20

Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki, "ben: Yüzümü islâm ile tertemiz Allah’a tuttum bana tabi' olanlar da", o kitab verilenlerle verilmiyen ümmîlere de de ki, siz, "islâmı kabul ettiniz mi?" eğer nizaı keser islâma girerlerse doğru yolu tutmuşlardır, yok yüz çevirirlerse sana da düşen ancak tebliğdir, Allah görüyordur o kulları da

(........) Ben Allah’a teslimi nefsettim, tertemiz, şeksiz şüphesiz, halis muhlis bir surette Allah yolunu, Allah dinini tuttum, ancak Allah’a teveccüh ettim, bana tâbi' olanlar da böyle. İşte ma'nayı İslâm, işte Muhammed ve ümmeti Muhammedin dini. İşte ebedî selâmetin tarikı hakkı, sıratı müstakimi. (........) bu da risaleti Muhammediyyenin umuma şümulünü ıhtardır. Zira bu tasniften

harici bir sınıfı beşerî yoktur, kitab verilmiş olanlar Yehud ve Nesârâ ve şebihlerine «ümmiyyîn» de kitabsız Arab müşriklerine ve onlar gibi kitabı olmıyanlara şamildir. Hıtab Arab ve Acem diye değil bu evsafı umumiyye iledir. Vazifei tebliğ bunlaradır. Bu vazife yapıldıktan sonra bunları kabulden imtina' edib küfr-ü ıhtılâfa sapmalarının mes'uliyyeti Resulullaha raci' değil temamen kendilerine aiddir. Bu mes'uliyyeti böyle küfürlerin cezalarını tebliği dahi vazifei risalet cümlesindendir. Rivayet olunuyor ki, Resulullah bunu Ehli kitaba kıraet ettiği zaman (........) hıtabına karşı (........) dediler, bunun üzerine Yehudîlere «İsa, Allah’ın kelimesi ve abdi ve resulü olduğuna şehadet eder misiniz?» buyurdu «Maazallah» dediler, Nesârâya da «İsa, Allah’ın abdi ve resulü olduğuna şehadet edermisiniz? buyurdu bunlar da «maazallah İsa abid mi olur?» dediler. (........) buna işaret ve maba'dinin dahi tebliğini emirdir.

20 ﴿