194

Rabbena! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va'dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki, sen va'dinde hulfetmezsin

(........) ya rabbena! bütün Peygamberlerine karşı bize va'd ettiğin va'dlerini de bize ver» biz bu münadiye îman ederken Peygamberlerin hepsine îman ettik, hiç birini tefrik etmedik (........) buyurulmamış mı idi? Günahlarımızı mağfiret et, seyyiatımızı örtecek taatler nasıb eyle de mev'ud olan nusratleri, ecr-ü sevab ve saadeti ihsan eyle (........) İşte (........) dan buraya kadar devam eden bu duaları virdi zeban ederek tefekkür ederler. Kendilerinin rabbaniyyun olduklarını ifham eden bu dualar onların hiyni tefekkürdeki halleri ve tefekkürlerinin mebadii hâkimesidir. Ba'zı müfessirîn bunları hal yapmıyarak neticei tefekkürleri gibi göstermek istemişlerse de cünhurun beyanına göre bunlar (........) zamirinden haldir ki, o ülül'elbabın esnayı tefekkürdeki hallerini

natıktır. Doğrusu da budur. Çünkü bilhassa (........) hükmü neticei tefekkür olsa idi tefekkürün mümkin olmazdı, Zira tefekkür esasen mutlak bir hikmet itikadının neticesidir. Bu itikadın menşeine bu da sair mebadii fikriyyei evveliyye gibi bir hükmi fıtrî veya ta'limî veya terbiyevî olabilir. Asıl netice ise (........) i netice ile başlayan şu iltifatı rabbanîdir

194 ﴿