İNŞİKAK SÛRESİ

İnşikak sûresi yirmi beş âyettir ve Mekke'de nazil olmuştur.

Ebû Hureyre (radıyallahü anh) diyor ki: "Ebuekir, Ömer (radıyallahü anh) ve onların ikisinden daha üstün olan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) suresinde secde etmişlerdir." Nesei, K.el-îftitah, bab: 51 / Muvatta, K.el-Kur'an, bab: 12, Ahmed b. Hanbel, Müsned. C.l, S.360

Ebû Seleme diyor ki: "Ben, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)ın suresini okuyup secde ettiğini gördüm ve dedim ki: "Ey Ebû Hureyre secde ettin galiba?" Ebû Hureyre dedi ki: "Ben eğer Resûlüllah’ın secde ettiğini görmemiş olsaydım secde etmezdim." Buhari, K. Sücud el-Kur'an, bab: 7

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

Bak. Âyet 2.

2

Gök yarıldığı ve rabbine kulak verip boyun eğdiği zaman -ki bu mutlaka gerçekleşecektir.-

3

Bak. Âyet 5.

5

Yer yarıldığı, içindekileri atıp boş kaldığı ve rabbine kulak verip boyun eğdiği zaman -ki bu mutlaka gerçekleşecektir- ( o zaman herkes yaptığının karşılığını görecektir.)

Gök yarılıp parça parça olduğu, kendisinden kapılar açıldığı, rabbinin, yarılmasına dair emrini dinleyip ona itaat ettiği, Allah'ın, göğün kendi emrini dinlemesini gerçekleştirdiği, yeryüzü uzatılıp yayıldığı, içinde bulunan ölüleri dışarı atıp boş olarak Allah'ın huzurunda kaldığı, rabbinin, içinde bulunanları dı-şan atma emrini dinleyip ona itaat ettiği ve Allah'ın, yeryüzünün kendisini dinlemeyi gerçekleştirdiği zaman, insan bütün yaptıklarım ve yapmadıklarını görecek ve onlardan dolayı hesap verecektir.

*Hazret-i Hüseyin'in oğlu Ali'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in, yeryüzünün uzatılması hakkında şunları buyurduğu Rivâyet edilmektedir. "Kıyamet günü geldiğinde Allah yeryüzünü uzatacaktır. Her insan için ancak ayaklarını basacak kadar bir yer bulunacaktır. Kabirden ilk çağırılacak ben olacağım. Cebrâil, Rahman olan Allah'ın sağında olacaktır. Allah’a yemin olsun ki Cebrâil kıyamet gününden önce Allah'ı görmemişti. Ben: "Ey rabbim, bu Cebrâil bana, senin kendisini elçi olarak gönderdiğini bildirmişti." diyeceğim. Allahü teâlâ: "Evet doğru söylemiştir." buyuracaktır." Ben şefaatçi olacağım ve "Ey rabbim, kulların yeryüzünün etrafında sana kulluk ettiler." diyeceğim." Ali diyor ki: "İşte Resûlüllah’a âhirette verilecek olan ve bütün yaratıklar tarafından övülecek olan makam-ı Mahmud budur.

6

Ey insan, sen rabbine doğru çalışıp çırpınmaktasın ve mutlaka ona kavuşacaksın.

Ey insan, şüphesiz ki sen, rabbine doğru giden bir yolda çalışıp çabalıyorsun. Sonra sen yaptığın amelle O'nun karşısına çıkacaksın. O halde amellerin, seni onun gazabından uzaklaştıran ve rızasına eriştiren bir amel olsun. Onu gazaplandıran bir amel olmasın. Yoksa helak olursun.

7

Amel defteri sağından verilen,

8

Yakında kolay bir hesaba çekilecektir.

9

Ailesine sevinçle dönecektir.

Amel defteri sağ tarafından verilen insanın amellerine bakılacak, onun kötülükleri bağışlanıp iyiliklerine mükafaat verilecektir. Böylece kolay bir hesap venniş olacaktır. Bu insan, cennetteki aile efradının yanına sevinçle dönecektir.

Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) diyor ki: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Hiçbir kimse hesaba çekilmez ki helak olmuş olmasın." buyurdu. Ben dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, ( Allah beni sana feda kılsın. Aziz ve Celil olan Allah: "Amel defteri sağından verilen." "Yakında kolay bir hesaba çekilecektir." buyurmuyor mu?" Resûlüllah: "Buradaki hesap, durumu arzetmekten ibarettir. Burada ameller sadece gözden geçirilir. Kimin hesabı tartışılırsa o kimse helak olur." buyurdu. Buhari, K.Tefsir el-Kur'an, Sûre: 84, bab; 1 /Tirmizi, K.Tefsirel-Kur'an, Sûre: 84, Hadis no;3337

10

Amel defteri arkasindna verilene gelince,

11

Yakında: "Ey ölüme sürükleyen helak." diye bağıracaktır.

12

Alev alev yanan cehenneme girecektir.

13

O, dünyada ailesinin yanında sevinç içindeydi.

14

O, (dirilip) rabbine dönmeyeceğini sanıyordu.

Taberi diyor ki: Amel defterleri arkadan verilenlerin sağ elleri boyunlarına bağlanacak ve sol elleri arkaya çevirilecektir. Böylece amel defterini sol eliyle arkadan alacaktır. Allahü teâlâ bu gibi insanların amel defterlerini bazı âyetlerde sol taraflarında bazı âyetlerde de arkalarından alacaklarını zikretmiştir.

Allahü teâlâ bu âyetlerde amel defterleri arkalarından verilen cehennemliklerin, kıyamet gününde yok olmayı isteyeceklerini ancak helak olmayacaklarını, alev alev yanan cehenneme girip orada azap göreceklerini beyan ediyor. Zira bu gibi insanlar, dünyada iken Allah'ın emirlerine karşı gelmekle seviniyor, aile efradı içinde zevkle yaşıyordu. Rabbinin huzuruna çıkarak hesap vereceğini tahmin etmiyordu. Bu sebeple günah işlemekten hiç kaçınmıyordu.

15

Hayır böyle değil. Şüphesiz ki rabbi onu görüyordu.

Hayır, durum onun zannetiği gibi değildir. O mutlaka rabbine dönecektir. Rabbi onun, dünyada iken işlediği günahları görmekte ve âhirette durumunun ne olacağını da bilmektedir.

16

Şafaka (akşamın alaca karanlığına)

17

Geceye ve kapladığı şeylere,

18

Dolunay şeklîni alan ay'a yemin ederim ki.

Allahü teâlâ bu âyet-i kerimelerde çeşitli yaratıklara yemin etmiştir. Bunlardan biri de şafaktır. Şafak kelimesinden maksat, bazı âlimlere göre, güneş battıktan sonra ufukta görülen ve güneştan kaynaklanan kırmızılıktır.

Mücahid'e göre ise "Gündüz" demektir. Diğer bir kısım âlimlere göre de şafak kelimesi, kırmızılık ve beyazlık manalarını ihtiva eden ve zıt manalar taşıyan kelimelerdendir. Allahü teâlânın, kendisine yemin ettiği yaratıklardan biri de, karanlığı ile eşyayı kuşatan ve onları barınaklarına sevkederek hareketlerini önleyen gecedir.

Âyet-i kerime’de, hem geceye hem de "Kapladığı şeyler" diye tercüme edilen "Vema Vesaka"a yemin edilmiştir. Bu ifade, Abdullah b. Abbas, Hasan-i Basri, Mücahid, Katade, İbn-i Zeyd ve İkrime tarafından "Bir araya biriktirdiği" şeklinde izah edilmiştir, gece karanlığı ile uçan kuşlar ve hareket eden hayvanlar gibi bütün varlıkların barınaklarına varmalarını sağladığı için "Bir araya getiren" diye vasıflandırılmıştır.

İkrime ve Dehhak'a göre ise bu ifadeden maksat, "Sevkeden" demektir. Buna göre âyetin manası: "Geceye ve onun sevketüklerine yemin olsun ki" şeklindedir. Zira gece, karanlığı ile tüm varlıkları barınaklarına gitmeye sevkeder.

