114

Isâ İbn-i Meryem şöyle yalvardı: Ya Allah! ey bizim yegâne rabbımız! bize Semadan bir mâide indir ki, bizim için hem evvelimiz, hem ahırımız için bir bayram ve kudretinden bir nişane ola ve bizleri merzuk eyle ki, sen hayrurrazikînsin

(.........) Isâ İbn-i Meryem -bunların maksadlarındaki meşru'iyyeti görerek bu arzudan vaz geçemiyeceklerini anlayıb kemalile ilzamı huccet murad ederek- Allah’a niyaz edib şöyle dedi (.........) ey rabbimiz olan Allah celle celâlüh (.........) bize Semadan «yüksekten» bir mâide indir, öyle bir mâide ki, (.........) o -ya'ni onun indiği gün- bize, bizim evvelimize âhirimize -mütekaddimînimize müteahhirînimize- Bayram (.........) ve sen bir âyet -senin kemali kudretine ve benim sıhhati nübüvvetime delâlet eden bir alâmet- olsun. Bize böyle bir mâide indir. (.........) ve ondan bizi merzuk et (.........) ki, rızk verenlerin en hayırlısı sensin.» -Çünkü Allah rızkın hem hâlikı, hem de bilâ garaz mu'tısıdır. Ne kadar şayanı dikkattir ki, Havariyyûn mâideyi taleb ve maksadlarını zikr ederken ekli takdim ve diğer makasıdi diniyyei ruhaniyyeyi te'hır etmişlerdi. Halbuki Hazret-i Isâ makasıdı diniyyeyi takdim ve maksadı ekli hem te'hır hem de rızk olmakla ifade etmiş ve sonra rızkda kalmayıb rezzaka intikal ve ona ta'zım ve senâ ile arzı şükran da eylemiştir. Bunlar mülâhaza edilince ruhların derecatındaki meratıb ne büyük bir fark ile tezahür ediyor. Bu dua ve niyaza karşı

114 ﴿