34Ve o vakit melâikeye "Adem için secde edin" dedik, derhal secde ettiler, ancak İblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten kâfirlerden idi (........) dördüncü nimet olarak o vakti de derhatır et ki, biz melâikeye «Ademe secde ediniz» diye emrettik de İblisten maadâsı derhal secde ettiler. O ibâ ve istikbar etti: Yahut melâike derhal secde ettiler. Fakat İblis dayattı ve kibirlenmek istedi (........) ve esasen kâfirlerden idi -surei Kehifde geleceği üzere aslı Cin denilen gizli mahlûkattan idi ki, bunların kâfirleri de vardır- bu emr üzerine taatten huruç etti, kâfir oldu. Akıbetin böyle olacağını da Allahü teâlâ ilmi ilâhîsinde biliyordu bu itibar ile kader de kâfirler defterinde mukayyet bulunuyordu. Yoksa İblisin Ademe secde emrine kadar küfrü fi'len sabk etmemişti (........) fakat Alah böyle bildiği için o kâfir olmadı, o kâfir olacağı için Allah onu öyle biliyordu ve öyle takdir etmiş idi. Filvaki İblis kibr etmek istedi. Nefsinde mümkin olduğu halde itaati ıhtiyar etmedi ve o zaman bilfiil kâfir oldu. (........) idi manasına değil oldu manasına hamledilmek de mümkindir. Görülüyor ki, İblis, Allah’ı inkâr ettiği için değil emrine itaat etmemesi dolayısile kâfir olmuş ve buna nazaran farz olan her hangi bir vazifeyi yapmayanın küfrüne hükmedenler bulunmuştur. Lâkin ulemamız diyorlar ki, İblisin sebebi küfrü yalnız emre itaat etmemesi değil, onu beğenmemesi (........) diye istikbar ederek kendi kıyasile intikad etmeğe kalkışmasıdır. Ve Akaid-ü fıkıh kitaplarındaki mesaili tekfirin bir kısmı da bu esasa mubtenidir. Bunda (........) zemimesi vardır ve eşeddir. Aslı lûgatte secde, son derece tevazu ile alçalıp serfürû etmek ki, kibrin tam zıddıdır. Şer'an da alnını yere koymaktır ki, ta'zim ve inkıyadın en yüksek suretidir. Ve ondan ahastır. Zira evvelki ayaklar altına yatıp yuvarlanmakla dahi olabilir. Manayı şer'îsinde ibadet kasdini ilâveye lüzum yoktur. Çünkü secdenin ibadet olması için niyyet şart ise de secde olması için şart değildir. Maamafih lûgavî ve şer'î her secdede bir manayı tezellül ve tazım-ü inkıyad vardır. Bunun için Allahdan maadasına secde etmek şer'an küfürdür. Ve secde fi'lî bir tâzım-ü inkıyad olduğu cihetle yalnız kalbî olan inkıyad hakkında mecaz olur. Acaba melâikenin secdesi hangisidir? Kelimatı Kur’âniye meanii şer'iyesine haml edilmek ıktıza eder ve melâike sureti cismaniyede dahi tecelli edebileceklerinden vaz'ı cephe manası mümkindir. Maamafih melâikenin secdesini kendi hakikatleri ile mütenasip olarak mülâhaza etmek ve hasbelhilâfe Ademe bâ emri ilâhî bir biatı fi'lî halinde talâkki eylemek daha muvafıktır. Bu ise Ademe bir tekrim olmakla beraber bizzat Allahü teâlâya bir ibadettir. Bununla melâike ahkâmı ilâhiyenin icrası noktai nazarından Ademe mertebei hilâfetiyle mütenasip bir surette hizmet ve muavenete memur kılınmış ve bir ahde raptedilmiş demek olur. O halde melekler Ademe bizzat müsahhar değil, fakat bilhilâfe hâdim olacaktır ve her halde mabudı asîl olan Halık tealâdır. Hasılı bu secde Ademe bir ibadet değildir. İşte insanlar böyle bir babanın evlâdıdır ve kendileri onun halefi, onun halifesidir, bu nimeti bilmeli, bu kardeşliği takdir etmeli ve hiç biri âlemde asalet davasile kendi hısabına yaşamağa çalışmamalı büyük bir cemaati uhuvvet halinde yaşamalı ve yaşamak için kendi