ettiğine bakarak inançlarım sağlamlaştırmalarını söylemesini emrediyor. Bundan sonra yine Hazret-i İbrahim'in kıssasına devamla, cereyan eden olaylar beyan ediliyor. Hazret-i İbrahim kavmini Tevhid inancına davet edince kavmi onu ateşin içine atıyor. Fakat Allahü teâlâ onu ateşten koruyor. Bu ara, Hazret-i İbrahim'in tebliğini Lût kabul ediyor ve ona iman ediyor. Sonra Hazret-i İbrahim oradan ayrılarak Allahü teâlânın emrettiği başka bir yere hicret ediyor. Sûre-i celilede bundan sonra Hazret-i İbrahim'e, Hazret-i İshak'ın ve Hazret-i Ya-kub'un evlat ve nesil olarak verildiği beyan ediliyor. Bundan sonra Hazret-i Lût'un kıssası beyan ediliyor. Hazret-i Lût, kavminin, erkek erkeğe cinsî münasebette bulunma ahlaksızlığım ayıplayarak bu çirkin işten vazgeçmelerini söylüyor. Fakat kavmi onu istihza ile karşılıyor ve nasihatlarını tutmuyor. Hazret-i Lût da bu zalim kavme karşı rabbinden yardım istiyor. Bunun üzerine, Allah'ın azabını tatbik edecek olan melekler Hazret-i İbrahim'e geliyor ve o ahlaksız kavmi yok edeceklerini söylüyorlar. Hazret-i İbrahim ise o kavmin içinde Lût'un da bulunduğunu söylüyor. Melekler de, karısı hariç, Lût'u kurtaracaklarını söylüyorlar. Lût (aleyhisselam) kurtuluyor ve o ahlaksız kavim Allah'ın azabıyla yok olup gidiyor. Sûre-i celilede bundan sonra, Medyen halkına Peygamber olarak gönderilen Şuayb (aleyhisselam)ın kıssası beyan ediliyor. Şuayb (aleyhisselam) kavmine, Allah'a ibadet etmelerim, yeryüzünde bozgunculuk ve karışıklık çıkarmamalarını tebliğ ediyor. Fakat onlar, Şuayb (aleyhisselam)ı dinlemiyorlar ve böylece şiddetli bir deprem sonunda evlerinin içinde dizüstü çöküp kalmak suretiyle helak olup gidiyorlar. Bundan sonra Âd ve Semud kavimlerinin de, kendilerine tebliğ edilen ilahi emirlere uymamaları sebebiyle yok olup gittikleri beyan ediliyor. Hazret-i Mûsa'nın getirdiği mucizelere inanmayan Karun'un, Firavun'un ve Hâmân'ın da yeryüzünde büyüklük taslamaları sebebiyle yok olup gittikleri beyan ediliyor ve bunlara benzer isyankâr kavimlerin çeşitli şekillerde cezalandırıldıkları haber veriliyor. Allah'ı bırakıp da başkalarını dost edinenlerin hali, kendisine yuva yapan örünceğin haline benzetiliyor. Evlerin en zayıfı ve dayanıksızı nasıl örümcek ağı ise, Allah'tan başkasını dost edinenleri dayandıktan şeyler de o derece zayıf ve güçsüzdürler. ANKEBUTu, yani örümceğin evini hafif bir rüzgarın bile dağıtması gibi onların da dayanaktan dağılmaya ve yok olmaya mahkumdur. Sûre-i Celile "ANKEBUT" adını da buradan almaktadır. Bundan sonra gelen âyet-i kerimelerde, Peygamberimize ve tabii bütün mü’minlere, namazı dosdoğru kılmaları, Yahudi vallıristiyanlarla güzel bir şekilde mücadele etmeleri emrediliyor. Sûre-i celilede bundan sonra, herşeyin yaratıcısının ve her canlının rızkını verenin Allah olduğu beyan edilip birçok ilahi emir ve hikmetlere temas edildikten sonra, Allah yolunda cihad edenlere mutlaka zafer yollarının gösterileceği ve Allah'ın, cihadda ve iyilikte bulunanlarla beraber olduğu beyan edilerek Sûre-i Celile sona eriyor. Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Elif, Lâm, Mim. Mukatta'a harfleri hakkında Bakara Sûresinin birinci âyetinde izahat verilmiştir. |
﴾ 1 ﴿