251Derken Allah’ın izniyle onları temamen bozdular, Davud Calutu öldürdü ve Allah kendisine mülk ve hikmet verdi ve daha dilediğinden ona ta'lim de buyurdu, Allah’ın insanları birbiriyle defetmesi olmasa idi Arz, mutlak fesad bulmuş gitmişti ve lâkin Allah’ın zevil'ukul âlemlerine bir fazlı var (........) çok geçmeden o kâfirleri Allah’ın izniyle bozdular, (........) ve Davud Calutu öldürdü (........) ve Allah ona -yani Davuda- hükümdarlık ve hıkmet-ü nübüvvet ihsan etti. -Talut kendisine kızını vermiş ve bilahare Arzı mukaddesin meşarık-u mağaribinde büyük bir devlete nail olmuştu. Ve Beni İsrail Davuddan evvel hiç bir melikin etrafında bu kadar toplanmamıştı. Bunlardan başka (........) ona iradei ilâhiyesi taalluk eden başka bazı şeyler de öğretti.- Ezcümle demirleri yumuşadıb zırhlı elbiseler yapmak san'atını ve başkalarının bilmediği kuş dilini, elhanı tayyibe ve saireyi ta'lim etti. Ve işte o zalimlerin zulmüne rağmen bir ekalliyetin azm-ü imanı ve himmet-ü duasiyle Allahü teâlâ böyle ümid edilmez muvaffakıyyatı azıme ihsan eyledi. Şimdi buna karşı iyi amma Allah muharebeye hiç meydan vermese ve sultai hükûmete müsaade etmese daha iyi olmaz mi idi? dememeli, çünkü (........) Allah insanların bazısını bazısiyle defi' veya müdafaa etmemiş, müfsid ve mütecavizleri muslih ve mücahidlerle defi' ve ehli silm-ü salâhı ve evlâd-ü nisvani vikaye etmemiş olsa idi (........) yer yüzü fesada uğrardı, Arzın menafi-ü mesalihı muattal olur, hars-ü nesilden, ilm-ü san'atdan, din-ü imandan eser kalmazdı. -Zira def-ü mukavemet kanunu olmasa idi ekser nas, mütecazib ve mutı-ü münkad bile olsa mütecavizlerin mütemadiyen hücumuna ma'ruz kalırlar, çiğnenir mahvolurlardı, muadelei içtimaiye bulunmaz, nihayet herkes mütecaviz olur, herkes mütecaviz olur da mukavemet de farzedilmezse hepsi mahvolur. Cenâb-ı Allah insanları sahibi irade olarak yaratmıştır, ve böyle yaratması mahzı rahmet-ü kudrettir, fakat bu iradeler mutlak bırakılır da birbirleriyle tadil edilmez ve hiç bir mukavemete maruz kalmazlarsa külfeti mesaiye katlanılmaz, önüne geleni çiğnemeğe çalışır. Müdafea ve mukavemet olmayınca da tecavüz, aksarı turuk, tarıkı müstakim olmuş olur, o zaman da insan namına bir şey kalmaz, nizamı Arz muattal olur (........) ve lâkin Allah bütün âlemlere ve o miyanda bilhassa zevil'ukul âlemine bütün bir fazl-ü rahmet sahibidir.- Bu fesada razı olmaz, o Arza Omran verecek, üzerinde insanları fazl-ü keremiyle yaşatacak, ebedî saadetlere, yüksek mertebelere erdirecektir. Binaenaleyh fesad talisi batıldır, matlûbı ilâhî salâhtır. Binaenaleyh salâhın fesadı def etmesi için ehli salâh-ü hayrın ehli fesad-ü şerri defetmesi lâzımdır ve zaten mukavemet-ü müdafaa umum kâinatta bir kanunı hakdır. İradeden, akl-ü şuurdan hıssedar olmıyan mahlûklar bu mukavemetlerini cebri hakkile bil'ıztırar ibraz ederler. Faili muhtar olanlarda bunun tatbiki de akl-ü irade ve imanlariyle yapılmak lâzım gelir. İşte Allah harbı ve hükûmeti bu hıkmetle meşru' kılmış ve insanların müfsid ve mütecaviz kısmını muslih kısmiyle defi' ve hüsni suretle çalışacakları vikaye için emretmiştir. Erbabı salâh ve fazılet bu noktayi derpiş etmeyib ve müdafaa kaydiyle meşgul olmayıb da mütecavizleri serbes bırakacak olurlarsa bütün kudret onların eline geçer ve onlar da âlemi temellük etmek sevdasiyle yer yüzüne fesad verecekler ve buna meydan verenler mes'ul olacaklardır ki, balâda buna (........) ıhtarı sebk etmiş idi. Şu halde iki harb vardır. Birisi harbı ıslâh, diğeri harbı ifsaddır. Ehli imana emredilen de fisebilillâh harbı ıslâhtır ki, bu da zulm-ü fesadın ve menbaı zulm olan küfr-ü şirkin def'i ve silmi küllînin te'minidir. Ehli salâh ve islâm bunu yapmazsa küfr-ü fesad istilâ edecek o zaman da insanlar kökünden kazınıb kıyamet kopacaktır. Ya Muhammed! |
﴾ 251 ﴿