28

Allah’a nasıl küfr ediyorsunuz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek sonra sizleri yine diriltecek. Sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz

(........) ey insanlar, insan adını taşıyanlar ve alelhusus ey kefere, ey münafıkîn, ey feseka!. Allah’a nasıl nankörlük eder de ilmî ve amelî küfr-ü inkâra saparsınız? Az çok irfan ve ahlâkı olanlar için bu nasıl tasavvur olunur? (........) halbuki siz hepiniz, gerek her biriniz, gerek mecmuunuz mukaddema hep ölü idiniz, emvat halinde idiniz, hayatınız yoktu. -o zaman zatî olarak neyiniz vardı? Şimdilik haydi ilerisi dursun, fakat lâakal bir toprak ve nihayet babanızın belinde bir nutfe, bir sümük olduğunuz hatırlarsınız ya? Filvaki siz böyle cansız meyyitler halinde idiniz, mevtanın kabre taşındığı gibi öteberi taşınıp duruyordunuz, böyle iken (........)

Allah size hayat verdi- teneffüs, tegaddi, tenasül eder, duyar, düşünür, ister, istediği yere gider, istediği işi yapar, muhitindeki hadisatı hariciyeye kuvayı cismaniye ve ruhaniyesile mukavemet eyler, karşı kor, etli, canlı, akıllı, fikirli birer insan yaptı, bunları yapan kim ise işte Allah odur. Eyi düşününüz, bu hayat sizin kendinizin midir? Kendi zatî malınız milkiniz midir? Elbette değil, o kadar değil ki, bir kılınızın rengini değiştiremezsiniz, malûm ya her ne olsa siz hayatı seversiniz ve ona her şeyi feda etmek istersiniz, hayatınıza faidesi dokunacağını zannettiğiniz kimselerin karşısında takla atarsınız, onlara kul köle olursunuz, halbuki kendinizi, bundan evvelki halinizi âtinizi düşünecek olursanız, bu hayat sizin kendi malınız olmadığını anlarsınız o halde bu hayatı size bahşeden Allahtealayi nasıl inkâr eder ve ona nasıl küfranı nimet eylersiniz? eyliyorsunuz? Allah size hiç bir şey yapmamış ve yapmıyacak olsa bile hayatınızın maliki olduğu için sizin ona iman ve ubudiyet etmeniz, hayat sevdasiyle Allah’ı unutmamanız lâzım gelir. Hem siz bu hayatı o kadar benimsemeyiniz, çünkü (........)

