221

Maamafih müşrikleri iman etmedikçe nikâh etmeyin, bir müşrike sizi imrendirse bile iman etmiş bir cariye her halde ondan daha hayırlıdır, müşrik erkeklere de nikâh ettirmeyin bir müşrik size hoş görünse bile, mü'min bir kul elbette daha hayırlıdır, onlar sizi ateşe da'vet ederler, Allah ise iznile Cennete ve mağfirete davet ediyor da âyetlerini insanlara beyan buyuruyor gerekki hatırda tutarlar

(........) gerek zahirî ve gerek hakikî müşrik olan ya'ni mü'min olmıyan kadınlardan hiç birini nikâhınıza almayınız, tezevvüc etmeyiniz (........) ta ki, iman etsinler, o zaman tezevvüc edebilirsiniz (........) ve şunu muhakkak biliniz ki, mü'mine bir cariye (........) müşrike bir kadından hayırlıdır. (........) velevse o müşrike sizi meftun ve hayran etsin, hüsn-ü cemali, hal-ü etvarı, terbiye ve nezaketi son derece hoşunuza gitsin. Ehli imanolan bir kadın evli bir cariye bile olsa mü'min olmak itibarile nikâh ve izdivaca, aile teşkiline elzem olan iffet-ü istikamet ve sadakat noktai nazarından hür ve pek güzel görünen imansız bir kâfireden çok yüksektir. Binaenaleyh imansız kadınları tezevvüc edib de aile teşkiline kalkışmayınız. Burada müşrikenin mü'mine mukabilinde zikredilmesi, müşrikâttan murad gayrı mü'min alelumum kâfireler olduğunu ayrıca gösteren bir nassdır. (........) gerek zahirî ve gerek hakikî müşrik olan ve gerek ehli kitab olsun gerek olmasın gayrı mü'min bulunan kâfir erkeklerin hiç birine de inkâh etmeyiniz. Onlara sizden hiç bir kız, kadın tezvic eylemeyiniz (........) tâ ki, o imansızlar iman etsinler,

o zaman verebilirsiniz. (........) ve hiç şüphe yok ki, mü'min bir köle (........) her hangi bir müşrikten, imansız bir kâfirden hayırlıdır. (........) velevse o kâfir sizi meftun ve hayran etsin, hürriyyeti, cemali veya serveti veya cah ve ikbali Dünyevîsi veya sair ahvali ve muamelesi ile pek ziyade gözünüze girmiş bulunsun. Böyle bile olsa gayrı mü'min olan kimseye hiç bir mü'mine ve müslimeyi nikâhlamayınız (........) o imansızlar erkek olsun dişi olsun (........) çıraları insan ve taş olan o belâlı ateşe da'vet ederler, halen veya kalen ona çağırırlar (........) Allah ise izn-ü emrile Cennet-ü mağfirete da'vet ediyor. (........) ve âyatını, delâili ahkâmını, gafil insanlara beyan eyleyor ki, (........) onları tezekkür edib akıllarını başlarına alsınlar. Ve mü'min olmıyanların behemehal müşrik olduklarını ve bunlarla nikâh ve inkâhın ve zina ve şirke müncer olacağını anlasınlar, bu nokta tefekküre muhtac değil, tezekkür kâfidir. Binaenaleyh ey ehli iman Allah’ın emrini, da'vetini bırakıb da o kâfirleri veya kâfireleri tezevvüc veya tezvic ile kendinizi ateşe atmayınız.

