104

Hem sizden müteşekkil, önde gider, hayra davet eder, maruf ile emir ve münkerden nehyeyler bir ümmet olsun, işte onlardır o felâhı bulacaklar

Cemaati İslâmdan böyle bir ümmet de teşekkül etmelidir:

Ta yukarılarda da beyan olunduğu üzere (........) öne düşen, fırekı muhtelifeyi toplıyan metbu bir cemaat demektir ki, hepsinin önünde de imam bulunur. Cemaatle namazlar bu muntazam ve hayırhah tertibi içtimaînin tecelliyatını ifade eden sureti mahsusesidir. Bu suretle hayra davet ve emir bilma'ruf, nehiy anılmünker yapacak bir ümmet ve imamet teşkili müslimanların ba'deliyman ilk farizai diniyyeleridir. Bu farizayı eda edebilen müslimanlardır ki, (........) hükmi celili mucebince felâhı kâmile mazhar olurlar. Aksi halde (........) müeddası müşkil ve belki müteazzir olur. Va'di İlâhî külliyyetile temin edilmez, hayra davet, emir bilma'ruf ve nehiy anilmünker alel'umum müslimanlara farzı kifayedir. Bu yapılmayınca hiç bir müsliman mes'uliyyetten kendini kurtaramaz. Fakat her ferde farzı ayın değildir. mecmuı ümmetin vazifesidir. Çünkü (........) buyurulmuştur. Buradaki (........) tecridî veya teb'izî olmak üzere iki ma'nayaa muhtemildir. Tecridî olduğuna göre de alel'umum müslimanların vazifeleri içlerinden bunu yapacak bir ümmeti mahsusa teşkil etmek ve onlara muavenet ve ittiba' ederek o vasıta ile bu vazifeyi ifa ettirmektir. Bunlar tayin ve teşkli edildikten sonra emr-ü nehiy bizzat onlar üzerine farzı ayn olur. Ve fakat bunlar farzlarını eda etmezlerse mes'uliyyet evvelâ bunlara, saniyen umuma teveccüh eder. Nizamı tevhid bozulduğu zaman zuhur edecek şerr-ü belâda yalnız zalimlere isabet edib kalmaz, umuma sirayet eder.

HAYRA DAVET, dinî veya dünyevî bir salâhı tazammun eden her hangi bir şeye davettir ki, esası tevhid ve İslâmdır. Emir bilma'ruf ve nehiy anilmünker de bundan bir kısmı mühimdir. Maruf muktezayı İslâm olan tâatullah, münker de muktezayı İslâma muhalif olan ma'sıyetullah demektir. Maruf ve münkeri hablullahdan başka mi'yar ile ölçmeğe kalkmak hevaya ve nefsanî arzulara tâbi olmaktır ki, bu da tefrika ihdas eylemektir. Bu noktayı daha ziyade izah için buyuruluyor ki,

104 ﴿