245hani kim var Allah’a bir karz-ı hasen arz edecek ki, Allah ona bir çok katlarını katlayıverirsin, Allah hem sıkar hem açar, hep de döndürülüb ona götürüleceksiniz (........) kimdir o yiğit ki, (........) Allah’a bir karz-ı hasen, ya'ni gönlünden koparak, hüsni niyyet ve ıhlâsa makrun olarak, dişinden tırnağından güzelce kırkıb bir ödünc versin, fesibilillâh infak etsin de (........) o da yarın ona az' afı kesiresiyle kat kat versin, yahud her kim öyle ödünç verir, Allah da ona böyle kat kat verir. Bu katların mıkdarını ancak Allah bilir. Maamafih (........) hisabiyle bire yedi yüz de denilmiştir. Rivayet olunuyor ki, Ebüddehdah radıyallahüanh «ya resul benim iki bağçem var, birisini tasadduk edersem bana Cennette iki misli var mıdır!» demiş «evet» buyurulmuş, «Dehdahın anası da beraberimde mi?» demiş «evet» buyurulmuş, «sabiyye de beraberimde mi?» demiş «evet» buyurulmuş, bunun üzerine bağçelerinin en güzeli olan «huneyniyye» namındaki hadikasını tasadduk etmiş, dönüb ehl-ü ıyaline gelmiş, onlar da o bahçede bulunuyorlarmış, hemen bağçenin kapısına durmuş, zevcesi Ümmi Dehdaha bunu nakletmiş, o da «iştira ettiğin bağçeleri Allah mübarek etsin» demiş, çıkmışlar, bağçeyi teslim etmişler, bu âyet nâzil olmuş, Resulullah «Ebû dehdah için Cennette nice hurma ağaçları saçak atıyor.» buyurmuş. Bu ne lûtuftur ki, Allah kullarına böyle bir istikraz i'lân ediyor ve bu feyzın ıhlâs ve hüsni niyyetle iradei abde merbut bulunduğunu da gösteriyor. Buna talib olunuz, Allah bu katlı ihsanı önceden neye yapıvermiyor demeyiniz, çünkü (........) Allah sıkar ve açar, gerek ferdlere ve gerek cemaatlere bazan darlık verir bazan da genişlik.- Darlıkta me'yus olmamalı, genişlikte de azıtmamalı, her iki takdirde herkes haline göre ragıbı hasenat olmalı. Dişinden tırnağından güzelce kesib Allah’a malen ve bedenen -velev sıkıntılara tahammül etmek ve hiç bir şey bulamazsa (........) demek suretiyle olsun- karz-ı hasen yapılmalıdır ki, sonu genişlik olsun (........) ve siz ne kadar kaçınsanız akıbet o Allah’a irca' olunacaksınız. Ecir veya cezanızı behemehal bulacaksınız. Bunların cereyanı tenvir için. (........) (........) (........) KIRAET: (........) Nafi', «sin»in kesrile, bakilere fethile (........) Nafi', İbn-i Kesir, Ebû Amr, Ebû Ca'fer gayının fethile, mütebakisi zammile. (........) Nafi', Ebû Ca'fer, Ya'kub (........) kavm, raht gibi müfredi olmıyan bir ismi cemi'dir ki, toplandıkları zaman göz veya yer dolduran bir cemaat veya cemiyet mefhumile eşrafı nasa, ya'ni ileri gelen ve sahibi re'y olan vücuh ve erbabı hall-ü akd hey'etine ıtlak edilir. İbn-i Atıyye demiştir ki, (........) kelimesinin aslı vaz'ı cemii kavmdır, eşrafa (........) denilmesi teşbihendir. İlah.... Ya'ni eşrafa bütün kavmi temsil edebilmeleri haysiyetinden onlar gibi (........) ıtlak olunur. Onun için âtide göreceğiz ki, sözler eshabı re'ye muzaf olmakla beraber mes'uliyet umuma müteveccihtir. Hasılı (........) iki noktai nazarla Cumhûrı kavm demektir. Ferrâ beyan eder ki, bütün Kur’ân’da (........) rical demektir, içlerinde kadın yoktur. Ey sahibi nazar |
﴾ 245 ﴿