FUSSILET SÛRESİ

Fussilet Sûresi elli dört âyettir ve Mekke'de nazil olmuştur.

Bu sûre-i celile, Kur'an-ı Kerimin, rahman ve rahim olan Allah tarafından indirildiğini beyan ederek başlıyor ve kâfirlerin Resûlüllah’a şöyle dediklerini haber veriyor: "Bizi davet ettiğin şeye karşı kalblerimizde bir örtü, kulaklarımızda bir ağırlık ve bizimle senin aranda bir perde vardır. Sen istediğini yap biz de istediğimizi yapacağız." Fussilet Sûresi, Âyet: 5.

Sûre-i celilede bundan sonra, Resûlüllah’ın da ancak bir insan olduğu fakat kendisine, ilahın ancak bir ilâh olduğu vahyinin geldiği beyan ediliyor.

Bundan sonra, Allahü teâlânın, yeri iki günde yarattığı ve oraya sabit dağlar yerleştirerek bereketler verdiği sonra Allah'ın iradesinin, duman halinde bulunan semaya yönelerek onlara "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dediği onların da "İsteyerek geldik." dedikleri beyan ediliyor. Daha sonra, Allahü teâlânın yedi semayı iki günde yarattığı ve her semaya, kendisine ait hususların vahyedildiği haber veriliyor.

Daha sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)e, Kur'andan yüz çeviren kâfirleri Âd ve Semud kavimlerinin başına gelen o korkunç yıldırıma benzer bir yıldırımla uyarması emrediliyor. Âd kavminin üzerine soğuk bir rüzgarın gönderildiği, Semud kavmini de zelil edici bir azabın yıldırımının çarptığı haber veriliyor.

Allah düşmanlarının âhirette derilerinin ve diğer azalarının aleyhlerine şahitlik edeceği beyan ediliyor.

"Rabbimiz Allah’tır" deyip doğru yolda devam edenlere, meleklerin inerek onlara korkmamalarını söyleyecekleri ve onları cennetle müjdeleyecekleri açıklanıyor.

"Ben Müslümanım" diyenden daha güzel sözlü kimsenin bulunmadığı, kötülüğün en güzel şekilde önlenmesi gerektiği, bunun da ancak sabredenlere ve hayırda büyük payı olanlara verildiği beyan ediliyor.

Sûre-i celilede daha sonra şu hususlar beyan ediliyor: "Gece, gündüz, güneş ve ay, Allah'ın delillerindendir. Gece ve gündüz, Allah’ı tesbih ederler ve bundan asla usanmazlar. Yeryüzü kupkuru iken gökten su iner ve orası harekete geçer ve canlanır.

Sûre-i celilede bundan sonra, salih amel işleyenin mükafaatmın kendisine ait olacağı, kötü amel işleyenin zararının da yine kendisine ait olacağı haber veriliyor.

Kıyametin ne zaman kopacağını bilmenin sadece Allah’a ait olduğu, aslında herşeyin bilgisinin de yine Allah'ın nezdinde bulunduğu, onun bilgisi dışında hiçbir meyvenin tomurcuğundan çıkamayacağı beyan ediliyor.

İnsanın, başına bir felaket geldikten sonra ona bir nimet tattırılınca "Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum." dediği, inkâr edenlere, mutlaka yaptıklarının haber verileceği ve ağır bir cezaya çarptırılacakları beyan ediliyor ve sûre-i celile, "İyi bilinmelidir ki onlar, rablerinin huzuruna çıkmaktan şüphe etmektedirler. İyi bilinmelidir ki Allah, herşeyi kuşatandır. Fussilet Sûresi, Âyet: 54. âyetiyle sona eriyor.

İşte bunlar, Sûre-i celilenin ana hatlarıyla ihtiva ettiği meseleler ve mesajlardır. Şimdi bütün âyetlerin tekar tekar izahını görelim.

Rahman ve rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

Hâ. Mim.

Bu mukatta'a harfleri hakkında Bakara suresinin başında gerekli izahat verilmiştir. Burada geçen Hâ. Mim, harfleri için de ayrıca bundan öce geçen Hâ.Mim. de izahat verilmiştir.

1 ﴿