Bidayeti islâmda müslümanlar gerek Ehli kitab ve gerek kitabsız alel'ıtlak gayrı müslimlerle kız alır verirlerdi. Bu esnada Abdullah İbn-i Revaha radıyallahüanh müslime bir cariyesini azad etmiş ve tezevvüc eylemiş idi. Haseblerine rağbeten kâfirelerle münakehayı arzu eden nas buna bir cariyeyi tezevvüc etti diye ta'n etmişlerdi. Bir de Beni Haşimin halifi olan Ebumersedi Ganevî Kennaz ibnilhusayn veya Mersed İbn-i Ebi Mersed Kureyşten anak namında müşrike ve fakat cemalden nasıbedar olan bir kadını tezevvüc etmek için resulullahdan istizan etmiş «inneha tücibünî ya Resulallah» demiş idi. Kezalik Huzeyfet ibnilyeman velîdei sevda hasna nam cariyesini ı'tak ve tezevvüc etmiş idi, bu hadiselerden biri veya mecmuu sebebiyle bu âyet nazil oldu, küffar ile münakehat, yani gerek almak ve gerek vermek ikisi de sureti kat'ıyede men-ü tahrim edildi. Bunda hurmetin şiddetine tenbih için alel'umum gayrı mü'minlere müşrik ıtlak olunmuş (........) medlulünce tebliğatı Muhammediye vechile mü'mini müvahhid olmıyanların hepsinde zahiren olmasa bile hakikaten bir müşriklik bulunduğu ve bunlarla nikâhın ateşe atılmak demek olduğu da bilhassa ıhtar olunmuştur ki, hurmetin şiddetine tenbihtir. Ancak surei «Maide» de (........) âyeti beyaniyle bu âyetin birinci fıkrasından Ehli kitab kadınları istisna olunarak Ehli kıtabdan kız almağa maalkerahe ruhsat verilmiş ve fakat ikinci fıkra muhkem olarak kalmış ve kız vermek hiç bir suretle tecviz edilmemiştir (........) kanunı ilahîsi mucebince zevceler zevclerinin tabi'iyetinde bulunurlar, binaenaleyh bir mü'mineyi kâfire tezvic etmek onu onun tabi'iyetine tevdi etmek ve davetine mahkûm kılmak olacağından o mü'mineyi sureti kat'iyede ateşe atmaktır. Lâkin bu kanunı ilahîyi bilen ve kendini ona göre idare edebilecek olan erkekler hakkında bu tabiiyet ve davete mahkûmiyet zarurî ve kat'î değildir, bu şeraıt altında müslüman erkekler için ihtiyac halinde bir ruhsata imkân vardır. Bunun için bu âyet ile ırşad ve tezkirden sonra (........) ile lüzumunda yalnız Ehli kitabdan kız almağa ruhsat verilmiş ve zaruretler mıkdarınca takdir olunacağından ma'adası yine hurmette bırakılmıştır. Şunu da tezekkür edelim ki,

(........) âyeti mucebince emval-ü eşyada aslolan ıbaha olduğunu ve delili hurmet bulunmadıkça ibaha ile âmel olunacağını ve fakat (........) buyurulduğundan dolayı bu ibaha da insanlar, insanların canı ve ırzı dahil olmadığını ve bil'akis emvaldeki ibahai asliye insanların canını, ırzını, hukukunu menafıını muhafaza için bulunduğunu ve hasılı can ve ırzda aslolan ibaha değil hurmet olduğunu görmüş idik, can ve ırzda hurmet aslolunca da bir ibaha ve cevaz delili bulunmadıkça can gibi ırz da dahi tasarruf, haram olacağından cevazı nikâh behemehal bir delile mütevakkıftır. Delili ibaha bulunmıyan mevakı'de nikâh, haramdır. Yani o nikâh, nikâh değil zinadır. Bu nokta iyi tezekkür olununca anlaşılır ki, bu âyetteki müşrikât ve müşrikîn mü'minat ve mü'minîn mukabili olmasa idi de müşriki zahir manasına olabilse idi o zaman da müslüman kadınlarının diğer kâfirlere nikâhı hurmeti asliye ile haram olacaktı. Zira (........) ile müslüman erkeklerin Ehli kitab kadınlariyle tezevvüclerine mesağ gösterilmiş olduğu halde müslüman kadınların Ehli kitab erkekleriyle tezevvücü caiz olacağına dair ne âyet, ne hadîs hiç bir delili ibaha varid olmamıştır. Hulâsa yakında geleceği üzere müslümanların kadınları islâm tohumları için bir harsi muhteremdir. Ve ehli islâm alelumum harslerinden mezrealarından hiç birini ağyara çiğnetmemek, vat' ettirmemekle mükelleftir, harsi mal olan vatan toprağını ecanibe çiğnetmek büyük bir felâket olduğu gibi can ve din harsi olan nisvanı islâmiyeyi ağyara çiğnetmek de felâketlerin felâketidir. Bunlar nikâh değil, onların da'vetine uyub canları ateşe atmaktır. (........) Şimdi nikâh dolayısile:

(........)

MEHIYZ: Masdarı mimî veya ismi mekân veya ismi zeman olabildiğine göre hayız, mahalli hayız, veya zemanı hayız demek olur. Hayız, esası lûgatte seyelân manasından me'huz olarak kadınların âdeti olan kan akıntısının ismidir ki, rahimden vakıt vakıt gelen kirli bir ifrazı tabiî olub eşhasa veya ahvale göre müddeti tefavüt eder. Maamafih akalli üç, ekseri on gündür. İmamı Şafiî, akalli bir, ekseri on beş gün olduğuna ve İmam Malik akal ve ekserinin de ta'yini mümkin olmadığına kail olmuşlardır. İki hayız beynindeki temizlik müddetine tuhur denilir.

Hayzın ahkâmı şer'iyesi, namaz ve oruca mani olması, mescide girmekten, Kur’ân okumaktan ve Mushafa dokunmaktan ictinab edilmesi, kadının bununla bülûga ermesi ve bu halde cimaın haram olmasıdır ki, burada mansus olan da budur şöyle ki,

221 ﴿