RUM SÛRESİRum Sûresi altmış âyettir. 17 âyeti Medine'de, diğerleri Mekke'de nazil olmuştur. Bu Sûre-i Celile, Rumların, İranlılarla yapmış oldukları savaşta yenildikten sonra birkaç sene içinde galip geleceklerini beyan ederek başlıyor. "Rum Süresi" olarak adını da buradan alıyor. O zamanlar İranlılar putperestti. Rumlar ise ehl-i kitaptı ve Hıristiyandı. Müşrikler, Hıristiyan olan Rumların mağlup olmalarına sevinmişlerdi. İşte Kur'an-ı Kerim bu Surenin ilk âyetleriyle, yakında Rumların galip geleceklerini beyan etmiş ve sonunda da Kur'an-ı Kerimin verdiği haber tahakkuk etmiş Rumlar, yani Bizanslılar İranlıları mağlup etmişlerdir. Sûre-i Celile, bunun, Allah'ın bir vaadi olduğunu ve Allah'ın da verdiği vaadden hiçbir zaman caymayacağını beyan ediyor. Ve insanların, yeryüzünde gezip dolaşmalarını ve kendilerinden önce geçen kavimlerin güçlü ve kuvvetli olmalarına, toprağı onlardan daha fazla işlemiş olmalarına rağmen kendilerine de mucizelerle Peygamberler geldiği halde o peygamberleri yalanlamaları sebebiyle helak olup gittiklerini, onların kalıntılarına bir ibret nazarıyla bakılmasını tavsiye etmektedir. Bütün varlıkları yoktan var eden Allah'ın, onları tekrar dirilteceği, kıyametin koptuğu gün suçluların bütün ümitlerini kaybederek susacakları, dünyadayken Allah’a ortak koştukları şeylerden kendilerine herhangi bir şefaatçinin bulunmayacağı, kıyamet koptuğu gün de mü’minlerle kâfirlerin birbirlerinden ayrılacakları, iman edip salih amel işleyenlerin cennet nimetleriyle mesrur olacakları, inkâr edip âyetleri yalanlayanların ise cehennem azabına atılacakları beyan edilmektedir. Göklerde ve yerde Hamd'e layık olanın yalnızca Allah olduğu, Allah'ın, ölüden diriyi diriden de ölüyü çıkardığı, insanları topraktan yaratıp yeryüzüne yaymasının, onun varlığının delillerinden olduğu ifade ediliyor. Allahü teâlânın, insanlara kendi cinslerinden eşler var etmesi, dillerin ve renklerin değişik olması, gecenin ve gnüdüzün var edilmeleri, korku ve ümit vermek için şimşeğin yaratılmasının da Allahü teâlânın delillerinden oldukları açıklanıyor. İnsanlara bir zarar dokundumu rablerine yönelerek ona yalvardıkları, bir rahmet tattırıldığı zaman da onunla sevinip şımardıkları, işledikleri günahlar yüzünden başlarına bir kötülük gelince de hemen ümitsizliğe kapıldıkları beyan ediliyor. Akrabaya, yoksula, yolda kalmış yolcuya haklarının verilmesi, faizin ise çok kötü birşey olduğu fakat zekatın buna benzemediği beyan ediliyor. Karada ve denizde çıkan fesadın, insanların kendi elleriyle işledikleri günahlar yüzünden meydana geldiği, Allah'ın, onlardan bir kısmının cezasını, belki bu kötü hareketlerden çekinirler diye insanlara tattırdığı açıklanıyor. Kur'an-ı Kerimin birçok âyetinde olduğu gibi burada da tekrar, insanların, yeryüzünde gezip dolaşmaları, Allah’ı ve onun gönderdiği peygamberleri yalanlayanların akıbetlerinin nasıl olduğuna bir bakılması emredilmektedir. Geleceği kesin olan kıyametin gelip çatmadan İslama dönülmesi emred ilmektedir. Daha önceki ümmetlere de Peygamberler gönderildiği fakat onların da peygamberlerini yalanladıkları haber verilerek, müşriklerin kendisini inkâr etmeleri sebebiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) teselli edilmektedir. Ölülerin, sağırların, kalb gözleri körelmiş insanların ilahi daveti duyup ona uymayacakları beyan ediliyor. Allahü teâlâ, müşriklerin, İnkârcıların direnmelerine karşı peygamberimize sabretmesini, imanında samimi olmayanlara da üzülmemesini, kendi vaadinin ise mutlaka hak olduğunu beyan ederek Sûre-i Celileyi bitiriyor. Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Elil. Lam. Mîm. Mukatta'a harfleri hakkında Bakara Sûresinin başında gerekli açıklamalar yapılmıştır. |
﴾ 1 ﴿