LEYL SÛRESİLeyl sûresi yirmi bi âyettir ve Mekke'de nazil olmuştur. Cabir b. Abdullah diyor ki: "Gece karanlığının bastığı bir sırada bir adam iki sulama devesiyle birlikte geldi. Muaz'ın namaz kılmasına rastladı. Devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz Bakara suresini veya "Nisa suresini okudu. Adam ayrılıp gitti. Bunun üzerine Muaz'ın, onun aleyhinde konuştuğu haberi kendisine ulaştı. Adam da Resûlüllah’a varıp Muaz'ı şikâyet etti. Bunun üzerine Resûlüllah Muaz'a üç kere: "Sen insanları fitneye mi düşüreceksin Muaz?" dedi. Ve devamla şöyle buyurdu: "Sen, surelerini okusaydın ya. Çünkü senin arkanda yaşlı, zayıf ve işi gücü olan insanlar da namaz kılıyorlar." Buhari, K.el-Ezan, hab: 63 Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Karanlığı ile bürüdüğü /aman geceye, 2Aydınlandığı zaman gündüze, 3Bak. Âyet 4. 4Erkeği ve dişiyi yaratana yemin olsun ki gayretleriniz çeşit çeşittir. Karanlığı ile her tarafı bürüdüğü zaman geceye, aydınlanıp ortaya çıktığı zaman gündüze ve erkek ve dişiyi yaratan Allah’a yemin olsun ki ey insanlar sizin amelleriniz çeşit çeşittir. Bazınız rabbini inkâr eder ona karşı gelir bazınız da ona iman eder boyun eğersiniz. Yukarıda geçen üçüncü âyet iki kıraat üzere okunmuştur. Bunlardan biri, Kur'an-ı Kerimlerde mevcut olan, âlimlerin çoğunluğunun kıraatidir. Bu da şeklindedir. Buna göre âyetin manası "Erkek ve dişiyi yaratana yemin olsun ki" şeklindedir. Veya "Erkeğin ve dişinin yaratılışına yemin olsun ki." şeklindedir. Diğer kıraat ise Abdullah b. Mes'ud ve Ebudderda'dan nakledilmektedir ve şöyledir: manası ise şöyledir: "Erkeğe ve dişiye yemin olsun ki" Bkz. Buhari, K.Tefsir el-Kur'an, Sûre: 92, bab: 1, 2 5Kim Allah yolunda harcar ve ondan korkar. Bu âyeti Abdullah b. Abbas: "Kim elinde bulunanı harcar ve Allah’tan korkacak olursa" şeklinde, Katade: "Kim, Allah'ın hakkını verir ve onun yasakladığı şeylerden kaçınacak olursa" şeklinde, Dehhak ise: "Kim Allah’ı anar ve Allah’tan korkacak olursa" şeklinde izah etmişlerdir. 6Ve en güzel olanı (İslam inancını) tasdik ederse. Âyette geçen ve "En güzel olan" diye tercüme edilen ifadesinden neyin kasdedildiği hakkında müfessirler farklı izahlarda bulunmuşlardır. Abdullah b. Abbas, İkrime ve Mücahid'den nakledilen bir görüşe göre "En güzel olan"dan maksat, "Harcananın yerine Allah'ın vereceği şey"dir. Buna göre âyetin manası şöyledir: "Kim, harcananın karşılığının verileceğine inanırsa." Dehhak, Ebû Abdurrahman ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre "En güzel olan"dan maksat, "Lailahe İlallah" "Allah’tan başka ilâh yoktur." ifadesidir. Mücahid'den nakledilen başka bir görüşe göre "en güzel olan" ifadesinden maksat, cennettir. Katatle'den nakledilen diğer bir görüşe göre "En güzel olan" ifadesinden maksat, Allah'ın vaadettiği güzel mükafaatlardır. Taberi, bir önceki âyetin, infak edenleri zikretmesi dolayısıyla bu âyetinde "Allah yolunda infak edilen şeylerin karşılığının verileceğine inanma" şeklinde izah edilmesinin daha uygun olduğunu söylemiş ve birinci görüşü tercih etmiştir. Allah yolunda infak edilen malın yerinin doldurulacağı hususunda Ebü Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu Rivâyet etmektedir: "Kulların sabahladığı hiçbir gün yoktur ki onda iki melek inmiş olmasın. Onlardan biri: "Ey Allah'ım, sen infak edenin verdiği şeyin yerini doldur." der. Diğeri ise "Ey Allah’ım sen, cimrinin malını telef et." der. Buhari, K.ez-Zekat, bab: 27 Bu âyet-i kerime’nin Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh) hakkında nazil olduğu Rivâyet edilmektedir. 