TALÂK SÛRESİ

Talâk sûresi on iki âyettir ve Medine'de nazil olmuştur.

Bu sûre-i celilede, medeni hayatımızla ilgili çok önemli hususlar beyan edilmektedir. Sûre-i celilenin de adını aldığı TALÂK yani boşama meselesi ve karı koca arasındaki diğer meseleler açıklanmaktadır.

Boşamanın nasıl yapılacağı ve boşama sonunda ortaya çıkan çeşitli meselelerin nasıl çözümleneceği beyan edilmektedir ki bunlar, boşanmış kadının id-det beklemesi, boşandığı kocasından çocuğu doğacaksa iddetinin nasıl olacağı, doğuma kadar nafakasının nasıl ve kimler tarafından karşılanacağı beyan edilmektedir gibi meselelerdir ve bunların hükümleri beyan edilmektedir.

Ayrıca kocası ölen bir kadının ne kadar süre iddet bekleyeceği, âdetten kesilen kadınların iddetlerinin nasıl olacağı ve diğer hususlar açıklanmaktadır.

İman edip salih ameller işleyenlerin, karanlıklardan aydınlığa çıkacakları beyan edilmekte ve sûre-i celile, gökleri ve yeri yaratanın Allahü teâlâ olduğunu beyan eden şu âyetle sona ermektedir. "Yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah’tır. Allah'ın herşeye kadir olduğunu ve ilminin herşeyi kuşattığım bilmeniz için Allah'ın emirleri, göklerle yer arasında inip dunu aktadır."

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

“Ey Peygamber, kadınları boşamak istediğiniz zaman iddetleri içinde boşayın ve iddeti hesaplayın. Rabbiniz olan Allah’tan korkun. Apaçık bir edepsizlikte bulunmadıkça onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa, şüphesiz ki kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, belki de Allah, boşanmadan sonra yeni bir durum meydana getirir.”

Âyet-i kerime’de "Kadınları iddetler içinde boşayın." ifadesi zikredilmektedir. Bu ifadeden maksat, kadınları adet halinde bulunmadıkları bir zamanda ve kendileriyle cinsi münasebette bulunmadan boşamaktır. Buna göre kadınları adet halindeyken boşamak veya adetten temizlendikten sonra kendileriyle cinsi münasebette bulunduktan sonra boşamak sünnete uygun olmayan bir boşama şeklidir.

* Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Mücahid, Katade, Hasan-ı Basri, İbn-i Tavus, İbn-i Şirin, İkrime, Dehhak ve diğer âlimler Âyetin bu ifadesini bu şekilde izah etmişlerdir. Bu hususta Abdullah b. Ömerden şu hadisler Rivâyet edilmiştir.

Abdullah b. Ömer, hanımı adetli iken onu boşamış, bunu da babası Ömere anlatmış, o da meseleyi Resûlüllah’a arzetmiştir. Resûlüllah buna çok kızmış ve şöyle buyurmuştur: "Onu geri alsın. Temizlenip âdet görmesi ve tekrar temizlenmesine kadar onu nikâhı altında tutsun. Şâyet onu tekrar boşama durumu söz konusu olursa onu, kendisine dokunmadan ve temiz olarak boşasin. İşte Allah'ın emrettiği iddet budur." Buhari, K. Tefsir el-Kur'an Sûre 65, bab: 1

Ancak kişi, hanımını iddetli iken boşayacak olursa bu da geçirlidir. Fakat sünnete uygun birboşama şekli değildir. Enes b. Şirin diyor ki:

"Ben Abdullah b. Ömerden işittim. O, hanımını hayızh iken boşamış, babası Ömer, meseleyi Resûlüllah’a anlatmış Resûlüllah da ona "Hanımını geri alsın." demiştir. Ben Abdullah b. Ömere dedim ki: "Bu, boşama sayılır mı?" O da şu cevabı verdi. "Ya hangisi sayılır? Şâyet boşayan kişi, kadını tekrar geri almaktan âciz kalsa veya ahmakça davransa boşama hükmü düşecek midir?" Buhari, K. et-Talâk, bab: 2 / Müslim, K. el-Talâk, bab: 9-10-11, Hadis no: 1471

Said b. Cübeyr de Abdulah b. Ömer'in şöyle dediğini rivâyet ediyor:

"Bu benim için bir talâk sayılmıştır." Buhari, K.el-Talâk, bab: 2 Cüz: 28, Sûre: 65

Fıkıh âlimleri bu âyeti delil göstererek boşamayı üç kısma ayırmışlardır.

a-) Sünnet olan boşama: Bu boşama, yukarıda beyan edildiği gibi kadın âdetinden temizlenmişken ve kendisiyle cinsi münasebette bulunmadan boşamak veya hamileliği açıkça ortaya çıktıktan sonra boşamaktır.

b-) Bid'at olan boşama: Bu boşama, kadın adetli iken boşamak veya âdetten temizlendiği halde kendisiyle cinsi münasebette bulunduktan sonra boşamaktır.

c-) Mubah olan boşama: Bu boşama da akıl baliğ olmamış çocuğun, âdetten kesilmiş olan kadının ve henüz kendileriyle zifafa girilmemiş kadınların boşanmasıdtr. Bunların boşanması için belli bir zaman söz konusu değildir.

