114

Allah’ın mescidlerini içlerinde Allah’ın ismi anılmakdan meneden ve harab olmaları zımnında çalışan kimselerden daha zalim de kim olabilir? Bunlar oralara korka korka olmakdan başka suretle girmek salâhiyetini haiz değildirler, bunlara Dünyada bir zillet var, bunlara Ahırette azîm bir azap var

(........) Allah’ın mescidlerini içlerinde ismi ilâhî zikredilmekden meneden ve o mescidlerin maddeten veya ma'nen harab olmasına, yıkılmasına veya muattal kalmasına veya mescidlikden çıkarılmasına çalışandan daha zalim kim vardır?-; ve böyle zalimlerin Cennet ile münasebeti nedir?. Her şey'in hakkı, lâyık olduğu mevkia konulmak, zulüm de bir şey'i mezunın gayriye koymaktır. Demek ki, bir şey hakkından, lâyık olduğu mevkiinden ne kadar uzaklaştırılırsa, o kadar haksızlık, o kadar zulüm yapılmış olur ve o şey ne kadar yüksek ve ne kadar mukaddes ise zulüm de o nisbette ileri gitmiş bulunur. Netekim Allah’a şirk en büyük zulümdür. Allah’ın mescidlerini, içlerinde Allah demekden menetmek ve harab olmalarına çalışmak da hem Allah’ın, hem mescidlerin hem de insanların hakkına son derece bir tecavüzdür. Bunu yapan zalimler hiç bir zulümden çekinmez hepsini yapar ve hepsine kapı açar. Binaenaleyh mesacide taarruz ve onların maddeten veya ma'nen harab olmasına sayetmek zulümlerin en büyüğünden ve bunu yapanlar en zalim kimselerdendir. Bu derece zulmün emsali tasavvur olunsa bile mafevkı tasavvur olunmaz. Netekim (........) gibi diğer bir takım âyetlerde de bunun emsali beyan edilmiştir ve bu inkârı istifhamların hepsi bunların fevkında bir mertebei zulüm bulunmadığını beyan içindir (........) terkibi hiç bir istisnası olmıyarak bütün mescidlere şamildir ve âyetin hükmü umumîdir.

Cumhurı müfessirînin beyanına göre asıl sebeb-i nüzul, Beyti makdisin tahribi mes'elesi olup âyet Rum ve Nasara hakkındadır. Bazı müfessirîn müşrikler hakkında olduğunu da beyan etmişlerdir. En doğrusu her ikisi yani Nasaranın müşrikîn ile müşterek bulundukları hısalı şirk hakkındadır. Buhtü-nassar, müşrik Rumlar hıristiyan Rumlar, ayni fiilde iştirak etmiş ve Arab müşrikleri de Kâ'be hakkında kısmen bunlara benzemiştir. Maahaza asıl hedefi muahaze Rum hıristiyanlarıdır. İbn-i Abbas Hazretlerinden rivayet olunduğu veçhile «Roma Kayserlerinden Tıtos Kudse hücum edip ahalisini katleylemiş, zürriyetlerini esir almış, Tevratı yakmış, Beyti makdisi tahrip etmiş, içinde hınzırlar kesmişler, lâşeler bırakmışlardı ilah...» bundan dolayıdır ki, ekseri müfessirîn sade Nasarayı zikretmiştir. Tarihlerin beyanına göre Beyti Makdis ilk defa Buhtü-nassar tarafından pek feci bir suretde tahrib edilmiş ve Beni İsrail devletine nihayet verilmiş idi, ondan sonra mülûki Fürsden Erdişiri Behmen tarafından tekrar imar edilmiş idi ki, İsrailîler buna kirş veya kürş namını vermişlerdir. Beni İsrail yine toplanmış ve İran tabiiyetinde bir hükûmeti mahalliyeye nail olmuştu, bilâhare Yunanlıların ve daha sonra Romalıların idaresine geçtiler, Zekeriya ve Yahya aleyhimesselâmı o zamanlar şehid etmişlerdi, Hazret-i İsanın urucundan kırk sene kadar sonra da Kudüsün ve beyti makdisin ikinci tahribi vaki oldu. Bu hâdise Roma Kayserlerinden (Neron) un halefi

