35ve dedik ki, "ya Adem sen ve zevcen Cenneti mesken edin, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ki, haddi aşan zalimlerden olmıyasınız (........) bir de demiştik ki, ya Adem!. sen ve zevcen şu Cennette sakin olunuz.- Çift demek olan zevc asıl Arabcada çiftin her tekine, hem erkeğe ve hem dişiye dahi ıtlak olunur. Demek ki, bu sırada Hazret-i Ademin bir de zevcesi halk edilmiş bulunuyordu ki, bu da ayrıca bir harikai ilâhiyedir. İnşaallah bunun tafsılini de ileride ezcümle surei Nisanın baş ayetinde göreceğiz. Acaba bu Cennet o zaman Arzdaki Cennetlerden biri mi idi?. Böyle zannedenler olmuştur. Arzı Filestinde yahut Faris ile Kirman arasında bir Cennet idi. Hubutu da oradan Hinde nakli idi denilmiştir ve fakat bunlar şöyle bir istidlâl ile söylenmiştir: Çünkü halkı Ademin Arzda olduğunda ittifak vardır ve bu kıssa da Semaya ref'i zikredilmemiştir, olsa idi bilevleviye tezkir olunurdu. Bir de cenneti Huldolsa idi, çıkılmaz ve şeytan oraya giremezdi. Lâkin bu zan göründüğü kadar ma'kul ve tabiî değildir. Ademin Arza hübutu Yer yüzünde zuhuru olmak akl-ü nakle daha muvafıktır. Cenneti Hulde mukımen girmekle müsafereten girmek arasında da fark vardır. Ve binaenaleyh (........) Ahırette mü'minlerin varacağı darı sevabdır ki, el'an mevcut ve fakat Dünyada nazardan mesturdur. Ve (........) denilince lisanı Kur’ân’da mütearef olan budur. Ademin Cennette iskânı hali âlemi Ahıret neş'etine müşabih bir neş'eti ulâdır. Ve elhaletühazihi bize nazaran bir âlemi ma'kuldür. Arz ile onun arasında bir bu'di mekânî tasavvuruna da lüzum yoktur. O da ayni feza dahilindedir. Bunda akla takrip için söylenebilecek olan söz: Nefsi natıkai Ademin bütün kuvvei kemaliyesini haiz olarak maddeye, anasırı evveliyeye ilk taallûku ta'biri aharle aslı beşer olan ilk höceyreyi Ademiyenin esirî bir surette teşekkülü ve ondan zevcinin inşiabıdır. Muhyiddini Arabînin bir tabirine göre ruhun tabiata ilk tevdiidir.. Cenabıallah Ademe buyurmuş ki, zevcinle beraber bu cennette sakin ol (........) ve bundan bol bol yiyiniz. (........) nerede isterseniz orada yiyiniz (........) ve fakat şu ağaca yaklaşmayınız, bundan yemeye kalkışmayınız (........) ki, zalimlerden olursunuz. ZULÜM, haddini tecavüz edip bir hakkı mevzunın gayriye koymaktır. Demek ki, Cenab-ı Hak Ademe Cennette büyük bir hürriyet vermekle beraber ona yine bir had ta'yin etmiş ve ona yaklaştıkları takdirde zalimler zümresine dahil olacaklarını da bildirmiştir. Bu, şunu tansıs eder ki, hilâfeti Ademiye mutlak değildir. Ve bunun bir haddi mahsusu vardır ki, tecavüzü zulümdür, o haddi ta'yin eden bu şecere ne idi? Doğrusu bunu Allah taalâ Kur’ân’da bize ismile bildirmemiştir ve ancak bunun Cennette bir şecerei muayyene olduğunu ve salâh-ü saadeti Ademin tağyirine sebep olmak hassası bulunduğunu ifham etmiştir, demek ziyadesini bilmemiz de indallah bir faide yoktur. Ve şimdilik mümkin değildir, ve muhakkıkîni müfessirînin muhtarı budur. Maamafih buğday veya üzüm veya incir olduğu hakkında bazı rivayetler de vardır. Ehli Tevrat «bür» yani buğday demişler, Vehb İbn-i Yemanîden de: «Fakat öyle bir cennet buğdayı ki, danesi sığır yüreği gibi, kaymaktan lezzetli, baldan tatlı diye bir tabir menkuldür. İbn-i Abbas ve daha bazılarından «sünbüle» diye mervidir. «Dünyada evlâdına rızk kılınan sünbüledir» tabiri dahi naklediliyor. İbn-i Mes'uddan asma, üzüm ağacı ve bazılarından incir tabiri varit olmuştur. Bu miyanda şu tabir de vardır: «Bu öyle bir ağaçtır ki, melâike hulûd için bununla kaşınırlar». Bunların bir manayı temsilî ifade ettikleri de zahirdir. Nitekim Cennet meyvelerinin teşabühü meselesi sebk etmişti, Hıristiyanlardan mervi olan telâkkiye göre bunun kadınla erkek arasında mukareneti cinsiyeden kinaye olduğudur. Nasraniyetteki rehbaniyet yani evlenmemek, evlenmemeyi ibadet ve sevap i'tikat etmek kazıyyesinin bu telâkki ile alâkadar bulunduğu da zannolunur. Lâkin Kur’ân’ın nassı buna müsait görünmüyor. O zaman (........) ma'nasız olur (........) biribirinize kırban etmeyiniz demek hem kâfi ve hem vazıh olurdu. Bu surette âdemin ilk izdivaci gayri meşru' olmak lâzım geliyor. Her halde bizce evlâ olan bu babda tevakkuftur. Biz o ağacı ta'yin edemeyiz. Ancak şu kadar mülâhaza edebiliriz ki, ondan yemek, niyabeti unutmak ve asalet davasına kıyam etmek hassasını verir. Bu da insanın fıtrati asliyesinden değil Şeytanın ilkaatından başlar. Bu buğday ise delice buğdaydır. Bir üzüm ise şarap üzümüdür. Bir incir ise kurtlu incirdir. Ve her halde bir humarı vardır. Ve o humar aklı alır ve Allah’ı unutturur. Cennette bu, yenilmek için değil tahdid ve ubudiyet için konulmuştur. Bununla beraber biz (........) Hadîs-i şerifinde bu şecerei memnuayı ta'yin eden bir delâlet buluyoruz. Demek Adem o zaman Dünya hududuna yaklaşmamak emri almış ve Adem bundan muktezayı fıtreti olarak yememiştir. Fakat |
﴾ 35 ﴿