7Biz onu en kolay olana muvaffak kılacağız. Burada zikredilen "En kolay olan"dan maksat, Allah'ın razı olacağı amelleri işlemek ve bu yolla cennete ulaşmaktır. 8Fakat kim de cimrilik eder (Allah’a) ihtiyacı yokmuş gibi davranırsa. Bu âyeti Abdullah b. Abbas: "Kim de elinde bulunanla cimrilik eder ve kendisini ihtiyaçsız hissedecek olursa veya kim ihtiyacından fazla olan malı hakkında cimrilik eder ve Allah’a ihtiyacı yokmuş gibi davranacak olursa yahut; "Kim, Allah kendisini zengin kddığı halde zekatını vermeyerek cimrilik eder ve kendisini ihtiyaçsız hissedecek olursa." şekillerinde izah etmiştir. Katade ise "Kim Allah'ın hakkı hususunda cimrilik eder ve kendisini rabbine karşı ihtiyaçsız hissedecek olursa." şeklinde izah etmiştir. 9Ve en güzel olanı (İslam akidesini) yalanlarsa, "En güzel olan" diye tercüme edilen "El-Hüsna" kelimesi burada da yukarıda geçtiği gibi farklı şekillerde izah edilmiştir. Abdullah b. Abbas'a göre bundan maksat, "Harcananın yerine Allah'ın verdiği mal" demek, Katade'ye göre: "Allah'ın vermeyi vaadettiği güzel mükafaatlar", Dehhak ve Abdullah b. Abbas'a göre "Kelime-i Tevhid", Mücahid'e göre ise "Cennet'tir." 10Biz ona en zor olanı kolaylaştırırız. Âyette zikredilen "en zor olan" ifadesinden maksat, Allah'ın sevmediği, işlendiği takdirde cehenneme sürükleyen amellerdir. Bu âyet-i kerimeler, Allahü teâlânın, iyi ameller işleyenleri hayra muvaffak kılacağını, kötü amel işleme temayülünde olanları da nefisleriyle başbaşa bırakacağını ifade etmektedirler. Bu hususu beyan eden âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler pek çoktur. Hazret-i Ali diyor ki: "Biz, Baki el-Ğarkad da bir cenazede bulunuyorduk. Resûlüllah geldi oturdu. Biz de onun çevresinde oturduk. Onun elinde bir çubuk vardı. Başını yere eğdi. Çubuk ile yeri eşeliyordu. Sonra şöyle buyurdu: "Sizden ve doğacak bütün çocuklardan hiçbir kimse yoktur ki onun cennette ve cehennemdeki yeri ve onun şaki veya Said olacağı yazılmış olmasın." Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü, şimdi bizler, Allah'ın yazdığına tevekkül ederek amel işlemeyi bırakalım mı? Zira bizden kim saadet ehliyse saadet ehline gider. Kim de şekavet ehli ise şekavet ehlinin amelini yapmaya gider." dedi. Resûlüllah da: "Saadet ehli saadet ehlinin amelini yapmaya muvaffak kılınır. Şakavet ehli de şekavet ehlinin amelini yapmaya muvaffak kılınır." buyurdu ve sonra: "Ve en güzel olanı (İslam inancını) tasdik ederse "Biz onu en kolay olana muvaffak kılacağız." "Fakat kim de cimrilik eder (Allah’a) ihtiyacı yokmuş gibi davranırsa" "Ve en güzel olanı (İslam akidesini) yalanlarsa" "Biz ona en zor olanı kolaylaştırırız." âyetlerini okudu." Buhari, K.Tefsir el-Kur'an, Sûre: 92, bab: 6 Taberi aynı hadisin benzerini, Cabir b. Abdullah, Beşir b. Ka'b ve Nizal b. Sebra (radıyallahü anhüm)dan rivâyet etmiştir. Cabir b. Abdullah, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)e: "Ey Allah'ın Resulü, biz, bitmiş bir şey için mi amel ediyoruz, yoksa olacak bir şey için mi amel ediyoruz?" diye sormuş Resûlüllah da: "Bitmiş bir şey için." cevabım vermiştir. Bunun üzerine Şüreka: "O halde niçin amel işleniyor?" diye sormuş Resûlüllah: "Her amel işleyene ameli kolaylaştırılır." buyurmuştur. Ahmed b. Hanbel,Müsned,C.3 S. 335 11Helak olduğu zaman malı ona asla fayda vermez. Cimrilik eden ve Allah’a ihtiyacı yokmuş gibi davranan kimse helak olduğu zaman malı ona asla fayda vermeyecektir. Burada geçen "Helak olma" ifadesinden makat, Katade'ye göre cehenneme düşme"dir. Mücahid'e göre ise "ölmek"tir. Taberi birinci görüşü tercih etmiştir. 