243

Bakmaz mısın o kimseler ki,? binlerce kişi iken ölüm korkusiyle diyarlarından çıkdılar, Allah da kendilerine "ölün" dedi, Sonra da onlara bir hayat verdi, her halde Allah insanlara kar, bir adıl sahibi ve lâkin insanların pek çokları şükretmiyorlar

(........) Görmedin mi? Haberin yok mu? Ne acaib baksanâ şunlara ki, (........) binlerce kişi oldukları halde ölümden kaçınmak için diyarlarından çıktılar (........) Allah da onlara ölün dedi (........) sonra bunlara yeniden hayat verdi. Ba's badel mevte mazhar oldular.- Ölmiyelim diye kaçtıkları zaman korktukları başlarına geldi, öldüler, fakat ölüm içine düşüb adeten öldük dedikleri bir anda da akıl-ü hayale gelmez bir surette tekrar hayat buldular. Demek ki, hükmi ilâhîden kaçılmaz ve hiç bir zaman Allahtan ümid de kesilmez. Rivayet olunmuş ki, vaktiyle Irakta Vasıt tarafında (........) denilir bir kasaba varmış, orada ta'un olmuş, ehalisi bundan kaçmak için memleketlerinden çıkmışlar, fakat hep telef olmuşlar, sonra Allah yine hayat vermiş. Bir de Beni İsrailden cihada memur olan bir kavim muharebeden korkub vatanlarından çıkmışlar, kaçmışlar, fakat yine ölmüşler, perişan olmuşlar, nihayet Allah onlara tekrar hayat vermiş, fisebilillâh muharebe etmelerini emretmiş. Bir gün Hazret-i Ömer namaz kılarken geride iki Yehudî varmış, müşarünliyeh rükû'a varırken hava yapar, ya'ni rükû'da kollarını böğürlerine kısmayıb serbes ve aralık tutarak dizlerine kor ve karnını çekkin tutar ve bu suretle rükû'da merdane ve metin bir vaz'iyet alırmış, bunu gören Yahudîlerin biri diğerine «bu o mu» demiş. Hazret-i Ömer namazı bitirince birisinin «bu o mu» dediğini söylemiş, «biz kitabımızda biiznillâh ölüleri dirilten Hazkilin verdiğini verecek demirden bir boynuz, (karn) buluyoruz» demişler, Ömerin, «biz kitabımızda Hazkil ve İsadan başka biiznillâh ıhyai mevtâ eden bulmuyoruz» demesi üzerine «Biz Allah’ın kitabında sana nakletmediği Peygamberler buluyoruz» demişler, Ömer de «evet» demiş, binaenaleyh Yehudîler ıhyai mevtaya gelince «sana şunu söyleyeceğiz ki, Beni İsraile veba vaki olmuştu, bunlardan bir kavim çıktılar, bir mil gider gitmez Allah bunları öldürdü, bunlara bir divar çevirdiler, kemikleri çürüdüğünde Cenâb-ı Allah Hazkîli gönderdi, üzerlerinde bir müddet durdu, Allah da bunları bu yüzden ba's ba'delmevte mazhar etti» dediler diye de mervidir. İşte bu âyet bu kıssaların biri veya hepsi dolayisile nâzil olmuştur. Ve deniliyor ki, Hazkîl Zülkifl aleyhisselâmdır. Siyak, kıtal kıssasına daha münasib gibi görünürse de âyette hazeri mevt mutlak olduğu için gerek taun ve veba ve gerek muharebe her hangi bir sebeble olursa olsun ölüm korkusiyle hükmi ilâhîden firar etmek isteyenlerin hepsine şamildir, taun ve veba gibi öletlerde herkes bulunduğu yerden kaçmağa kalkmamalı, muharebe lâzım geldiği zaman da binlerle halk korkub vatanlarından kaçmamalıdırlar. Ölüm korkusiyle vatanlarını müdafaa ve emri ilâhîyi tenfiz etmekten kaçınarak sürü sürü terki diyar eden binlerle akvamın çok geçmeyib mahv-ü perişan oldukları ve sonradan biizni Huda yine hayat buldukları hakkında tarihi beşer misallerle doludur, burada Cenâb-ı Allah bütün bunları ıhtar ederken ölümden, hükmi ilâhî olan vazifeden kaçıb kurtulmanın imkânı bulunmadığını ve böyle yapanların korktuklarına daha çabuk ve daha feci' bir şurette uğrıyacaklarını ve hattâ Allah murad edince hükmünü infaz etmek için ölüleri bile dirilteceğini ve binaenaleyh ölmekle kurtulacaklarını zannedenlerin de kutulamıyacaklarını ifham buyurmuş, hasılı hükmi ilâhîden kurtulmak için ne ölümden kaçmanın, ne de ölüme koşmanın kârı akıl olmadığını anlatmıştır. (........) şüphe yok ki, Allah’ın insanlara fadl-ü keremi çoktur, böyle her türlü esbabın münkatı'

olmuş artık hayata imkân kalmamış zannedildiği bir sırada bile yeniden hayat verir. (........) ve lâkin nasın ekserisi şükretmezler. -Onun emirlerine muhalefet eder ve kaçmakla kurtulacağız zannına düşerler ne budalalık. Ey mü'minler siz böyle olmayın: (........)

KIRAET: (........) Nafi', İbn-i Âmr, Hamze, Kisâî, halefi Âşir kıraetlerinde (........) nın zammiyle, İbn-i Kesir ve Ebû Ca'fer kıraetlerinde (........) nın zammı ve aynın teşdidiyle elifsiz (........) mütebakisinde (........) nın zammiyle (........) okunur. (........) Nafi', bezzî, Ebû Bekir Şu'be, Kisaî, Ebû Ca'fer revh kıraetlerinde «sin» yerine «sad» ile okunur. Siz bunlardan ibret alıb şükreyleyin

243 ﴿