110

hem namazı doğru kılın ve zekâtı verin, nefsileriniz için her ne hayır da takdim ederseniz Allah yanında onu bulursunuz, her halde Allah bütün yaptıklarınızı görüyor

(........) ve güzelce namazınızı kılmağa ve zekâtınızı vermeğe devam edin. Bilhassa bu iki binaı din sizi her türlü terakkiyata ihzar eder. (........) gerek bunlar ve gerek daha başka nefsiniz için her ne hayır takdim ederseniz, yani bu gün bedelini peşin aramıyarak ilerisi için hisabınıza kaydolunmak üzere hayır cinsinden her ne yaparsanız (........) onu Allah yanında eksiksiz bulur hisab görüldüğü gün ecr-ü sevabını alırsınız. -Lisanımızda da meşhurdur: İyiliği yap denize at balık bilmezse Hâlik bilir» derler, zira (........) Allahü teâlâ hayır veya şer her ne amel yaparsanız her halde görür, bilir, hepsinden haberi vardır. Sen fülân vakit fülân işi yaptın, artık onu yapmamış olamazsın, vaki vakidir velev bir an olsun, bir kerre vaki olan ise hiç bir zaman gayri vaki sayılamaz. Ani vukuu itibarile ona her zaman vaki olmuştur denilir, o gizli imiş, onu evvela senin kalbin bilir, unuttum dersin, o yine ruhunda mevcuddur. Düşünürsen bulursun, ıhtar edilse fark edersin, demek ki, evvel'emirde senin ruhun, nefsi natıkan, senin hakkında Cenâb-ı Allah’ın bir defteridir. Sen bu defterin hangi meleklerin elile tuttulduğunu göremezsen de her halde tutulduğunu bilirsin. Bundan başka ve buna benzer ne kadar defterler vardır ki, senin amelin onlara kaydedilir, bütün bunlar aynen Levhi mahfuzı ilâhîde mukayyeddir. Ve hepsi bizzat Allah’ın yedindedir. Parmağına ufak bir diken dokunsa, senin ruhun ondan derhal haberdar olur değil mi? Allah dahi senin vücudüne, ruhuna, kalbine ilişen her hangi bir şeye hüvehüvesine agâhtır. Neyin varsa oradandır. Artık beğen beğen de beğendiğini yap, her halde orada hayrı hayır, şerri de şer olarak bulacaksın, hayr-ü şerrin mizanı da esasen hakkın yedinde bulunduğunu unutmamalısın.

Sizin irtidadınızla memnun olmak istiyen, türlü türlü şüpheler ilka etmeğe çalışan o ehli kitab,

110 ﴿