32

Bir vakıt da ey Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş hak kitâb ise durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha elîm bir azâb ver demişlerdi

(.........) Ve o vakit ki, -o kâfirler (.........) ya Allah dediler (.........) eğer bu Kur’ân senin tarafından o hak ise- onun dediği gibi kelâmı münzel ise (.........) başımıza gökten taş yağdır (.........) veya bize diğer bir azabı elîm getir -açık açık âyetleri inkâr ve istihfaf ederek böyle diyen o makir kâfirlerin küfürlerindeki ınadı ve ınad ve tehekküm yolunda Allahtan dileklerinni mahiyyetini düşün. Rivayet olunduğuna göre bunu da Nadır söylemiş idi. (.........) dediği zaman Resulullah (.......) = vay! Sana o kelâmullah» buyurmuş o da bunu söylemiş «eğer Kur’ân hakikaten Allahdan münzel, hak kelâm ise bizim bunu inkârımıza bir ukubet olmak üzere Allah ya başımıza gökten taş yağdırsın veya bize diğer türlü elîm bir azâb versin» diyerek sözünde cezmini izhar etmek ve tehekküm ve istihfaf yollu cühudunda mubalâğa eylemek istemiş ve bu suretle müstahıkk oldukları azâbı ı'tıraf ve taleb eylemiş diğerleri de bunu tasvib etmiş bulunuyorlardı. O halde Allah neye müstahaklerini vermedi?

32 ﴿