Allah bundan sonra sizi yine öldürür, öldüriyor ve öldürecek. -Şimdi diyeceksiniz ki, işte biz de buna kızıyoruz ve bundan yüz buluyoruz ya, iman ve ubudiyet etsek de etmesek de verilen hayatımızın sonra elimizden alındağını görüyoruz, madem ki, öleceğiz ve madem ki, Allah verdiğini alıyor, o halde hayat elimize geçmiş iken iyi kötü mümkin olan ne zevki varsa görelim diyoruz, ölüm derdi; o evleri yıkan, zevkleri perişan eden, çocukları yetim, kadınları dul bırakan, hayatlara kıyan, hayatları pençesinde kıvrandıran o ölüm musıbeti madem ki, nasıl olsa yakayı bırakmıyor, artık Dünyaya bir daha gelecek değiliza, şu muvakkat hayata bütün ıhtiras ile sarılalım ve keyfimiz için ne yapabilirsek yapalım demekten kendimizi alamıyoruz ya! Fakat bu ne kadar yanlıştır, ve ne bedbaht bir zevktir! Böyle olsa idi bile hayatın bu zevklerini böyle körü körüne ve çılgıncasına değil, tarikı meşru ile istîfaya çalışmak ve Allahü teâlâya ihlâs ve şükranı en büyük bir zevk bilmek ve ona büyük bir mahabbet-ü mahafet beslemek lâzımgelirdi ve bunun o vakit hayatta da umumî ve şumullü faideleri görülürdü. Halbuki iş bu kadar değil, bunun ilerisi de var. (........) o sizi öldürdükten sonra yine diriltir ve diriltecektir.- Size evvel verdiği gibi ve hattâ ondan daha âlâ yine bir hayat verir ve verecektir. Ba's ba'del mevt de haktır. Görmez misin olan yine olur. Eğer olmasa idi sen kâinatta hiç bir kanun göremezdin, bir yaptığını bir daha yapamazdın, ilimden, san'atten hiç bir hissen olmazdı, sen bu sayededir ki, hangi şey'i iyi bilirsen onu bir daha ve bir daha yapabilirsin, tohumlarını bu sayede eker, çiftlerini bu sayede sürer, hasılâtını bu sayede kaldırırsın, atlara, arabalara, şimendiferlere, otomobillere, vapurlara, tayyarelere bu sayede biner, onları da bu sayede yapabilirsin, sen hayat kanununu tamamen bilse idin bu babda hiç bir şüphe taşımazdın, o zaman sen bile bir zihayat yapabilir ve onu bozduktan sonra tekrar yine yapabilirdin. Şimdi yapamıyorsan ilm-ü fennin, kudret-ü san'atın buna yetişmiyorsa, henüz kanunı hayatı bilemediğinden, henüz maddelerin ruhların esrarı evveliyesine nüfuz edemediğinden, daha esasında yaratmak, halk etmek kudretine bizzat malik olamadığındandır. Zaten sen aslı maddeyi, kuvveti göremezsin, gördüğün onların hasılları, tezahürleridir. İlmin, fehmin, kudretin de bunlarla mütenasibdir. Bunların içinde taakkul ettiğin maddei ulâyı bulsan, onların esrarına da nüfuz etsen acaba bütün kuvvetleri, ruhları, melekleri, keşfetmiş olacak mısın? Halk kudretine esasından sahip olacak mısın? Hayır. Maddeyi ve kuvveti aslından imha veya ihdas edebilecek misin? Kendi kendine hayır. Fakat onları olduğu kadar alıp Hak teâlânın verdiği ruhunla tasarruf edebileceksin ve bizzat Hak teâlâya daha hususî bir nisbet peyda edebilirsen o zaman biiznillâh sirri hayat-ü ihyaya da vukuf peyda edebilirsin. Sen bunları henüz bilemiyor, yapamıyorsan, kanunı hayatın künhüne eremiyorsan, ortada mevcut olan hayat ve ihyayı da inkâr edemezsin ya? Nefselemirde bir hayatın ve bir hayat kanununun cereyanında şüphe edemezsin ya? Ve hele bu kanunun sende, senin kendinde tatbik edilmiş bulunduğunda şüphe etmenin hiç manası yoktur ya? O halde bu bürhan ile şunu bizzarure bilirsin ki, bu hayatı yapan ve bunun kanununu bilen bir zatı alâ vardır. Hayat ve kanunı hayat hak, ve onu yapan ve bilen Hak teâlâdır. Binaenaleyh olan yine olacak, ölen yine dirilecektir. Ve bunu ancak Allah yapabilecektir. Nasıl ve nerede yapacağına gelince onu kendi bilir, bize bildirdiği de yapacağı ve her halde yapacağıdır. Dilerse yerde yapar, dilerse göğe çıkarır, dilerse kabirde yapar, dilerse kıyametde, her halde bu bizim diğer bir şe'nimiz, diğer bir hayatımız olacaktır ki, onun şuununu tafsıl etmeğe bu günkü havselerimizin kifayeti yoktur. O âlemi Ahırettir. Onunla aramızda geçilecek berzah vardır. Kabir âlemi, kabir hayatı, Cenabı Hak cümlemize imdad etsin, bu geçitleri suhuletle, tatlılıkla geçirtsin, imanı kâmil, ameli salih ile hüsnü hatime nasip etsin. Buradaki (........) hayatı kabir ile de tefsir edilmiştir. Kıyametten sonra neşr ile de tefsir edilmiştir. Hangisiyle olursa olsun işler bununla da kalmıyacaktır (........) sonra hepiniz ona irca olunacaksınız, Bu ilk hayat da ne haslet iktisab etdinizse ona göre mizandan geçecek mükâfat ve mücazatına ereceksiniz (........) sirri zâhir olacaktır. Ve o zaman ehli Cennet ve rıdvan: (........) diyecekler.

Nihayet böyle, bir de Allahü teâlânın dünkü ve bu günkü eltafını dinleyiniz

28 ﴿