57

Ve üstünüze o bulutu gölgelik çekdik, ve "size kısmet ettiğimiz hoş rızıklardan yeyin" diye üzerinize hem kudret helvası, hem bıldırcın indirdik, zulmü, bize etmediler lâkin kendilerine ediyorlardı.

(........) Bir de -sahrayı Tihte- üzerinize o ince bulutu gölgelik yaptık (........) üstünüze hem kar gibi kudret helvası, hem de yelve kuşu, bıldırcın indirdik (........) haydi yeyin size kısmet ettiğimiz pak ni'metlerden dedik. -Burada Cenâb-ı Allah bunlardan yüz çeviriyor. Kendilerini mevkii hıtaptan gıyaba atıyor, ve zulümlerini beliğ bir ıhtisar ile ifham ederek buyuruyor (........) onlar bu nimetlere karşı yaptıklari nankörlükle zulmü bize yapmadılar, lâkin hep kendilerine yazık ediyorlardı, -çünkü dinin, iman-ü amelin faidesi, zararı Allah’a değil kullaradır. Bu hususta yaptıkları zulüm ve nankörlük bir kaç ayet sonra ayrıca ıhtar edilecektir. Şu da rivayet olunuyor ki, bunlar «temiz temiz, taze taze yeyiniz» denildiği halde dinlememişler, iddihare toplayıp yığmağa başlamışlar ve bunun üzerine kesilmiş, zaruret içinde kalmışlar. Dikkat edilince görülüyor ki, ni'metler ta'dat olunup gelirken git gide bunlara küfranlar ınzıman ediyor ve hedefi tezkir, bunlar ve zulümler olmıya başlıyor:

Sabian: (........)

57 ﴿