5“Ey rabbimiz, kâfirlerin lehine olacak bir imtihanla bizleri imtihan etme, günahlarımızı bağışla. Ey rabbimiz şüphesiz ki sen, herşeye galipsin, hüküm ve hikmet sahibisin." Ey mü’minler, şüphesiz ki sizin için, Allah'ın düşmanlarını dost edinmeme bakımından İbrahim'de ve onunla birlikte olan mü’minlerde güzel bir örnek vardır. İbrahim ve onunla birlikte olanlar, Allah'ı inkâr eden ve tağutlara tapan kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizlerden de Allah’tan başta taptığınız put ve ta-ğutlardan da beriyiz. Biz, sizin, Allahdan başkasna tapmanızı reddediyoruz. Bu batıl dininizi inkâr ediyoruz. Sizin yalnızca Allah’a iman edip onu birlemenize kadar bizimle sizin aranızda ebedi olarak düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır. Bu düşmanlık ve kini, yalnızca Allah’a kulluk etmeniz giderir. Ey mü’minler, kâfirlere karşı tavır almanızda, İbrahim ve onunla birlikte iman edenlerde sizin için güzel bir örnek vardır. Ancak İbrahim'in, babası hakkında söylediği şu sözler sizin için örnek değildir. "Mutlaka senin için Allah’tan mağfiret dileyeceğim. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramam." İbrahim ve onunla beraber iman edenler, kavimlerinin İnkârcılıklarından dolayı onlardan uzaklaşınca, rablerine yönelerek şöyle demişlerdi: "Ey rabbimiz sana tevekkül ettik, tevbe ederek sana yöneldik, dirilip kabirlerimizden kalktığımız zaman yine sana döneceğiz. Ey rabbimiz, bizleri, kâfirlerin lehine olacak bir imthanla imtihan etme. Onları bize musallat ederek, kendilerinin hak yolda bizim ise batıl yokla olduğumuz zehabına kaptırma. Veya bize abazederek onların: "Eğer haklı olsalardı Allah onları cezalandırmazdı." demelerine imkan verme." Allahü teâlâ bu âyetlerde, kâfirlerden uzak durma, onlara düşmanlık besleme ve onları dost edinmeme hususunda mü’minlerin, Hazret-i İbrahim'i ve onunla birlikte iman edenleri örnek almalarını emrediyor. Zira Hazret-i İbrahim ve onunla birlikte iman edenler, kâfirlere karşı kesin bir tavır almışlar, onların taptıktan şeylerden beri olduklarını ve onlara düşman olduklarını kesin bir şekilde ortaya koymuşlar, iman ile inkâr arasını kesin bir sınır çizmişlerdir. Bütün mü’minlerin de böyle olmalan gerekmektedir. Allahü teâlâ, Hazret-i İbrahim'in, müşrik olan babası için af dilemesinin örnek alınmamasını eretmiştir. Zira Hazret-i İbrahim şu âyette de belirtildiği gibi babasına daha önce verdiği bir sözü yerine getirmek için böyle bir teşebbüste bulunmuş fakat babasının Allah düşmanı olduğu ortaya çıkınca ondan uzaklaşmış ve Allah’tan af dilemiştir. "İbrahim'in, babası için af dilemesi ise sadece ona verdiği sözü yerine getirmesi içindir. Fakat babasının, Allah'ın düşmanı olduğu ortaya çıkınca İbrahim ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim, çok niyaz eden ve çok halim selim bir insandı." Tevbe Sûresi, 9/114 Bazı müfessirler, dördüncü âyetin sonundaki: "Ey rabbimiz biz sana yöneldik.." kısmından itibaren beşinci âyetin sonuna kadar Hazret-i İbrahim'in duası olduğunu söylemişlerdir: Taberi de âyeti bu şekilde izah etmiştir. Bazı müfessirler ise bu dualarımı, bütün mü’minler için, yapmaları emredilen dualar olduğunu söylemişlerdir. Meal bu görüşe göre hazırlanmıştır. |
﴾ 5 ﴿