7O müşriklerin Allah yanında, Resulü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak mescidi haram yanında muahede yaptıklarınız var ki, bunlar size doğru durdukça siz de onlara doğru bulunun, Allah, hıyanetten sakınanları elbette sever (.........) O müşrikler ya'ni ahidlerine riayet etmiyenler için Allah ındinde ve Resulü ındinde bir ahid nasıl bulunur? -Böyle istikametsizlerin hakikatte ahdimi kalır? (.........) Ancak Mescidi haram yanında muahede yaptılarınız müstesna- ya'ni bunlar içinde henüz ahdi olanlar bulunabilir. Onun için bâlâda istisna edilmiş, haklarında (.........) buyurulmuştur. Binaenaleyh (.........) bunlar size istikamet ettikleri müddetce siz de onlara müstekım olun. Ya'ni o istisna ve müddeti itmam emri mutlak değildir. Hallerini gözetin ahdinizde durdukları müddetce siz de onların ahidlerinde durun. Şayed diğerlerinin yaptıkları gibi müddetin hıtamından evvel bozarlarsa bunların da ahdi kalmaz, yok eğer hıtamı müddete kadar istikamette devam ederlerse sizin de sonuna kadar vefada devam etmeniz iycab eder. Çünkü (.........) Allah, muhakkak müttekıleri sever. Görülüyor ki, bu fasıla ile yukarıda geçen istisna âyetinin fasılasına bir terci' yapılmıştır. Ve bununla o müstesnaların o zaman, masâdakı bu müstesnalar olduğu gösterilmiştir. Zira evvelki istisna her zaman cereyan edecek olan bir mefhumı küllî üzerinedir. Bu da onun sebeb-i nüzulü olanlara tatbikıdır. Acaba bu Mescidi haram yanında muahede yapılanlar kimlerdi? Kureyş veya Huzaa denilmiş ise de bu ıtlakıyle doğru değildir. Zira Kureyş ve Huzaa bu Sûrenin nüzulünden bir sene evvel fethi Mekkede islâma dahil olmuş bulundukları cihetle burada muâhid müşrikler miyanında sayılan ba müstesnalardan murad, onlar olamıyacağı isbat olunmuştur. Bunun için Beni Kinane ve Beni damre denilmiştir. Fakat anlaşılıyor ki, Beni Kinanenin de hepsi değildir. Bu hususta en vazıh rivayet, Taberî ve sairenin beyanına göre İbn-i Ishakın rivayetidir: Denilmiştir ki, bunlar Hudeybiye günü Resulullah ile Kureyş beyninde akd edilen muahedede muayyen müddetin nihayetine kadar Kureyşin ahdine dahil olmuş bulunan Beni Bekir kabailidir ki, bu muahedeyi Kureyşten şu ma'hud hay ile -ya'ni şu ma'lûm Kureyş müşrikleriyle- Bekirden Benudüilden başkaları nakz etmemişlerdi. Binaenaleyh Beni Bekirden nakzı ahd etmiyenler için (.........) müddetin nihayetine kadar itmamı ahid emr olundu» (.........) . Şu halde mes'ele gayet dakiktir. Zira bu surette muahedenin aslı hudeybiye muahedesidir. Hudeybiye, Mekkenin civarında olmak i'tibariyle Mescidi haram yanında buyurulmuş ve bununla muahedenin ehemmiyeti mahsusasına ve kuvvetine ve bunu nakz etmenin pek büyük bir cürüm olduğuna da işaret olunmuştur. Böyle olduğu halde müşrikler bunu nakz etmişler, Kureyşin ahdine dahil olan Huzaaya tecavüz etmiş ve Kureyş müşrikleri silâh vererek bu mütecavizleri tahrik eylemiş, bunun üzerine muahede münfesih olmuş ve bu tecavüze mukabele için hareket olunmuş bu da Mekkenin fethiyle neticelenmiş, Huzaa ve pek az kimselerden maada Kureyş islâmı kabul eylemiş, büsbütün yeni bir vaz'iyyet husule gelmiş ve bu suretle Hudeybiye muahedesi esas i'tibariyle müddetinden evvel bozulmuş kalkmıştır. İşte şayanı dikkat olan nokta burasıdır ki, böyle esası ortadan kalkan bir muahedenin diğer taraftan dolayısiyle alâkadarları olub nakzına iştirâk etmiyerek istikametlerini gösterenler hakkında münfesih olmadığı ve bu istikamet devam etmek şartıyle müddetinin nihayetine kadar istikametle itmam olunması ehli islâmın bir vecibei ittikası bulunduğu ıhtar edilmiştir. Halbuki zâhiren bakılırsa aslın sukutiyle Fer'in de sukut edeceğine hukm edilmek lâzım gelirdi. Demek oluyor ki, burada bu kıyasın hilâfına olarak şüphei ahdin de ahid hukmünde tutulması Allah ve Resulullah ındinde diyanet istikamet, ittika muktezası olduğu anlatılmıştır. Netekim Fukaha bu ma'nâ ile «şüphei eman emandır» demişler, binaenaleyh burada ne kadar yüksek bir ilâhî hukuk esasî bulunduğunu nazardan kaçırmamalıdır. Bir de burada mevzuı bahs olan Beni Bekir tefsiri Taberîde musarrah olduğu üzere Beni Kinaneden olan Beni Bekirdir. Demek ki, Beni Kinane ve bunlardan beni Bekir kabilelerinin hepsi de ahde riayet etmiş değildir. Zira Hudeybiye muahedesini fı'len ilk nakzeden bunlar içinde Benudüil olmuştur. Binaenaleyh beni Kinane veya beni Bekir Huzaaya tecavüzle Hüdeybiye muahedesini nakzettiler denildiği zaman bunun içlerinden Benudüil dolayısiyle olduğunu anlamalıdır. Kezalik beni Kinane veya beni Bekir ahidlerini bozmadılar denildiği zaman da içlerinden Benudüilden maadasını anlamalıdır. Evet, |
﴾ 7 ﴿