Âyet-i kerime’de, ay'ın dolunay şekline yemin edilmiştir. Said b. el-Mü-seyyeb, ay'ın on üçüncü gününde bu hali aldığını söylemiştir.

19

Siz mutlaka tabakalardan tabakalara bineceksiniz.

Bu hÂyet-i kerime iki şekilde okunmuştur.

a- Kıraatlardan biri "Leterkebenne" şeklindedir. Bu kelimenin lügat manası "Sen mutlaka bineceksin" demektir. Bu kıraati tercih eden âlimler, bu ifadeden neyin kasdedildiği hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.

Abdullah b. Abbas, İkrime, Hasan-ı Basri, Mücahid, Said b. Cübeyr, Mürre, Katade ve Dehhak'tan nakledilen bir görüşe göre Âyetin manası şöyledir: Ey Rasûlüm, sen, halden hale gireceksin ve çeşitli sıkıntılar çekeceksin."

Hasan-ı Basri, Ebul Âliye, Mesruk ve Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen başka bir görüşe göre âyetin manası şöyledir: '"Ey Rasûlüm, sen, gökten göğe yükseleceksin. Onun bir katından diğer katına çıkacaksın. Yani miraca çıkacaksın."

İbn-i Zeyd'e göre ise âyetin manası, "Sen, dünyanın üzerinde yaşadığın gibi âhirette de bulunacaksın." demektir.

Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen başka bir görüşe göre âyetin manası şöyledir: "Gökyüzü halden hale girecek ve çeşitli değişikliklere uğrayacaktır. Yarılacak, eritilmiş yağ gibi kıpkırmızı olacak vb. değişikliklere maruz kalacaktır. ,

b- Âyetin ikinci kıraati "Leterkebünne" şeklindedir. Kelimenin lügat manası "Sizler mutlaka bineceksiniz." demektir. Bu kıraat şekline göre âyetin manası: "Ey insanlar, sizler kıyamet gününde halden hale gireceksiniz ve zorluktan zorluğa düşeceksiniz." demektir.

Taberi birinci kıraat şeklini tercih etmiş ve bu kıraata göre izahlarda bulunanların şu şekilde olanını almıştır. "Ey Rasûlüm, sen halden hale düşeceksin ve çeşitli sıkıntılar çekeceksin."

Taberi demiştir ki: "Burada hitap her ne kadar Resûlüllah’a yapılmakta ise de bütün mü’minleri kapsamaktadır. Onların kıyametteki halleri beyan edilmektedir."

20

O halde onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?

Ne oluyor bu müşriklere de Allah'ın birliğini tasdik etmiyor ve öldükten sonra dirilmeye inanmıyorlar? Halbuki Allah, kıyamet gününde bunların çeşitli sıkıntılara düşeceklerini bildirmiş onlar da Allah'ın birliğini gösteren çeşitli delilleri müşahade etmişlerdir.

21

Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secdeye kapanmıyorlar.

22

Bilakis, kâfirler yalanlıyorlar.

23

Allah, onların içlerinde gizlediklerini çok iyi bilir.

24

Ey Rasûlüm, sen onları, can yakıcı bir azapla müjdele.

25

Ancak iman edip salih ameller işleyenler bunun dışındadır. Onlar için orada, arkası kesilmeyen bir mükafaat vardır.

O müşriklere, rablerinin kitabı olan Kur'an okunduğu zaman, rablerine boyun eğip secdeye kapanmazlar. Bilakis Kur'andaki âyetleri ve kitap gönderme işini yalanlarlar. Allah, müşriklerin kalblerinde sakladıkları şeyleri çok iyi bilir. Onları buna göre cezalandıracaktır. Ey Rasûlüm, işte bu sebeple sen onları can yakıcı bir azapla müjdele. Ancak inkârlarından vaz geçip iman eden, Allah’ın emirlerini tutup yasaklarından kaçınarak salih ameller işleyenler bu cezalandırmanın dışındadır. Ayrıca onlar için hesapsız ve kesilmeyen mükafaatlar vardır.

0 ﴿