141O bir ümmeti geldi geçti, ona kendi kazandığı size de kendi kazandığınız ve siz onların işlediklerinden mes'ul değilsiniz (........) bunu belleyin, badema hal-ü istikbali düşünün, işbu kanunı kesbe riayet edin, risalet ve imameti Muhammediye tahtında teşekkül eden ve bütün Enbiya tarafından tergib edilmiş bulunan ümmeti muazzamai müvahhideye dahil olmağa çalışın. Müfessirînin beyanına göre bu âyette başlıca bir kaç tenbih vardır: Evvelâ aba-ü ecdadın fezailine ittikâl ile kalınmamalıdır. Herkes ameliyle muahaze olunur. Saniyen eslâfa farz kılınan ahkâm aynen ahlâfa dahi farz kılınmak nasıl müstenker değilse ıhtilâfı mesaliha mebni Muhammed aleyhisselâmın insanları eski bir milletten yeni bir millete nakletmesi ve bu suretle büsbütün yeni bir şeriat getirmesi de mümkindir. Bu da istinkâr edilmemelidir. Balâdaki nesih âyetleri de bu imkânı natıktır. İşte «ezmanın tegayyürile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz» kaidei fıkhiyesi bu gibi âyetlerin mazmunudur. Ahkâmın böyle ılel-ü mesalihi ile deveranı bilmeğe «fıkıh» tabir olunur. Dini islâmın böyle bir taraftan ahkâmı sabite, diğer taraftan ahkâmı mütehavvileyi haiz olması, onun kıyamete kadar bekasını teyid edecek esbabtan birisidir. Bu sayede beşeriyetin hem terakkisi muhafaza olunur, hem de buhranlı, yıkıcı inkılâblardan mahfuz kalır. Salisen, tarikati Enbiyaya temessük etmek istiyenlerin seleflerini, hata ve savab kör körüne taklid ile uğraşmayıp hakk-u batılı bizzat temyiz ederek amel etmeleri lâzım gelecektir. Çünkü (........) buyurulmuştur. Bu gibi büyük esasları ihtiva eden bu âyet, lâteşbih bir tercii bend gibi ayrı ayrı siyak ile takrir edilmiş ve bu takrir, mahzı tekrardan ibaret kalmamıştır, birinde intisabı ırkî' diğerinde intisabı dinî esası sevkolmuş ve bir de evvelkinde esbat (.......) işaretinde sarahaten dahil olmadığı halde ikincide dahil olmuştur. Ve bu suretle birinci cüz hitam bulurken ruhı islamın vahdeti temin edilmiştir ki, bundan sonra vahdeti cismaniyesini temin edecek olan Kıble mes'elesine geçilecek ve ümmeti Muhammedin teşekkülüne ve evsafı zatiyesine işaret buyurulacaktır. Buraya kadar Sûrei bakare (........) e kadar Fatihanın evveline şebihtir bundan sonra yeni bir sıratı müstakim hidayetine başlanacaktır. Bunun için buyuruluyor ki, (........) (........) KIBLE: esasen insanın her hangi bir tarafa teveccüh ve istikbali hâlidir ki, Türkçe yön demektir. Orfen namazda teveccüh olunan mekâna ismolmuştur. Cenab-ı Hak Kıblenin tahavvülüne ve yeni bir sıratı müstakimin iraesine ve bu suretle yeni bir ümmet teşkiline işaret ve bunun üzerine kendilerini bilmezler tarafından söylenecek cahilâne sözlerin hükümsüzlüğünü beyan için şöyle buyuruyor: |
﴾ 141 ﴿