86

Size her hangi bir suretle sağlık verildği zaman siz de ondan daha güzeli ile sağlık verin veya ayniyle mukabele edin, Allah her şeyi hısaba çekmekte bulunuyorlar

(........) kimin tarafından olursa olsun bir tahıyye ile tahıyyelendiğiniz bir selâm ile tekrîm edildiğiniz vakit de (........) siz ondan daha güzeli ile tahıyye ediniz, selâmlâyınız (........) ve ya onu geri veriniz, ya'ni gerisin geri mislile cevab veriniz.»

TAHIYYE; lûgatte milk ve beka ma'nasına gelir, netekim şair:

(........) demiştir ki, (........) demektir. Bir kimseye (........) diye dua etmeğe de tahıyye ta'bir olunur ki, «Allah ömürler versin» yahud «Allah seni sahibi mülk kılsın» veya «mülkünde bakı kılsın» ma'nalarına gelir. Cahiliyyede Arablar selâm mevkıinde (........) derlerdi, sonraları bizde şayi' olan «Allah ömürler versin» ta'biri bunun bir ihyası olmuştur. Fakat bunlar bir dua olmakla beraber alel'ıtlak hayırlı bir dua değildir. Zira ömür, hayat, mülk behemehal selâmet-ü saadeti icab etmez, felâket içinde de geçebilir. Binaenaleyh bu suretle tahıyye haddi zatında nakıs bir tahıyyedir, hepsinin başı baş selâmetidir. «Hayyâkellâh, Allah ömürler versin» denildiği zaman muhatab bu ma'nâ kasd edildiğini farz ederek hoşlanabilirse de bir gaflettir. Çünkü kailin niyyeti ma'lûm değildir. Veyahud hiç düşünmemiştir. Bunun için dini islâm, bu nakıs tahıyyeleri selâma tebdil etmiş ve (........) yerine Dünya ve Âhıret selâmet-ü müsalemet neşreden (........) dua ve iltifatını ikame eylemiş olduğundan islâmda (........) selâm olmuştur. Bunun için (........) size bir selâm verildiği vakıt demek olur. Selâm bir tahıyye ve iltifattır. Fakat her tahıyye ve iltifat selâm değildir.

İşte Cenâb-ı Allah Peygamberini ve mü'minleri cihada tergib ederken islâmda harbın gayesi te'mini müsalemet olduğunu bilhassa ıhtar için şefaati haseneye terğibden sonra düşmanlar müsalemete talib oldukları vakıt siz de daha güzel veya onlar kadar müsalemete razı olunuz diye emretmiş oluyor. Binaenaleyh burada (........) kavli İlahîsi (........) mealini mutazammın veya müstelzimdir.

Demişlerdir ki,, Nesârânın tahıyyesi elini ağzına koymak, Yehudîlerin birbirine tahıyyesi parmaklarla işaret etmek veya baş kesib kıç kırmak (........) Mecusîlerin tahıyyesi eğilmek, Arapların birbirine tahıyyesi (........) demek, müslimanların biribirine tahıyyesi de (........) ve daha güzeli (........) demektir. (........) buna işarettir. Rivayet olunuyor ki, bir adam Resulullaha (........) demiş, (........) buyurmuş, diğer biri (........) demiş (........) buyurmuş, diğer biri de (........) demiş, buna da (........) buyurmuş binaenaleyh bu adam (........) «Allahü teâlânın dediği nerde kaldı» demiş ve bu âyeti okumuş, Resulullah da «sen bana fazla bir şey bırakmadın, ben de sana misliyle reddettim» buyurmuştur. Çünkü bunda metalibin hepsi müderiçtir, mazarrattan selâmet, menafiin husulü ve sebatı. Velhasıl selâm pek büyük bir şeydir. Hattâ (........) Allahü teâlânın esmai hüsnâsındandır. Ve Kur’ân’da on iki mevzı'da Allahü teâlâ mü'mine selâm vermiştir. Selâm almak farzı kifayedir. Nehaîden, selâm sünnet, reddi selâm, ya'ni selâm almak farzdır diye merviydir. Hutbede, cehren tilaâveti Kur’ân, hadîs rivayeti, tedrisi ilim, ezan, ikamet esnasında selâma cevab verilmez, oyun oynıyanlara, şarkı söyleyenlere, kazayı hacet eden, hamamda veya diğer bir yerde çıplak bulunana selâm verilmez, sünnet olan yürüyenin oturana, rakibin maşiye, atlının merkepliye, küçüğün büyüğe, azın çoğa selâm vermesidir. İki kişi karşılaşınca ikisi de mübaderet ederler. İmamı a'zamdan merviydir ki, selâm alan sesini pek kaldırmaz. Hulâsa her kim tarafından olursa olsun verilen tahıyyeyi, selâmı lâekal misliyle olsun reddetmeli, selâm verene hiç bir zarar yapılmamalıdır. Müsalemet müsalemetle, ikram ikram ile karşılanmalı ve her hangi bir iyilik mümkin olduğu kadar karşılıksız bırakılmamalıdır. Çünkü (........) Allahü teâlânın her şey üzerine muhasib olduğunda şüphe yoktur. Bütün bu işlerde de ancak onun hısabını düşünmelidir. İyi bilmeli ki, (........)

86 ﴿