KAFİRUN SÛRESİKâfirim sûresi altı âyettir ve Mekek'de nazil olmuştur. Enes b. Malik diyor ki: "Resûlüllah, sahabilerinden bir adama: "Ey filan evlendin mi?" dedi. Adam: "Hayır vallahi Ya Resûlallah, benim evlenecek bir şeyim yok." dedi. Resûlüllah: "Sende yok mu?" dedi. Adam: "Evet var." dedi. Resûlüllah: "O, Kur’an’ın üçte biridir." dedi. Ve buyurdu ki: "Sen de yok mu?" Adam: "Evet var." dedi. Resûlüllah: "O, Kur’an’ın dörtte biridir." dedi. Ve buyurdu ki: "Sende yok mu?" Adam "Evet var." dedi. Resûlüllah: "O, Kuranın dörtte biridir." dedi ve adama: "Evlen, evlen." buyurdu. Timizi, K. F-adail el-Kur'ıın, bab: 10, Hadis no: 2895 Abdullah b. Ömer diyor ki: "Ben, bir ay Resûlüllahı gözetledim. O, sabah namazının farzından önceki iki rekatta ve okuyordu." Abdullah b. Ömer diğer bir Rivâyette de diyorki: "Ben, Resûlüllahı yirmi dört veya yirmi beş kere gözetledim. O, sabah namazının iki rekatından önce ve akşam namazından sonra ve okuyordu. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.2, S.94 Nevfel el-Eşcai diyor ki: "Resûlüllah bana, Ümmü Seleme'nin kızını verdi ve bana: "Sen bana süt akrabasısın." dedi. Nevfel diyor ki: "Aradan, Allah'ın dilediği kadar bir zaman geçtikten sonra Resûlüllah’a gittim. O bana: "Kızcağız ne yapıyor?" diye sordu. "Süt annesinin yanında." dedim. Resûlüllah: "O halde seni buraya getiren nedir?" dedi. Dedim ki: "uyumadan önce söyleyeceğim bir şeyi bana öğretmen için geldim." Resûlüllah buyurdu ki: "Uyumadan önce oku. Onu bitirdikten sonra uyu. Çünkü o, kişiyi şirkten uzaklaştırır." Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, S.456 Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Kureyşliler Resûlüllah’a mal vererek onu Mekke'nin en zengin adamı yapmayı, onu dilediği kadınlarla evlendirmeyi ve onun izinden gideceklerini vaadettiler. Resûlüllah’a: "Ey Rasûlüm, bizden sana bunlar, sen de bizim ilahlarımıza sövmekten ve onları kötülemekten vazgeç. Şâyet bunu kabul etmezsen biz sana, bizim de senin de menfaatine olan bir teklif yapacağız. Sen, bir yıl bizim ilahlarımız Lat ve Uzza'ya tap bir yıl da biz senin ilahına tapalım." dediler. Resûlüllah: "Rabbimin katından bana ne geleceğini beklerim." dedi. Bunun üzerine Resûlüllah’a sûresi ve: "Ey Rasûlüm, de ki: "Ey cahiller, bana, Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz'.' "Ey Rasûlüm, sana da, senden öncekilere de "Yemin olsun ki eğer Allah’a ortak koşarsan, muhakkak amelin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun." diye vahyolundu." "Hayır, Allah’a kulluk et ve şükred eni erden ol." Zümer .Sûresi, 39/64-66 âyetleri nazil oldu. Buhturi'nin azadlı kölesi Said b. Mina diyor ki: "Velid b. Muğire As b. Vail, Esved b. Muttalib ve Ümeyye b. Halef, Resûlüllah ile karşılaşıp ona şöyle dediler: "Ey Rasûlüm, haydi gel, biz senin ibadet ettiğine tapalım sen de bizm taptığımıza tap. Böylece seni bütün işlerimizde ortak edelim. Şâyet senin getirdiğin bu din, bizim üzerinde bulunduğumuz dinden daha hayırlı ise biz o dinde sana ortak olmuş oluruz ve ondan payımızı almış oluruz. Eğer bizim üzerinde bulunmuş olduğumuz din, senin üzerinde bulunduğun dinden daha hayırlı ise sen bize ortak olmuş olursun ve ondan nasibini almış olursun." İşte bunun üzerine (......) sûresi nazil oldu." Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Ey Rasûlüm, de ki: "Ey kâfirler, 2Ben, sizin taptıklarınıza ibadet etmem. 3Siz de benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. 4Ben, sizin taptığınıza ibadet eden değilim. 5Siz de benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. Ey Rasûlüm, bir yıl senin, kendi putlarına tapmanı bir yıl da onların, senin ilahına kulluk etmelerini teklif eden kâfirlere de ki: "Ey kâfirler, şu anda ben, sizin taptığınız ilahlara ve putlara tapmam. Siz de şu anda benim kulluk ettiğim Allah’a ibadet etmezsiniz. Ben gelecekte de sizin taptığınız şeylere tapmam. Sizler de gelecekte, şimdi benim kulluk ettiğim Allah’a yönelip ibadet etmeyeceksiniz." *Resûlüllah’ın, bir ksim müşriklerin, gelecekte de iman etmeyeceklerini bildirmesi, Allahü teâlânın ona beyan etmesiyledir. Bunlar müşriklerin tamamı olmayıp belli bir kısmıdır. Bunlar da fiilen iman etmemişler ya Bedir savaşından önce ölüp gitmişler veya Bedir'de kâfir olarak öldürülmüşlerdir. Birbirinin tekrarı gibi görünen bu âyet-i kerimeleri bazı müfessirler, ifadelerde geçen fiillerin zamanlarının farkh oluşunu ileri sürerek tekrar mahiyetinde görmemişlerdir. Taberi'nin de izah ettiği gibi bunlar, ikinci ve üçüncü âyeti şimdiki zaman, dördüncü ve beşinci âyeti ise gelecek zaman olarak izah etmişlerdir. Ancak bir kısım lügat âlimleri İnşirah süresindeki âyetlerinde ve Tekasür suresinin âyetlerinde olduğu gibî buradaki ikinci ve üçüncü, dördüncü ve beşinci âyetlerin de, birbirlerini pekiştirdiklerini söylemişlerdir. 6Sizin dininiz size benim dinim banadır. Sizin dininiz olan kâfirlik size aittir. Siz onu asla bırakmazsınız. Sizin kalbiniz mühürlenmiş ve batıl dininizden ayrılmayacağınıza hüküm verilmiştir. Sizler bu din üzere öleceksiniz. Benim dinim olan İslam da bana aittir. Ben de onu asla bırakmayacağım. Zira Allah'ın ezeli ilminde benim dinimi bırakpı başka bir dine geçmeyeceğim bilinmektedir. |
﴾ 0 ﴿