ARÂF(.........) Bu sûre dahi mekkîdir, hicretten mukaddem Mekkede nâzil olmuştur. bunda icma' vardır. Ancak Mukatil (.........) den (.........) âyetine kadar istisna etmiş, bunların medenî olduğunu söylemiştir. Bu, İbn-i Abbastan dahi rivayet edilmiş (.........) âyetine kadar da denilmiştir. Anlaşılıyor ki, böyle diyen gâyenin mugayyada duhulünü kasdetmiş, ya'ni (.........) nın istisnada dahıl ve medenî olduğunu göstermek istemiştir. Âyetleri - Kûfiyyun ve Hıcaz ta'dadında iki yüz altı, Bısriyyun ve Şam ta'dadında iki yüz beştir. Tam âyet olub olmadığında rivayet muhtelif olanlar şunlardır: (.........) Kelimatı - «Otuz üç bin yirmi beştir». Hurufu - «On dört bin üç yüz ondur». Fasılaları - (.........) harfleridir. (.........) yalnız baştaki (.........) dadır. (.........) yalnız ahiri (.........) olandır ki, iki âyettedir. (.........) on kadardır. Mütebakisi hep (.........) dur. (.........) Bir âyet nihayeti olduğu rivayetine göre bir de (.........) fasılası var demektir. İsimleri - Sûretül'araf, Sûretülmîkat, Sûretülmîsak, Elif lâm mim saddır. (.........) ilh... diye Cennet ile Cehennem beyninde bir sur olan A'rafin ve eshabı A'rafın zikrini mütezammın olduğundan dolayı Sûretüla'raf, (.........) âyeti ile Miykati Musâyı ve (.........) âyetiyle hadîsi misakı müştemil olduğundan dolayıda Sûretülmikat veya Sûretülmisak ile, başı (.........) olduğundan dolayı da bu nam ile yad edilmiştir. Lâkin en meşhuru A'râftır. Bu sûre geçen Sûre-i En'amda zikr-ü isbat ve telhıs olunan esasatı evvel-ü âhirden ukuli beşerin maverayı ihatası olan noktalara kadar şerh-u tafsıl ve mebde'den müntehaya teklif ve imtihanın sureti cereyanını bast-u izah ederek (.........) mazmununu derin ve mufassal bir inzar ve ıhtar ile tenvir edecek ve En'am ile Enfal beyninde bir A'raf gibi olacaktır. (.........) (.........) 1(.........) (.........) Sûre-i «Bakare» nin ve «Âli Imran» ın başına bak. Maamafih burada da (.........) münasebetiyle müfessirîn tarafından nakledilen ba'zı sözler vardır: Ezcümle İbn-i Abbastan bir rivayete göre (.......) = ben Allah’ım bilir ve tafsıl ederim» demek olduğu nakledilmiştir. Süddî (.........) muhaffefi olduğunu, ba'zıları (.........) ma'nâsına olduğunu söylemişlerdir. Fakat elfazın lisanda bir vaz'ı mahsusuna istinad etmiyen bu gibi ıhtimalâtın binlercesi hatıra gelebileceğinden müfessirîn bunlara ı'timad câiz olamıyacağını beyan ederler. Maamafih İbn-i Abbastan nakledilen ma'nâ, iki sûre beynindeki siyak ve mûnasebet noktai nazarından calibi dikkattir. Her halde bu Sûre-i celilenin dahi böyle hurufi munkatıa ile başlaması mündericatının (.........) mazmunu üzere idrâki beşerin tevakkuf edeceği ba'zı hakaikı müteşabihe ve meanii remziyyeyi muhtevi bulunduğuna bir tenbihi tazammun eyler. Binaenaleyh, Sûre-i «Bakare» ve «Âli Imran» da olduğu gibi bu sûrede dahi künhi hakıkatini daha ziyade bir tafsıl ile ıhata edemiyeceğimiz bir takım hakaikı iymaniyye karşısında ı'tirafı aczederek secdei ubudiyyete kapanacağız. Ezcümle mebdei hılkat, sirri teklif, ahvali Âhıret, mu'cizatı Enbiya mebdei hılkat, sirri teklif, ahvali Âhıret, mu'cizatı Enbiya, ru'yetullah mesaili bu kabildendir. Binaenaleyh işbu (.........) matlaında da bizim nihayet mülâhaza edebileceğimiz mefhum şudur: Ey Resulüm Mustafa sence ma'lûm olan bu (.........) sesleriyle kulaklarında çınlayıb kalbinde fısıldıyan vahiy tecelliyatı |
﴾ 1 ﴿