12Doğru yolu göstermek bize aittir. Hakkı batıldan ve itaati isyandan ayırıp bildirmek bize aittir. 13Şüphesiz ki âhiret de dünya da bizimdir. Şüphesiz ki dünyanın da âhiretin de mülkiyeti bize aittir. Yaratıklarımızdan dilediğimize onlardan verir dilediğimize vermeyiz." Taberi diyor ki: "Allahü teâlâ bu âyet-i kerime ile şunu murat etmiştir: "O, yaratıklarından dilediğini kendisine itaat etmeye muvaffak kılar. Ona dünyada lütufta bulunur, âhirette de ikram eder. Yaratıklarından, yardım etmemeyi dilediğini de kendi başına bırakır. Ona dünyada günah işleme zemini hazırlar. Âhirette de onu günahlamdan dolayı cezalandırır. 14Ben sizi, alev alev yanan ateşe karşı uyardım. Ey insanlar ben sizleri, alev alev yanan cehennem ateşine karşı uyardım. Dünyada iken rabbinize isyan etmekten ve onu inkâr etmekten kaçının. Aksi halde âhirette o ateşe girersiniz. 15Bak. Âyet 16. 16Oraya ancak (peygamberi) yalanlayan ve ondan yüz çeviren en azılı olan kişi girecektir. O cehenneme ancak, rabbinin âyetlerini yalanlayan ve onun emirlerinden yüz çevirip amel etmeyenler girecektir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: "Cehennem ateşine ancak şaki olan kimse girecektir." Denildi ki: "Ey Allah’ın Resulü, şaki kimdir?" Resûlüllah buyurdu ki: "Allah için günahtan vazgeçmeyendir." İbn-i Mace, K.ez-Zühd, bab: 35, Hadis no: 4298/ Ahmed b. llanbd, Müsned.C.2, Hadis no: 349 Diğer bir hadis-i şerifinde: "Kıyamet gününde bütün ümmetim cennete girecektir. Ancak inat edip direnen hariç." buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü, kim inat edip direnir?" Resûlüllah: "Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de bana karşı gelirse inat edip reddetmiş olur." buyurdu. Buhari, K.el-frisam, bab: 2 / Ahmed b. Hanbel, Müsnecl, C.2, S.361 17Bak. Âyet 18. 18Mahnı arındırmak için harcayan en takva sihibi ise ondan uzaklaştırılacaktır. Malını Allah'ın emrettiği yerlere harcayarak kendisini ve malını temizleyen en takva sahibi kimse ise alev alev yanan cehennem ateşine girmekten uzaklaştırılacak ve korunacaktır. 19Onun üzerinde başkasının, karşılığı verilecek hiçbir nimeti yoktur. 20O, sadece yüceler yücesi rabbinin rızasını kazanmak için harcar. 21O, yakında razı olacaktır. Kendisini ve malını arındırmak için malını Allah yolunda harcayan bu takva sahibi insanın üzerinde başkalarının, karşılığı verilecek herhangi bir hakları yoktur. Bu mallarını, yapılan bir kısım iyilikler karşılığında harcamış değildir. Sadece en yüce olan rabbinin rızasın ıisteyerek harcamıştır. Malını Allah yolunda harcayan bu kişi âhirette rabbi tarafından harcadıklarının karşılığı verildiğinde razı olacak ve sevinecektir. Müfessirler bu âyet-i kerimelerin, Hazret-i Ebubekir hakkında nazil olduğunu söylemişler, Taberi de aynı şeyi nakletmiştir. Katade diyor ki: "Onun üzerinde başkasının, karşılığı verilecek hiçbir nimeti yoktur." âyet-i kerimesi Ebubekir hakkında nazil olmuştur. Zira o, kendilerinden hiçbir karşılık ve teşekkür beklemediği kişileri âzâd etmiştir. Bunlar altı veya yedi kişidir. Bilal ve Âmir b. Füheyre de bunlardandır. |
﴾ 0 ﴿