HÜMEZE SÛRESİ

Hümeze sûresi dokuz âyettir ve Mekkede nazil olmuştur.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

İnsanları arkadan çekiştiren ve yüzlerine karşı ayıplayan her kişinin vay haline,

2

O, mal biriktirir ve onu sayıp durur.

Âyet-i kerime’de geçen ve "İnsanları arkadan çekiştiren" diye tercüme edilen "Hümeze" kelimesiyle, "Yüzlerine karşı ayıplayan" diye tercüme edilen "Lümeze" kelimeleri, müfessirler tarafından farklı şekillerde izah edilmiştir.

Mücahid ve Katade "Hümeze" kelimesini, insanların gıyabında konuşarak onların etlerini yiyen" şeklinde "Lümeze" kelimesini ise "İnsanların yüzlerine karşı ayıplayanlar" şeklinde izah etmişlerdir. Taberi de bu kelimeleri bu şekilde izah etmiştir.

Abdullah b. Abbas ve Ebul Âliye'ye ve Mücahid ile Katade'den nakledilen ikinci bir görüşe göre kelimesinin manası "insanları yüzlerine karşı ayıplayan" kelimesinden maksat ise "Arkalarından çekiştiren ve böylece onların etlerini yiyen"dir.

Abdullah b. Abbas'a, ile kelimesinin manası sorulduğunda o şöyle izah etmiştir: "Bunlar, koğuculuk yapan, dostların arasını ayıran ve kişinin en büyük kusurunu yakalamaya çalışan kişilerdir." demiştir.

İbn-i Zeyd de: "Hümezeden maksat, insanları eliyle dürtükleyen ve döven Lümezeden maksat ise onları diliyle inciten ve ayıplayandır." demiştir.

Ebû Necih'in rivâyetine göre Mücahid, el ile yapılan hakarete Hemz, dil ile yapılan hakarete de Lemz denilir." demiştir.

Bir kısım müfessirler bu âyetlerde sıfatı kzikredilen insanın cahiliye döneminde "Cemil b. Âmir el-Cumahi" isimli bir kişi olduğunu söylemişler diğer bir kısım müfessiler de bu kişinin, Ahnes b. Şerik olduğunu söylemişlerdir. Mücahid ise âyette zikredilen bu sıfatların herhangi bir kimseye mahsus olmadığını belirtmiş, bu sıfatlar kendisinde bulunan herkesin, âyetin ifadesine girdiğini söylemiştir. Taberi de bu görüşü tercih etmiştir.

3

Malının kendisini ebedi yaşatacağını sanır.

İnsanları çeşitli şekillerde ayıplayan ve onlara üstten bakan, mallarını yığıp onları Allah yolunda harcamayan bu kimse, biriktirdiği o mallarının kendisini dünyada ebedi olarak yaşatacağını ve kendisinden ölümü uzaklaştıracağını zanneder.

4

Hayır, o mutlaka yakıp yok edene atılacaktır.

5

O yakıp yok edenin ne olduğunu sen nereden bileceksin?

6

Bak. Âyet 7.

7

O, Allah'ın, yüreklere kadar dayanan, tutuşturulmuş bir ateşidir.

Hayır, bu kişi, malının kendisini ebedi olarak yaşatacağını sanmasın. O, kıyamet gününde yakıp yok edene atılacaktır. Ey Rasûlüm, sen o yakıp yok edenin ne olduğunu nereden bileceksin? O, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. O, cehennemliklerin kalblerine işleyecektir. O ateş, insanları ayıplayan bu cehennemliklerin üzerine kapatılacaktır. Ve o kapıların önüne, açılmamaları için direkler dikilecektir.

8

Bak. Âyet 9.

9

Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde o ateşin kapıları üzerlerine kapatılmış olacaktır.

Bu âyetler farklı şekillerde izah edilmişlerdir:

Katade'den nakledildiğine göre bu âyetlerin izahı şöyledir: Cehennem, oraya atılacakların üzerine uzatılmış direklerle kapatılmış olacaktır.

Abdullah b. Abbas ise bu âyeti şöyle izah etmiştir: Cehennemlikler direklerin arasına konulacaklar üzerlerine de kolonlar uzatılacaktır. Böylece boyunlarında zincirler olarak kapdar da üzerlerine kilitlenmiş olacaktır.

İbn-i Zeyd ise "Cehennemlikler, ateş kesilen demir direklerin arasında ve onlara bağlı olarak azap göreceklerdir." diye izah etmiştir.

Katade'den nakledilen başka bir görüşe göre, cehennemliklere ateş içinde direklerle azap edilecektir.

Taberi diyor ki: "Bu görüşlerin doğru olmaya en layık olanı cehennemliklerin ateş içinde direklerde azap gördüklerini söylemektir. Artık cehennemliklerin o direklerle nasııl azap göreceklerini Allah bilir. Bu hususta bizlere delil olacak bir haber ulaşmamıştır.

0 ﴿