8“Ey îman edenler, Allah’a nasuh bir tevbe ile (günah işlemeye bir daha dönmeyecek bir tevbe ile) tevbe edin. Belki rabbiniz kötülüklerinizi siler. Peygamberi ve beraberindeki mü’minleri utandırmayacağı günde sizi, altından ırmaklar akan cennetlere koyar.O gün onların nuru önlerinde ve sağ taraflarında yürürken "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki sen herşeye kadirsin." derler.” Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de mü’minlere, günahlarını affetmesi ve âhirette cennetlerine koyması için kendisine samimi bir şekilde tevbe etmelerini emretmektedir. Hazret-i Ömer, Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas, Mücahid ve Dehhak'a göre âyet-i kerime’de zikredilen "Nasuh tevbe"den maksat, kulun işlediği günah için tevbe etmesi ve bir daha ona dönmemesidir. Katade ve İbn-i Zeyd'e göre ise "Nasuh tevbe"den maksat, samimiyetle yapılan tevbedir. Âyet-i kerime’de, Allah'ın, kıyamet gününde peygamberini ve onunla birlikte iman edenleri rüsvay etmeyeceğini, onların nurlarının ise önlerini ve sağ taraflarını aydınlattığını ve onların, rablerinden, nurlarının sonuna kadar devam etmesini isteyeceklerini bildinnektedir. Mücahid, Dehhak ve Hasan-i Basri diyorlar ki: "Kıyamet gününde mü’minler, münafıkların nurlarının söndüğünü görünce rablerinden, kendi nurlarının devam etmesini isteyeceklerdir. Âyet-i kerime bu hususu beyan etmektedir. Mü’minlerin âhirette, abdest aldıkları organları parlayacak ve onları ay-danl ataç aktır. |
﴾ 8 ﴿