Âyet-i kerime’de: "İddeti hesaplayın." buyurulmaktadır. Bundan maksat, kadınların boşanma olayında beklemek zorunda oldukları müddetlerin hesabını iyi yapmaktır. Zira bu süreden daha kısa bir zamanda boşandıklarını kabul ederek başkalarıyla evlenmeleri kadınlara helal değildir. Çünkü eski kocalarından hamile olmaları muhtemeldir. Keza belirtilen bu süreyi uzatmak da kadınların evlenmelerini erteleyeceğinden onlara zarar verir. Bu sebeple caiz değildir.

Âyetin devamında "Apaçık bir edepsizlikte bulunmadıkça onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasmlar." buyurulmaktadır. Bunun manası şudur: "Boşanan kadın iddet süresi içinde bir edepsizlik yapmadıkça boşayan kocanın onun nafakasından ve meskeninden sorumludur. Koca bu karısını boşamadan evvelki evinden çıkaramaz ve onun nafakasını vermekle yükümlüdür. Kadın da eski kocasından ilişkisi kesilmediği için onun izni olmadan evden dışarı çıkamaz.

Âyette, boşanan kadınların, iddet beklerken kocalarının tahsis ettikleri evlerinden çıkarılamayacakları, kendileri de o evlerden çıkmayacakları zikredilirken: "Onlar apaçık bir edepsizlikte bulunmadıkça" ifadesi geçmektedir. Bundan maksadın ne olduğu çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

Katade, Hasan-ı Basri, Şa'bi, İbn-i Zeyd vb. âlimlere göre buradaki "Edepsizlik" ifadesinden maksat, zinadır. Bu izaha göre boşanmakta olan kadın, kendisine tahsis edilen evden çıkarılamaz ve çıkamaz. Ancak zina etmesi halinde kendisine zina cezası tatbik edilmek üzere evden çıkarılabilir.

Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise buradaki "Edepsizlikken maksat, kadının herhangi bir günah işlemesidir. Günahkâr olan bir kadın böyle bir evde kalma hakkını kaybeder.

Katade'ye göre ise burada zikredilen "Edepsizlik"ten maksat, kadının, kocasına karşı geçimsiz olması ve bu geçimsizliği yüzünden kocası tarafından bo-şanmasıdır. Böyle bir kadınln, iddet bekleme sırasında boşamada bulunan kocanın kendisine ev tahsisi hakkından makrum olur.

Süddi ve Abdullah b. Ömer'den nakledilen başka bir görüşe göre ise buradaki "Edepsizlikken maksat, kadının iddet beklediği evden izinsiz çıkmasıdır. Bu takdirde kadın o evde kalma hakkını kaybeder.

Taberi, âyette zikredilen "Edepsizlik"in, kadının işlediği her türlü günahı içine aldığını, bu itibarla zina etmesinde de hırsızlık yapmasında da, kocasının akrabalarına kötü davranmasında da, iddet beklediği evden izinsiz çıkmasında da bu edepsizliği işlemiş olacağını bu itibarla o evde oturma hakkını kaybedeceğini söylemiştir.

Âyet-i kerime’nin sonunda "Bilemezsin belki de Allah, boşanmadan sonra yeni bir durum meydana getirir." buyurulmaktadır. Bundan maksat, karisini üç talâk ile boşamayan kocanın, karısı iddet beklerken onu tekrar geri almasıdır. îş-te boşanmadan sonra meydana çıkacak olan yeni durum budur. Katade, Dehhak, Süddi, İbn-i Zeyd ve Süfyan es-Sevri âyetin bu kısmını bu şekilde izah etmişlerdir.

Bir kısım âlimler bu âyete dayanarak üç talâkla boşanmış olan kadının ve kocası ölmüş olan kadının iddet süresince mesken ve nafaka hakkı olmayacağını söylemişlerdir. Zira Allah'ın bunlar için kocaları bakımından yeni bir durum ortaya çıkarmayacağı muhakkaktır. Bu mesele ilerde gelecek olan âyetlerde daha geniş olarak anlatılacaktır.

1 ﴿