262

Fisebilillâh mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayi gönül incitmeyi reva görmeyen kimseler, rabları ındında onların ecirleri vardır, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olmıyacaklardır

(........) mallarını fîsebilillâh sarf-ü infak edenler (........) sonra da infaklarına ne minnet ne eza takışdırmıyanlar, mağrurlanmıyan tiksindirmiyenlerdir ki, (........) Allah yanında ancak onların ecirleri vardır. (........) ve yalnız Allahdan korkub ve ancak ondan ecir beklediklerinden dolayı bunlara ne başka bir korku gelir, ne de mahzun olurlar, bir zaiyat yerine kat kat mükâfat alırlar.» Dikkat edilsin ki, bazı âyetlerde (........) bazılarında da burada olduğu gibi (........) buyurulmuştur. Bunun hikmeti şudur: (........) sebebiyet ifade eder. Beyanı sebebiyet matlûb olan yerde zikredilir. Olmıyan mevkide de terk olunur. Balâda hikmet esası üzerine infakın ecre sebebiyeti gösterilmiş idi bunda ise sebebiyeti hakikiye ve ılleti tamme tevehhüm olunmak ihtimali vardır, bu âyet de bu tevehhümü izale ile asıl sebebi hakikînin Allah olduğunu ve hikmetin izzeti ilahîyeyi selbetmiyeceğini ifham ile infakın indallah şeraitı kabulünü beyan ettiğinden (........) zikredilmemiştir.

MENN VE MİNNET lûgatte iki ma'naya gelir. Birisi in'am ve ni'met ma'nasınadır ki, lisanımızdaki memnuniyet bundan mehuzdur. Diğeri de bir hakkı tenkıs etmek, kesmek, ezcümle ihsan ettiği kimseye karşı ihsanını bir şey saymak ve az çok ihsanına mağrurlanmaktır ki, gönül bulandırır ve ihsanın kıymetini eksiltir veya keser. Burada murad budur. Lisanımızda minnet bu ma'nadan mehuzdur.

EZA ise tiksindirmek, eyilige balgam atmaktır, ki, in'amı dolayısiyle bir kusur yüzünden şikâyet etmek, el dil uzatmak, in'amı yüzüne vurmak, başa kakmak hep ezadır. Lisanımızda minnet ikisinden eammolarak kullanılır ve bunlara katlanmağa minnetdarlık denilir. Minnet çekmem, minnetdarlık etmem yerine de «minnet etmem» denildiği vardır. Hasılı iyiliği bir vazife diye yapmalı ve unutmalı, yaptığı bir iyiliğe göz dikmek, onu kendine yapmamış farz etmekten neş'et eder. Ecir ise niyyete merbuttur. Binaenaleyh iyiliği yap denize at, balık bilmezse hâlık bilir. Gazvei Tebük için ihzar olunan ve «Ceyşi usret» tesmiye edilen ordunun techizine Hazret-i Osman radıyallahüanh hatablariyle, çullariyle bin deve, Abdurrahman İbn-i Avf radıyallahü anh Hazretleri de dört bin dirhem sadaka vermişlerdi. Bu âyetin bunları taltıfen nazil olduğu mervidir. Hükmün sebeb-i nüzule mahsus olmadığı da ma'lûmdur. Bilmeli ki,

262 ﴿