2

“Nûn. Kaleme ve onunla yazdıklarına yemin olsun ki Ey Rasûlüm, rabbinin nimeti sayesinde deli değilsin.”

Surenin başında geçen "Nun" kelimesi, Mukatta'a harflerindendir. Bu harfler hakkında Bakara suresinin başında yeteri kadar izahat verilmiştir. Ancak Taberi buradaki Nun harfi hakkında da bazı açıklamalarda bulunmuştur. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

Ebû Zıbyan'in, Abdullah b. Abbas'tan naklettiğine ve Mücahid'e göre Nun kelimesinden maksat, yerküresinin, üzerinde bulunduğu büyük bir balıktır. Abdullah b. Abbas diyor ki: "Allah önce kalemi yarattı. Kalem olacak her şeyi yazdı. Sonra su buharı yükseldi. Gökler de bu buhardan yaratıldı. Sonra Allah Nun'u yarattı. Yeryüzü bunun üzerine döşendi. Yeryüzü hareket edip sarsıldı. Dağlar yaratılıp yeryüzünün sarsıntısını durdurdu. Bu sebeple dağlar yeryüzüne karşı övünmektedirler." Abdullah b. Abbas bundan sonra: "Nun, kalem ve onunla yazdıklarına yemin olsun ki... "âyetini okudu.

Görüldüğü gibi Abdullah b. Abbas, kalemin yaratılmasından sonra Nun şeklinde bir şeyin yaratıldığını ve yeryüzünün, onun üzerine döşendiğini, sular buharlaşıp gökler yaratıldıktan sonra yeryüzünün, sarsılmasını önlemek için dağların yaratıldığını ifade etmektedir. Abdullah b. Abbas'tan nakledilen Rivâyetlerde balık kelimesi zikredilmemiş "Nun" kelimesi zikredilmiştir. Sadece Mücahid'in rivâyetinde Nun'un yerine balık kelimesi zikredilmiştir. Bu da, kalemden sonra yaratılan ve yerin, üzerine oturtulduğu zikredilen o maddenin, balık şeklinde yuvarlak bir madde olduğuna işaret etmektedir. Yeryüzünün canlı bir balık üzerinde durduğunu söylemek isabetli değildir.

İkrime'nin, Abdullah b. Abbas'tan naklettiği diğer bir görüşe göre buradaki Nun kelimesinden maksat, "Rahman" kelimesinin nunudur. Buna göre"er" Rahman kelimesinin bir parçası diğer bir parçası "Nun" da başka bir parçasıdır.

Sabit b. el-Bünani'nin Abdullah b. Abbas'tan naklettiği diğer bir görüşe göre bu surenin başındaki "Nun" harfinden maksat, içine mürekkep konan divit demektir.

Muaviye b. Ebi Kurre ise buradaki Nun kelimesinden maksadın nurdan bir levha olduğunu söylemiştir. Katade ve İbn-i Zeyd ise "Nun kelimesi bir yemindir. Allah bununla yemin etmiştir." demişlerdir.

Diğer bir kısım âlimler "Buradaki Nun kelimesi surenin ismidir." demişlerdir.

Başka bir kısım âlimler ise: "Buradaki nun kelimesi alfabe harflerinden bir harftir. Bazı Sûreler bu gibi harflerle başlatılmıştır." demişlerdir.

Âyette zikredilen "Kalem" kelimesi bildiğimiz kalemdir. Ancak buradaki kalemden maksadın, Allahü teâlânin ilk defa yarattığı ve kendisine kıyamete kadar olacak şeyleri yazmayı emrettiği kalem olduğu söylenmiştir.

Ubade b. es-Samit, oğluna vasiyet ederken şöyle demiştir:

"Ey oğlum, Allah’tan kork ve bil ki sen, Allah’a iman etmedikçe, hayrıyla ve şerriyle kadere iman etmedikçe Allah’tan kormuş olamazsın. Şâyet bunun dışında bir düşünce üzere ölürsen cehennem ateşine girmiş olursun. Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah onu yaratınca "Yaz" dedi. O da "Neyi yazayım?" dedi. Allah: "Olanı ve nihÂyete kadar olacağı kapsayan kaderi yaz." buyurdu. Tirmizî, K.el-Kader, bab: 17, Hadis no: 2155/ Ebû Davul, K. es-Sünne; bab: 16, Halis no: 4700

Abdullah b. Abbas da, Allahü teâlânın, ilk yarattığı şeyin kalem olduğunu söylemiştir. Mücahid ise buradaki kalemden maksadın Kur’an’ı yazan kalem olduğunu söylemiştir.

Âyet-i kerime’de "Kalemle yazılana" yemin edilmektedir. Burada zikredilen, "Kalemle yazılan"dari maksat, her kalemle yazanın yazdığı şeyle veya meleklerin yazdıkları amel defterleri yahut kalemin yazdığı Kur'an-ı Kerimdir. Ya da kalemin yazdığı kaderdir.

Allahü teâlâ, kaleme ve onunla yazılanlara yemin ederek Resûlüllah’ın, müşriklerin iddia ettikleri gibi deli olmadığını zira onun, rabbi olan Allah'ın lütfuna ve peygamberlik nimetine mazhar olduğunu beyan etmiştir.

2 ﴿