Ospasyanoş zamanında başlamış ve zikrolunduğu üzere oğlu «Titos» tarafından itmam edilmiştir. Bu tahrib bir daha avdet etmemek üzere Yahudî devletinin tamamen zevali olmuştur Espasyanos bunları etrafında tazyik ve Kudüsde tahassuna mecbur etmişti, Titos da buraya şiddetle hücum ederek gizlenib kaçabilenlerden maada ahalisini Yehudi olsun Hıristiyan olsun hep katliâm ve zürriyetlerini tamamen esir etmiş, Kudsü yağma ve tahrib ettiği gibi Beyti makdis ve heykeli de tahrib eylemiş ve bütün kitaplarını yakmış ve artık orada Beni İsrailden kimse kalmamış, badema ellerine hiç bir hüküm de geçmemiştir. Buna da sebeb kendi isyan ve taaddileri olduğu Roma tarihlerinde zikrolunmuştur. (........) beyanı ilâhîsi de bunu göstermiş idi. Bu suretle Beni İsrail cezalarını bulmuştu, fakat Rumlar da bütün bu mezalime dalmıştı, badehu Kudüs üçüncü def'a olarak yavaş yavaş imar olunmağa başlıyordu. Yehud ve Nasara orada yerleşiyordu, İbn-i Esirin tarihi Kâmilde beyanına göre imparator İlya Anderyanos (Aderyanos - Murad Bey tarihi) hissettiği bir muhalefet üzerine Yehudi ve Hıristiyan bir çok ehaliyi pek barbarcasına katliâm yapmış ve beyti makdisi son defa olmak üzere tahrib eylemişti, maamafih yedi sekiz sene sonra şehri imar etmiş, Rumdan, Yunandan bir çok halk iskân eylemiş ve Zöhre namına birde büyük heykel bina etmiş ki, bazıları yanlış olarak bunu ta Davud aleyhisselâma isnad ederlermiş. O zamana kadar şehrin ismi «Oruşelim» iken bu i'mardan sonra «İlya» namı verilmiş ki, «Beytürrab» demek imiş. Nihayet Romada Nasraniyeti kabul ve i'lân eden İstanbul banisi Kostantinin anası Hilâna (Eleni) Nasaraca Hazret-i İsanın üzerinde asıldığı ve bir yere gömüldüğü iddia edilen salibi bulub çıkarmak için Kudüse gitmiş ve salibi çıkartmış ve çıkarttığı gün Hıristiyanlarca idi salib namile bir bayram ittihaz edilmiş ve Kudse varır varmaz, Hazret-i İsanın medfun olduğu iddia olunan kabir üzerinde «Kamame» namı aharle «Kıyame» kilisasını bina ettirmiş ve sahra üzerinde biraz tamir edilmiş bulunan Beytülmakdis heykelini yere kadar tahrib ve üzerine memleketin süprüntüleri dökülmesini emreylemiş, o zamandan Hazret-i Ömer zamanına kadar Nasara orayı mezbele yapmışlar, orada Allah’a ibadet ve dua etmek istiyenleri meneylemişlerdi, Hazret-i Ömer orayı mezbele halinde bulmuştu, ve o zaman Mescidi Aksa müslümanlar tarafından bina edilmiş idi. Görülüyor ki, bütün bu tarihî vukuatta Kildan ve Rum müşriklerinin Beytülmakdis hakkında takibettikleri men-ü tahrip mezalimine Rum Nasarası da ayni vechile ve hattâ daha devamlı bir surette iştirak etmişler ve onlardan ziyade mes'uliyet yüklenmişlerdir. Beyti makdis gibi kadim bir mescidi ilâhî hakkında böyle bir zulüm ise din ve Nasraniyet davasile taban tabana zıddır. İşte bütün bu tarihî mezalimi icmal eden bu âyeti kerime bilhassa Nasaranın müşriklere iştirak ettikleri bu zulme işaret ederek nazil olmuş, Yehudîler de sebebiyet vermek ve Beyti Makdisin hakkını ödememek suretile harabına çalışanlar zümresine dahil bulunmuştur. Ve binaenaleyh Sıyakı Âyet hem Yehudî ve hem Nasaraya ve hem müşrikîne temas ederek mesacidin hakkı hürmetini ta'mim etmiştir. Bu suretle Mekke müşriklerinin Resulullahı ve müslümanları Kâ'beden meni'lerine ve evvell-ü ahır mesacid hakkında yapılmış ve yapılacak men-ü tahribin cümlesine şamildir. Filvaki başta Nasara olmak üzere bu men'i yapan ve bu tahribe çalışanlardan daha zalim kim vardır? (........) işte bu zalimler yok mu (........) bunların o mescidlere korka korka girmeden başka hakkı duhulleri yoktur.- Onlar tahribine say ettikleri o mescidlere yanaşamamalı ve şayed girerlerse can korkusile titreye titreye girmelidirler ve hakkı budur. Allahü teâlâ bunu erinde geçinde tatbik edecektir. Hürmet etmedikleri o mescidler, onların ellerinden başkalarına geçer, o zaman onlara girmek isteyecek olurlarsa giremezler, nihayet kemali tahassürle ve korka korka girebilirler. Netekim Kur’ân’ın bu mu'cizesi zuhur etmiş, Kudüs Rumların elinden çıkmış, Beyti Makdis i'mar olunmuş, o zalimler de ona korka korka girebilir olmuştu ki, bunda bu günkü müslamanlar için pek büyük bir dersi ibret vardır. (........) bunları yapan o zalimlere Dünyada büyük bir felâket ve mahrumiyet vardır. -Günlerden bir gün o men-ü zulmü yaptıran devletlerini, kuvvet-ü şevketlerini zayi edecek, mahkûmiyete düşecek, perişan olacaklardır. Şayani dikkatdir ki, Süddî tefsirinde bu hıyz-ü felâketten murad Kostantıniye şehrinin ellerinden çıkması yani İstanbulun fethi hadisesi olduğu zikredilmiş ve İbn-i Cerir, Keşşaf ve saire tefsirleri gibi mütekaddim ve muteber tefsirlerde de bu kavl naklolunmuştur. Bunlar, İstanbulun fethinden asırlarca mukaddem yazılmış olduğuna ve hele eslâfi müfessirînden olan Süddi beş altı asır mukaddem bulunduğuna nazaran bu tefsirin menbaı nübüvvetden birrivaye ahz edilmiş bir mu'cize olunduğuna iştibah edilmemek lâzım gelir. Lâkin bunlar bununla da kalmıyacaklar: (........) bunlara Dünyadaki o hizy-ü felâketten başka Ahırette de pek büyük bir azab vardır. -Dünya ve Ahıret böyle azablar böyle zalimlerin hakkıdır. Allah kıyamet günü bunu tatbik edecektir. Böyle iken bir de Cenneti inhisar altına almak davasındadırlar, o mescidlerden menedilen ve Allah’a cidden ibadet etmek istiyenler asla me'yus olmamalı. Ve o mescidlerden menedildik diye Allahdan ve Allah’a ibadetten vaz geçmemelidir. Çünkü

114 ﴿