MUHAMMED SÛRESİMuhammed sûresi, otuz sekiz âyettir. 13. Âyeti Hicret sırasında yolda, diğer âyetleri ise Medine'de nazil olmuştur. Bu mübarek Sûre, Allah’ı inkâr eden ve insanları onun yolundan alıkoyanların amellerinin boşa çıkarıldığını iman edip salih ameller ileyenlerin ise günahlarının affedileceğini ve durumlarının düzeltileceğini beyan ederek başlıyor. Sûre-i celilede bundan sonra, savaşta kâfirlere karşı nasıl davranılacağı belirtiliyor ve onların boyunlarının vurulması, sindirilip perişan edildikten sonra esir alınmaları, çarpışma durduktan sonra da alınan esirlerin, istenirse fidye alınarak yahut da herhangi bir şey alınmadan serbest bırakılacağı ve savaşın sonuna kadar da bu taktiğin uygulanması gerektiği beyan ediliyor. Allahü teâlâ, dilerse düşmanlarından, savaş yapmadan da intikam alabileceğini fakat savaşı emretmekle mü’minleri imtihan ettiğini açıklıyor. Ve Allah yolunda öldürülenlerin amellerinin hiçbir zaman boşa gitmeyeceğini haber veriyor. Sûre-i celilede, mü’minlere, Allah'ın dinine yardım ederlerse Allah'ın da onlara yardım edeceği ve ayaklarını sabit kılacağı haber veriliyor. İnkâr edenlerin ise yüzüstü sürünecekleri ve amellerinin tamamen boşa çıkarılacağı, beyan ediliyor. Ve bu İnkârcıların, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce geçmiş milletlerin akıbetlerine bakmaları, helak olup giden o İnkârcı milletlerin akıbetine uğramamaları için inkârlarından vazgeçmeleri tavsiye ediliyor. Bu surede, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hicreti sırasında, müşriklerin yaptıklarına karşı teselli ediliyor ve buyuruluyor ki: "Ey Rasûlüm, gelmiş geçmiş nice ülkeler vardır ki, onların halkı, seni memleketinden çıkaran kimselerden daha güçlü ve daha kuvvetliydiler. Biz onlun helak ettik de hiç yardıma koşanları olmadı. Mü’min Sûresi, Âyet: 13 Sûre-i celilede, takva sahiplerine vaadedilen cennetin vasıflan açıklanmakta, bu cennette yaşayan takva sahipleriyle, cehennemde ebediyyen kalacak ve orada içecekleri kaynar sularla barsakları parçalanacak olan kâfirlerin, elbette bir olmayacakları haber verilmektedir. Sûre-i celilede, Kur'an-ı Kerimin emirlerine karşı kesin ve açık bir teslimiyet içinde bulunmayan mü’minlerin durumları beyan edilmektedir. Bu mü’minler "Keşke bir Sûre inse" diye temennide bulunuyorlar. Fakat içinde cihad emri bulunan bir Sûre inince Ue kalblerinde hastalık bulunan bu insanlar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)e, ölüm baygınlığınıdaki insanların baktığı gibi bakıyorlar. Cihad, zorlu bir iş olduğu, onun uğrunda can ve mal vermek gerektiği için bu onlara ağır geliyor. Halbuki mü’mine yakışan şey, verdiği sözü mutlaka yerine getirmesi, Kur’an’ın emirlerine harfiyyen uymasıdır. İşte bize bu surede bunlar da beyan ediliyor. Sûre-i celilede, biz mü’minlere bir harp stratejisi de çiziliyor. Ve buyuruluyor ki; "Ey iman edenler, üstün olduğunuz halde, düşmanlarınız karşısında gevşek davranıp da barış istemek zorunda kalmayın. Allah sizinle beraberdir. O, amellerinizin mükafaatım asla eksiltmez. Mü’min Sûresi, âyet: 36 Düşmana karşı üstün olmak, ona üstün ve galip gelecek silahları hazırlamak esastır. Bu husus hiçbir zaman ihmal edilemez. Fakat düşman karşısında üstünlüğü elde etmişken gevşek davranmak, onu küçümsemek ve bazı hususları ihmal etmek gibi sebeplerle durumu aleyhe çevirip banş istemek zorunda kalmak ise çok büyük bir taktik hatasıdır. Bu hataya da asla düşmememiz emredilmektedir. Sûre-i celile, mü’minlerin, Allah yolunda harcamada bulunmaları gerektiğini, bunu yapmadıkları ve bazı emirlerden yüzçevirdikleri takdirde başlarına gelecek olanı beyan eden şu âyet-i kerime ile sona ennektedir: "İşte sizler, Allah yolunda mallarınızı harcamaya davet ediliyorsunuz. /Cma içinizden kimisi cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse kendisine cimrilik etmiş olur. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. Ama sizler muhtaçsınız. Eğer haktan yüzçevirirseniz, Allah, yerinize başka bir kavim getirir de sonra onlar sizin gibi olmazlar. Mü’min Sûresi, âyet: 38 Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Allah, inkâr edenlere ve yolundan alıkoyanların amellerini boşa çıkarmıştır. Allah, kendisinin birliğini inkâr eden, kendisini bırakıp başkasına kulluk eden ve kendisine ibadet etmek isteyenleri yolundan alıkoyanların, dünyada iken yaptıkları amellerini boşa çıkarmıştır. Onlar, bu amellerinin karşılığında herhangi birmükafaat alamayacaklardır. Abdullah b. Abbas, bu âyet-i kerime’nin Mekkeliler hakkında nazil olduğunu ifade etmiş ve onların, akrabaları ziyaret, fakirlere yardım gibi amellerinin kendilerine hiçbir fayda vermeyeceğini söylemiştir. |
﴾ 1 ﴿