257

Allah iman edenlerin velisidir onları zulümattan nura çıkarır, küfredenlerin ise velileri Taguttur onları nurdan zulümata çıkarırlar, onlar işte eshabı nar, hep orada kalacaklardır

(........) Allah, iman edenlerin, ilmi ezelîde imanı mukarrer olanların muhibbi ve veliyyül'emridir. (........) onları hidayet-ü tevfikiyle zulmetlerden nura çıkarır. -Burada «zulümat» ın cemi, «nur» un müfred getirilmesi ne kadar şayanı dikkattir, demek ki, âlemde mütenevvi' zulmetler vardır. Bütün bu zulmetleri izale edecek olan nur ise birdir ki, o da (........) mucebince nuri haktır, her hangi bir hususta nuri hak bulunamadı mı insanı her tarafından sayısız zulmetler kaplar, nuri hak tecelli edince de o zulmetler kalkar, nuri hak tecelli edince de o zulmetler kalkar. Nuri hak bulunmadı mı Yerler Gökler hiç, gündüz gece, güneşler zifir, gözler kör, kulaklar sağır olur, kalbler bin türlü hayalât ile buhranlar içinde çarpınır kalır, aranan bulunmaz, ne aranacağı bilinmez, gönüllere vesveseler, elemler, azablar çöker etrafı evhamlar, umacılar kaplar, Cinler Şeytanlar başa toplanır. O zaman insana varlık bir belâ kesilir de ah keşke ben de bir hiç olsa idim diye haykırır, o sırada her hangi bir sebebden nuri hak zuhur ediverirse Semalar güler, yıldızlar doğar, baharlar açılır, neşveler sunulur, elemler silinir, ınkıbazlar unutulur, gönüller inbisat ve inşirah ile dolar, zevkı vücud duyulur. Ve zaten işte nuri hakkın bu bir lemhai zevkıdır ki, insana hayat hayat! dedirtir. Bu zevkı ebedîleştirmek istiyen âkıllar da kendini kendine bırakmaktan vaz geçirip nuri hakka irmek için onun urvei vüskasına yapışmalıdır. Malûm ki, her şeyde ancak bir veçhi hak vardır ve Allah’a ancak o vecihten gidilir. Buna mukabil her şeyde vücuhi batıl namütenahidir. Meselâ bir şey kaybettiniz, o bir yerdedir. Ve ancak oradadır. O anda bunda vechi hak budur, fakat siz bir kerre onu bilmiyor ve hele o yeri bildiğiniz halde o, orada yoktur diye itikad etmiş bulunuyorsanız oradan başka hangi taraf aklınıza gelse vechi batıldır, bulamazsınız. Bu bir şeye karşı bütün cıhatı cihan batıl kesilir. Bu suretle her hangi bir şeyde bir vechi hakka mukabil namütenahi vücuhi batıl vardır. Nuri hakk olan ma'rifet doğunca bu zulmetlerden çıkırılır. Binaenaleyh zulümat çok, nur birdir. Nur vücudî, bütün zulmetler ademîdir. Bir vücuda namütenahi adem tekabül eder. Bütün mevcudat üzerinde kayyum olan da ancak Allahü teâlâdır. Bunun için Allah’a iman nurı hakkın, mağrifeti yakîniyenin, inşirahı mutlakın mebdei tulûı, fecri sadıkıdır, iman-ü ma'rifete mukabil veya muhalif adem, yeis, küfür, reyb, vesvese, dalâl, cehil, ilmi nakıs, fisk, hevâ, terbiyesizlik, nankörlük, ahlaksızlık, hadnaşinaslık ve saire hepsi birer zulmettir. Binaenaleyh buradaki zulümat. Zulümatı küfr-ü maasıden, zulümatı şekk-ü şüpheden, ulumı istidlâliyenin meratibi kaviyesine nazaran meratibi zaifesinden ve hatta mertebei keşf-ü iyane nazaran ulumı fikriye ve istidlâliyenin hepsine şamildir. Nur ise her birine aledderecat mukabil olan ma'rifet-ü ikandır ki, ikanı imanîden ikanı iyanîye kadar gider. İşte Allahü teâlâ iman edenlerin ellerinden tutar, zulmetlerden çıkarır, nuri yakîn ile işlerinde muvaffakiyet, nefislerine edeb, gönüllerine inşırah bahşeder. Tarikı müstakimde saadeti ebediyeye mazhar eyler, buna mukabil (........) o urvei vüskaya yapışmıyan ve Tagutlara küfredecek yerde Allah’a küfreden, tevhid ile iman kulpuna sarılmıyan kâfirler ise ki, bunların bir kısmı Allah’a az çok inansa bile ayni zamanda Tagutlara da inanırlar. Bir kısmı Allah’a inanmaz Tagutlara inanır, bir kısmı da ne Allah’a inanır ne Tagutlara, ancak kendine tutunmak ve başka hiç bir şey tanımamak ister ve Tagutlar alelekser bu kısımdandır (........) artık bunların evliyayı umuru Tagutlardır. Başlarına azgınlar çöker, kahr-ü ikrah ile veya hile ve hud'a ile her taraflarını kıskıvrak bağlar, zımamlarını ellerine alırlar (........) onları nurdan, Allah’ın fıtraten bahşettiği nurı imandan, tarikı müstakimden çıkarır karanlıklara çekerler. -Çünkü Tagutlar dosdoğru aydınlıkta iş görmesini istemezler, her tutduklarını aksine, tersine sürüklerler, mütemadiyen karanlığa, gidilmedik yollara giderler, akl-ü ilmi sevmez, fikirleri ıhtiyarları ifsad eder, ahlâkları bozar, Allah’a, Peygamberlere yarış etmek zu'mile yapılamıyacak şeyler yapar, keyfini icra etmek için nerde Allahdan korkmaz varsa ardına takar ve taktığını karanlıklara, içinden çıkılmaz belâlara sürükler. Sonra ne olur? Bunlar orada kalırlar da Tagutlar kurtulur mu? Hayır, (........) Tagutlariyle beraber bütün bu kâfirler (........) eshabı nur değil eshabı nardırlar. Allah tarafından o müebbed ateşe mahkûmdurlar (........) hepsi o nârı Cehennemde müebbeden kalırlar. -Görülüyor ki, Allah’a, iman etmiyen kâfirler Tagutlara küfür bile etmiş olsalar, ya'ni hiç bir kulpa yapışmak istemeyib kendi kendilerine kalmak isteseler bile yine Tagutların tasallutundan kurtulamıyacak her halde Tagutlara takılmıya mecbur olacaklardır, çünkü insanın cem'iyetsiz, emirsiz nehiysiz yaşaması kabil olmadığından Allah’ın teklifini, Allah’ın emirlerini dinlemiyenler, behemehal Tagutların emirlerine mahkûm olacaklardır. (........) diyen dini tanımayıb ikrah eden cebbar Tagutlar da binnetice kendilerini kurtaramıyacak akıbet ebedî ateşlerde kalacaklardır. Şüphe yok ki, hak tanımıyan kuduz nefislerin sürükliyeceği yer nârı Cehennemdir. Bakınız Allah’ın inayetiyle bir mü'min bir Taguta ne yapmış, ve Allah mü'minlere ne gibi şeyler göstermiye kadirdir. İşte tarihden misal:

257 ﴿