hükümlerini değil, Allah’ın ahkâmını, Allah’ın emirlerini, kanunlarını tatbik etmeli ve o zaman melâikenin de kendilerine hizmet edeceğinden ümidvar olmalıdır. Bunda ibâ ve istikbar eden İblisin etbaından olmalıdır. Bunda ibâ ve istikbar eden İblisin etbaından olmamalı, tebdili fıtrat etmemelidirler. Cenabıallah burada İblisin ibâ ve istikbarını ıhbar ederken bilhassa onun emsali olan ve emri ilâhîye inkıyad-ü itaat hususunda tekebbür ve aralarındaki hukukı vacibeyi teslimden imtina eden mahlûkları tevbih buyurmuştur ve bu nassın mâsıka lehi budur. Ve bunların bir kısmı Hazret-i Resulullahın hicretgâhı etrafında bulunan Yehud ve ahbarı Yehud idiler ki, Peygamberi ve sıfatını biliyorlardı ve bi'setini neşr ediyorlardı. Böyle iken hased saikasile ıkrar ve iz'andan imtina ve istikbar ettiler. İbn-i Cerir burada der ki, İşte Cenabıallah keferei Yehudun bu hallerine işaretle İblisi kâfirîn zümresine nisbet etti, cins-ü nesebde başka olduğu halde din-ü millette onların idadinden addetti ilah... Binaenaleyh İblis ile kâfirler arasında başka cihetten mücaneset gözetmek lüzumsuzdur. İBLİS ismini bazı müfessirîni mütekaddime (........) masdarından bir ismi Arabî olarak göstermişlerdir. İblâs ise hayirden me'yusiyet pişmanlık ve mahzuniyet manâlarına gelir. İblisi dahi Cenâb-ı Allah ma'sıyetine mukabil bütün hayırlardan meyus bir şeytanı recim kılmıştır. O halde İblis hayırdan son derece meyus demektir ve i'rabda esmaı a'cemiye ahkâmına tabi tutulmuş ve gayri munsarıf olmuştur. Fakat böyle olması daha ziyâda gösterir ki, bu dahi Adem gibi a'cemîdir. Arabcaya diğer bir lisandan intikal etmiştir. Muhakkıkîn buna kail olmuşlardır. İşbu secde kıssası burada kıssaı mütekaddimeye ma'tufen ayrıca zikrolunmuştur. Bundan da işbu secdenin (........) ayetindeki emri ta'likî ile alâkası mevzuı bahs olmuştur. Biri ta'likî olarak kablelhalk, diğeri de tencîzî olarak badehu iki emr var. Acaba secdede bir mi, iki mi?, Ta'lim ve imtihandan evvel mi, sonra mı? Buradaki (........) emri tencizîsi sonra olduğunu, obiri de tesviye ve nefhı ruhı takibettiğini ifade ediyor. Ebüssüud fai cezanın takip ifade ettiğine ilişerek secdenin badettalim ve emri tencizî ile yapıldığında ısrar ediyor. Razî de mukaddem ve emri ta'likî ile yapıldığını ifade ediyor ve secdenin teaddüdüne kail olan görülmüyor. Bu arada zahir olan bu emrin ba'delhalk şartın tahakkuku üzerine sabık emri ta'lîkînin tenciz-ü infazı olmasıdır. Bunun gerek takdiri ve gerek tekvini ta'limi esmadan, imtihandan sonradır. Maamafih tesviye ve nefhı ruh mecmuundan müterahı de değildir. Çünkü bu ta'lim ve imtihan nefhı ruhun tamamı cümlesindendir. Yani bundan anlaşılıyor ki, nefhı ruhtan murat hayyolması değil hayyi natık olmasıdır. Bed'i değil kemalidir. Binaenaleyh (........) onun tencizen teveccühüdür. Hakikati Adem nefsi natıkadır. Ve nefhı ruhun ma'nası nefsi natıkanın nefhıdır. Hayatı Ademî asıl bundadır. Burada İblisin bihususıhi tevbihı macerası bırakılmıştır. Çünkü sevkı kıssa bilhassa Ademe ve Beni Ademe olan niamı fıtriyenin ıhtarıdır. Bu suretle melâike ile Adem beynindeki macera beyan buyrulduktan sonra şimdi de takdirdeki o imtihan ve teveccühün semeresi ve İblis ile olan macerası beyan ve fıtrati Ademîde zenb-ü ma'sıyetin arazî olduğu ıhtar edilmek için (........) ya atf ile buyuruluyor ki, |
﴾ 34 ﴿