NASR SÛRESİNasr sûresi üç âyettir ve Medine'de nazil olmuştur. Enes b. Malik diyor ki: "Resûlüllah, sahabilerinden bir adama: "Ey filan evlendin mi?" dedi. Adam: "Hayır vallahi Ya Resûlallah, benim evlenecek hiçbir şeyim yok." dedi. Resûlüllah : "Sende vok mu?" dedi. Adam: "Evet var." dedi. Resûlüllah: "O, Kur'an'ın üçte biridir." dedi ve buyurdu ki: "Sende yok mu?" Adam: "Evet var." dedi. Resûlüllah: "O, Kur'an'ın dörtte biridir, "dedi. Tirmizi, K. Fadail el-Kuran, bab: 10, Hadis no: 2895 Hazret-i Âişe diyor ki: sûresi indikten sonra Resûlüllah hiçbir namaz kılmadı ki onun içinde "Ey rabbim, seni tesbih eder ve sana hamdederim. Ey Allah'ım sen beni affet." demiş olmasın. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 110, bab: 1 Hadisin diğer bir Rivâyetinde de Resûlüllah’ın bu duayı, namazın rüku ve sücudlarında okuduğu Rivâyet edilmiştir. Bkz. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 110, bab: 1 O Abdullah b. Abbas diyor ki: sûresi nazil olunca Resûlüllah: "Kendi ölümüm kendime bildirildi." buyurdu ve bu surenin indiği yılda ruhunun alınacağını beyan etmiş oldu. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.I, S.217 Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbas'ın şunları söylediğini rivâyet ediyor: "Ömer, Bedir'e katılan yaşlı kişilerle birlikte beni meclisinde bulunduruyordu. Bazıları da bu durumdan dolayı kızar gibi oldular. Dediler ki: "Niçin bunu aramıza katıyorsun? Bizim, bunun kadar oğullarımız var." Ömer dedi ki: "Bunun, sizin de bildiğiniz gibi belli bir mevkii vardır." Abdullah b. Abbas diyor ki: "Birgün Ömer yine beni davet etti ve onların içinde bulundurdu." Abdullah b. Abbas devamla diyor ki: "Ben, Ömer'in, beni onlara göstermek için ça-ğırdğını anladım. Ömer, Allah tealimin "Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman" kelamı hakkında rie diyorsunuz?" diye sordu. Orada bulunanlardan bir kısmı: "Bize zafer geldiği ve fetih lutfedildiği zaman Allah’a hamdetmemiz ve ondan af dilememiz emrolunmuştur." dediler. Diğer bir kısmı ise sustu, hiçbir şey söylemedi. Bunun üzerine Ömer bana: "Ey İbn-i Abbas, sen de böyle mi söylüyorsun?" dedi. Dedim ki: "Hayır." Dedi ki: "O halde ne diyorsun?" Dedimki: "Bu Sûre Resûlüllah’ın ecelidir. Allah bunu ona haber vererek buyurdu ki: "Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman bu senin ecelinin alametidir. Rabbini hamd ile tesbih et ve ondan mağfiret dile. Şüphesiz ki o, tevbeleri çokça kabul edendir." Bunun üzerine Ömer dedi ki: "Ben de bundan ancak senin söylediğin manayı anlıyorum." Buhari. K. Tefsir el-Kur'an. Sûre: 110, bab: 3 - Abdullah b. Abbas diyor ki: inince Resûlüllah Fatıma'yı çağırdı. Ona: "Ölüm haberim bana bildirildi." dedi. Bunun üzerine Fatıma ağladı. Resûlüllah: "Ağlama. Çünkü bana ilk kavuşacak sensin." dedi. Bunun üzerine Fatıma güldü. Resûlüllah'ın hanımlarından bazıları da onun güldüğünü gördüler ve "Ey Fatıma önce ağladığını daha sonra da güldüğünü gördük." dediler. Fatıma: "O bana, ölümünün kendisine bildirildiğini söyledi. Ben bunun üzerine ağladım. Sonra o, "Ağlama çünkü bana ilk kavuşacak olan sensin." dedi. Bunun için de güldüm." dedi. Resûlüllah buyurdu ki: "Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman işte Yemen halkı geldi. Onlar, kalbleri en yumuşak insanlardır. İman Yemenlidir, Hikmet de Yemenlidir." Darimi, K el- Mukaddime, bab: 14 Taberi'nin rivâyetinde hadisin son bölümü şöyledir: "Yemen halkı geldi." Denildi ki: "Ey Allah'ın Resulü, Yemen halkı nedir?" Resûlüllah, "Onlar kalbleri ince, tabiatları yumuşak bir kavimdir. İman Yemenlidir, Fıkıh Yemenlidir, Hikmet Yemenlidir." Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) diyor ki: "Resûlüllah: "Allah’ı hamd ile tesbih ederim. Ondan af diler ve ona tevbe ederim." duasni çok söyler oldu. Dedim ki: , "Ey Allah'ın Resulü, senin: "Allah’ı hamd ile tesbih ederim. Ondan af diler ve ona tevbe ederim." sözünü çokça söylediğini görüyorum." Resûlüllah: "Rabbim bana, ümmetimde bir alâmet göreceğimi bildinnişti. Onu gördüğümde: "Allah’ı hamd ile tesbih ederim. Ondan af diler ve ona tevbe ederim." sözünü çokça söyleyecektim. Ben onu gördüm. O da: "Allah'ın yardımı ve fetih (Mekke'nin fethi) geldiği zaman, insanların, Allah'ın dinine bölük bölük girdiklerini gördüğün zaman rabbini hamd ile tesbih et ve ondan mağfiret dile. Şüphesiz o, tevbeleri çokça kabul edendir." süresidir." dedi. Müslim, K.es-Salah, bab: 220, Hadis no: 484 Ümmü Seleme, Ebul Âliye, Amr b. el-Ass, Abdullah b. Mes'ud ve diğer müfessirler bu surenin inişinden sonra Resûlüllah’ın, Allah’ı hamd ile çokça tesbih ettiğini rivâyet etmişlerdir. Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. 1Bak. Âyet 3. 2Bak. Âyet 3. 3Ey Rasûlüm, Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve insanların, Allah'ın dinine bölük bölük girdiklerini gördüğün zaman, Rabbini hamd ile tesbih et ve ondan mağfiret dile. Şüphesiz o, tevbeleri çokça kabul edendir. Ey Rasûlüm, Kureyşe karşı sana Allah'ın zaferi geldiği ve Mekke'nin fethedildiği zaman insanların ve Yemen halkının grup grup, Allah'ın dini olan İslama girdiklerini gördüğünde rabbini överek, layık olmadığı sıfatlardan tenzih et ve ondan mağfiret dile. Zira o, tevbeleri çokça kabul edendir. |
﴾ 0 ﴿