BEYYINE SÛRESİBeyyine sûresi sekiz âyettir ve Medine'de nazil olmuştur. Enes (radıyallahü anh) diyor ki: "Resûlüllah, Übey b. Ka'b'a şöyle buyurdu: "Allah, sana Kur'an okumamı emretti." Übey dedi ki: "Benim ismimi Allah mı sana söyledi?" Resûlüllah da cevaben dedi ki: "Senin ismini Allah söyledi." Bunun üzerine Übey ağlamaya başladı. Katade diyor ki: "Bana bildirildiğine göre Resûlüllah, Übey'e suresini okudu. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 98 / Müslim, K. Fadail es-Satıahe, bab: 121, 122, Hadis no: 799 /Tirmizi, K.el-Menakıb, bab: 33, Hadis no; 3792 Resûlüllah’ın Übey'e Beyyine suresini okuması, onun bilgilerini sağlamlaştırmak, imanını kuvvetlendirmek ve ona, gelen âyetleri tebliğ etmek içindir. Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Kitap ehlinden ve müşriklerden iman etmeyenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi. Mücahid, Katade ve İbn-i Zeyd bu âyet-i kerime’yi, mealde zikredildiği şekilde izah etmişlerdir. Diğer bir kısım âlimler ise bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: "Müşrik olan ehl-i kitap, Muhammed, peygamber olarak gönderilinceye kadar kitaplarında Muhammed'e ait olan sıfatları terketmiş değillerdi. Fakat o, Peygamber olarak gönderilince onun hakkında ayrılığa düştüler." Taberi, âyetin manasının şu şekilde olduğunu söylemenin daha isabetli olacağını bildirmiştir: "Kendilerine kitap verilenler ve müşrikler, Muhammed onlara peygamber olarak gönderilip apaçık bir delil olarak ortaya çıkıncaya kadar onlar Muhammed hakkında ayrılığa düşmüş değillerdi." 2Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamberdir. 3O sayfalarda en doğru hükümler vardır. 4Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler. Ehl-i kitaptan kâfir olanlara ve müşriklere gönderilen bu delil. Allah'ın peygamberi olan Muhammed'dir. O peygamber onlara, batıldan arınmış olan tertemiz sahifleri okur. O sahifelerde, içinde hata bulunmayan dosdoğru hükümler vardır. Kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hristiyanlar, Muhammed hakkında kendilerine apaçık deliller gelinceye kadar Muhammed'in peygamberliği hususunda ihtilafa düşmemişlerdi. 5Halbuki onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, hakka eğilerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, anmazı kılmakla ve zekat vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur. Halbuki Allah, ehl-i kitaptan Yahudi ve Hristiyanlara, sadece kendine itaat ederek, herhangi bir şeyi ortak koşmayarak, Hanif dinine mensup olarak kulluk etmelerini, namazı kılmalarını ve zekatı vermelerini emretmiştir. İşte ehl-i kitap ve müşriklere, uymaları emredilen doğru din budur. 6Şüphesiz ki kitap ehli ve müşriklerden iman etmeyenler cehennemin ateşindedirler. Orada devamlı olarak kalacaklardır. İşte bunlar, yaratılanların en kötüsüdür. Şüphesiz ki ehl-i kitap olan Yahudi ve Hristiyanlardan ve müşriklerden, Allah’ı ve peygamberini inkâr edenler cehennem ateşine girecekler ve oradan bir daha çıkamayıp ebedi olarak kalacaklardır. Kitap ehlinin kafirleriyle müşrikler, Allah'ın yarattığı mahlukatin en kötüleridir. 7İman edenler ve salih amel işleyenlere gelince işte onlar, yaratılanların en hayırlılarıdır. 8Onların, rableri nezdindeki mükafaatı, ağaçları altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır. Allah onlardan razı oldu. Onlar da Allah’tan razı oldular. İşte bu mükafaat, rabbinden korkan içindir. Allah’a ve peygamberi Muhammed'e iman edenler, sadece Allah’a kulluk edip, Hanif dinine uyup, namazlarım kılarak, zekatlarını vererek salih ameller işleyenler ise işte onlar, yaratılanların en hayırlılarıdır. İman edip salih amel işleyenlerin, kıyamet gününde rableri katındaki mükafaatlan, ağaçlarının altında ırmaklar akan, devamlı ikametgahları olan cennetlerdir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklar ve ölmeyeceklerdir. Onların, dünyada iken Allah’a itaat etmeleri ve Allah'ın cezalandırmasından kurtulmak için iyi amel işlemeleri sebebiyle Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan, ahirette kendilerine vereceği mü-kafaatlardan dolayı razı olacaklardır. |
﴾ 0 ﴿