281

eğer bilirseniz. Hem korunun öyle bir güne hazırlanın ki, döndürülüb o gün Allah’a götüreceksiniz, sonra herkese kazandığı tamamile ödenecek ve hiç bir zulme maruz olmiyacaklar

(........) ve öyle bir güne korununuz ki, (........) gün Allah’a irca olunacaksınız -yahud- rücu' edeceksiniz. (........) Sonra her nefse kazandığını baligan mabelağ ödenecek (........) ve bunlar zulmedilmiş de olmiyacaklardır. Bu kıyamette müebbeden azab ve ukubete de maruz olsalar bunda mazlûm bulunmiyacaklar, çünkü kendi kazançlarını alacaklardır.» İbn-i Abbas hazretlerinden mervidir ki, bu âyet kur'anın en son nâzil olan âyetidir. Şöyle ki, (........) Rasulullah haccettiği zaman âyeti kelâle, yâni (........) âyeti nâzil olmuştu. Sonra Arafatta vakfede iken (........) nâzil oldu. Sonra da işbu (........) nâzil oldu. Ve Cibril aleyhisselâm «Ya Muhammed! Bunu Bakareden iki yüz sekseninci âyetin başına koy» dedi ve bundan sonra Rasulullah seksen bir gün yaşadı ki, yirmi bir gün veya yedi gün, yahud üç saat yaşadığı da söylenmiştir. Eyi veya kötü amellere ileride terettüb edecek ecir veya ceza sahiblerinin kazancı olmak üzere ındallah defterlerine kaydolunmuş bir karz veya taahhüd mesabesinde bulunduğundan son nâzıl olan bu âyetin vefatı ve yevmi kıyameti ıhtar ederek nâzil olması pek ma'nidar olduğu gibi bunun bilhasa riba bahsini ta'kıb ederek müdayenat ahkâmı miyanına kayd olunması da gayet beliğ' ve ma'nidardır. Ahkâmı infak, vesaitı kesibden olan bey'-ü riba ahkâmına, bu da ahkâmı müdayenata müncer olmuş, deyn ise evvel emirde taahhud ve zimmet denilen haysiyyeti insaniyye ile kaim bir vasıf bulunmuş olmakla Cenabı hak bunu bizzat misakı ezelîsi tahtına alarak nihayet en büyük müeyyidesi olan hissi din-ü takvaya rabtetmiş ve fakat hissi takvanın kesbi halâla mani' olacak menfi bir surette karar kılmaması için bundan sonra alelıtlak müdayenatın vesaikı bulunan tevsikatı zahiresini ve diğer ahkâmı esasiyyesini beyan ederek buyurmuştur ki,

(........)

(........)

KIRAET - (........) Hamze kıraetinde «hemze» nin kesriyle (........) İbn-i Kesir, Ebû Amr, Yakub kıraetlerinde (........) in sükûnu ve (........) şeddesiz olarak (........) Hamze kıraetinde de (........) nın zammiyle (........) Âsım kıraetinden maadasında (........) Ebû Cafer kıraetinde (........) şeddesiz (........) İbn-i Kesir ve Ebû Amr kıraetlerinde de (........) ve (........) nın zammiyle elifsiz (........) okunur. Bu birinci âyete âyeti müdayene tabir olunur ki, Kur’ân’da en uzun âyet budur. Bir rivayette sebeb-i nüzulü selem yani peşin semen ile veresi mal almak ise de hükmü her nevi büyû'-u müdayenata şamildir. Ancak ehli lûgat demişlerdir ki, karz deynin gayrıdır. Binaenaleyh bu âyetteki şart, asıl karza şamil olmamak lâzım gelir. Fıkhen de karz, bidayeten emanet, nihayeten bey'i safrtır. Onun tetiyesi bir vakti muayyen ile tayin olunamaz.

281 ﴿