148Her birinin bir yöneti vardır, o ona yönelir, Haydin hep hayırlara koşun, yarışın; Her nerede olsanız Allah sizi toplar, bir araya getirir, şüphesiz ki, Allah her şeye kadîr (........) Ümmetlerden veya akvamdan her birinin bir yüneti vardır ki, o ona yünelir, Milleti İbrahime ittiba etmek ve bu suretle en büyük ve en güzide bir ümmeti muazzamai mu'tedile olmak istiyenlerin yüneti de en kadim olmakla ma'ruf ve en şümullü bir ciheti vahdet olmağa lâyık olan ve İbrahimin Kıblesi bulunan Kâ'bedir. Bu ümmeti muazzama buna yünelmelidirler. Ve bu herkesin yünetine gelir. Yer yüzündeki akvamdan her birinin de buna yünelecek bir ciheti, bir yüneti vardır. Meselâ Şimal halkı Kâ'benin Şimal cihetine, cenub halkı cenub cihetine, Şark halkı Şark cihetine, Garb halkı Garbına ve aradakiler aradan bir cihete yünelirler. Hepsinin cihetleri muhtelif olmakla beraber yine cümlesi bir Kâ'be alttan üstten göğe kadar bir merkez ve dairen madar ona teveccüh eden sekenei Arz onun etrafında sıra sıra birer saffı müstedir teşkil ederek yeknesak, yekemel, yekhedef bir cemaati kübra teşkil edebilirler (........) binaenaleyh sizden her biriniz yünetine yünelerek hayırlar yapmakta müsabakalar icra ediniz. Zira Kıbleden maksad da böyle muntazam bir vahdet ile hayır müsabakasına girişmektir. Siz bunu biliniz de edyanı saire erbabından ziyade hayırlar yapınız ve onları sebk ediniz ve muhtelif cihetlerde, başka başka beldelerde bulunduğunuzdan dolayı aranızda vahdeti içtimaiye yoktur sanmayınız. Zira (........) her nerede olursanız olunuz, Allah hepinizi bir araya getirir. Bir Kıbleye teveccühünüz sayesinde ıhtilâfı cihata rağmen hepiniz cemaati vahide olur ve hepiniz Mescidiharam içinde namaz kılıyor gibi muntazam bir hey'eti içtimaiye halini iktisab edersiniz ve ecrinizi o suretle alırsınız. Ve böyle şey olur mu demeyiniz, çünkü (........) Allah her şeye kadır olduğu gibi sizi böyle toplamağa ve ecrinizi vermeğe de kadirdir. Hali hazarde böyle, sefere gelince: (........) |
﴾ 148 ﴿