HÛD

Bu Sûre-i Hûddur ve hepsi Mekiyyedir. Ancak İbn-i Abbastan bir rivayette (.........) kavli celîli istisna edilmiştir. Mukatil de: hepsi Mekkîdir, ancak (.........) âyeti değil, bir de (.........) İbn-i Selâm ve eshabı hakkında nâzil oldu (.........) da Nebhâni Temmar hakkında nâzil oldu demiştir ki, bu üç âyet Medenîdir demek olur.

Âyetleri: - Yüz yirmi üçtür.

Kelimatı: - Bin yedi yüz on beş.

Hurufu: - Yedi bin altı yüz beş.

Fasılası: - (.........) harfleridir.

Sûre-i «Yunüs» te, Sûre-i «Berâe» nin hâtimesi tavzıh ve tafsıl olunduğu gibi işbu Sûre-i «Hûd» de de Sûre-i «Yunüs» ün hâtimesinde telhıs olunan esası din, tavzıh ve tafsıl olunacaktır ki, kıssai «Hûd» deki esaslar bu sûrenin evvelindeki esaslar demek olduğu gibi (.........) mazmunu bu beyan ve tafsılin mevzu' ve gayesini müş'ir olması ı'tibarile buna Sûre-i «Hûd» tesmiye edilmiş olsa gerektir. (.........)

(.........)

1

(.........) Bir hakîmi habîrin ledünnünden âyetleri ihkâm edilmiş sonra da tafsıl olunmuş bir kitab

(.........) Sûre-i «Yunüs» ün başına bak (.........) âyetleri ihkâm edilmiş - muhkem ya'ni her vechile halelden ârî, bozulmak ihtimali yok, gayet sağlam ve muntazam veya hakîm ya'ni hıkemi baligayı muhtevî, nizamı hıkmet ile manzum kılınmış (.........) sonra tafsıl de olunmuştur.

TAFSIL, Aslında bir şey'i fasıl fasıl yapmak, mütemayız bölüklere ayırmak demektir. Bu ma'nâ ile meselâ bir inci dizisine ara ara yektâ daneler geçirildiği veya tesbih dizisinin daneleri imamelerle ayrıldığı gibi diziye fasıla geçirmek ma'nâsına gelir. (.........) denilir (.........) demek olur. Ve bir şey'i beyan eylemek ma'nâsına gelir (.........) denilir. (.........) demek olur. Kamus şarihi der ki, «icmal mukabili tafsıl bundandır. Zira asıl tafsıl, bir şeyi fusuli mütemayize kılmak ma'nâsınadır. Bunun ise uzatmak ve çoğaltmak lâzımıdır. Buna binaen tafsıl, kelâmı iksarda isti'mal olunmuş, sonra da bunun lâzımı olan «tebyîn» de isti'mal olunmuştur. (.........). Kur’ân’ın mufassal olması da vücuh iledir, Bir kerre âyetleri nesrin sec'ınden, şi'rin kafiyesinden bambaşka bir husün ibraz eden fasılalarla temyiz olunmuş ve Sûre Sûre kılınmıştır. Netekim âyetleri kısa kısa olan Sûrelere bu ma'nâ ile «Mufassal» ta'bir olunur ki, fasılaları çok demektir. Lâkin bu fasıla, her âyetin mahiyyetinde ve mertebei ihkâmında dahil bulunduğu için burada (.........) deki tafsılden murad, tâlî mertebede bir fasıl ve fasıla ile diğer bir ma'nâ olmak lâzım gelir. Onun için müfessirîn başlıca şu vecihleri ihtiyar etmişlerdi:

1 - Kur’ân’ın kelimeleri bir nazmı muhkemle dizilip fasılalarla âyet âyet ayrıldığı gibi, âyetleri de cabecâ delâili tevhid, delâili nübüvvet, ahkâm, mevaız, kısas ve ahbar gibi metalib ve fevaidi mütenevviadan calibi dikkat fasılalarla ayırd edilib fasıl fasıl, bölük bölük kılınmış, dakık münasebat ve lâtıf intikalât ile hıtabeden hıtabeye, kıssadan kıssaya geçen bir üslûbı tefennün üzere bastolonmuş ve arada kâh Terkibi kâh Tercı' andıran bir cihette fâsıl, diğer cihetten vâsıl, bir bakışa bir mukaddime, bir bakışa bir hâtime gibi olan Bend âyetlerile tevşih ve tensık edilmiş ve bu minval üzere Sûre Sûre bölünmüş ve bir çok mesail ve kısas muhtelif mahallere ve sûrelere serpiştirilerek tevhid ve ubudiyyet mevzuu üzerinde müteaddid vücuh ve münasebat ile anlatılmış ve bütün bu tafsıl ile beraber gerek eczanın, gerek küllün ihkâm ve metanetine aslâ halel vermemiştir. Ki, bu ma'nâca tafsıl, cevahir dizisine fasıla geçirmek ma'nâsından müsteardır.

2 - Beyan ma'nâsıdır. Çünkü Kur’ân’ın âyetlerinde insanların maaş ve meadları için muhtaç oldukları ve olacakları şeyler usul ve furuile beyan ve telhıs olunmuştur. Bu beyanın hayat gibi fıtrî bir inkişaf ile icmalden tafsıle tafsılden telhısa doğru giden sureti cereyanı hakkında Fatihada ba'zı izahat geçmişti bak.

3 - Kur’ân’ın âyetleri müteferrık surette nâzil olmuştur. Velhasıl bu öyle bir kitabdır ki, âyetleri bilvücud hem muhkem hem mufassaldır. Ne ihkâmı tafsıline mâni' ne de tafsıli ihkâmını muhildir. (.........) Bir hakîmi habîr tarafından - ya'ni bir kitab ki, ılm-ü hıkmette nazıri bulunmak imkânı olmıyan Hak teâlâ tarafındandır. Onun hıkmetile ihkâm edilmiş, onun ılmile tafsıl olmuştur. Nazmı Kur’ân min tarafillâh öyle ı'cazkâr bir sun'i hıkmetle tarsın vetafsıl olunarak işlenib gönderildi.

1 ﴿